2.6

12.2K 666 194
                                    

"Dolaba gir, yatağın altına!"

Gardırop ağzına bir dolu olduğundan hemen o seçeneği eledim.

"Sen niye bu kadar büyüksün ya? Hiçbir yere sığmıyorsun!"

O da telaşa kapılmış etrafına bakınıyordu.

Yanından geçip hızla giyinme odama doğru geçecekken ayağım altında kalan Nalet defter hem beni hemde beni tutmaya çalışan Ekin'i yere yapıştırırken acıyla inledim.

Kafam yere çarpacakken Ekin elini başımın arkasına siper etti.

"Kızım ne bu gürültü?"

Ben, üzerimde duran Ekin ve bu şekilde bulunduğumuz odanın kapısını açan annem biz çok büyük bir aileyiz.

"Başak!"

Ekin hızla geri çekilmeye çalışırken tekrardan üzerime düştüğünden annem şok olmuş şekilde bize bakıyordu.

"Valla gördüğün gibi değil anne."

"İki dakikanız var, hemen aşağıya gelin. Konuşacağız."

Odadan çıktığında hemen yattığım daha doğrusu düştüğüm yerden doğruldum.

"Bittik biz Ekin. Annem bizi lime lime edip keyif kahvesinin yanında yiyecek."

Ayağa kalkıp kolumdan tutarak beni de kaldırdı.

"Öyle bir şey yapmayacağımızı bilir Zuhal teyze."

Damla gelmeseydi sabah olmayacak olan gibi mi ?

Odamdan çıkıp hızla merdivenleri indim. Ekin arkamdan geliyordu.

Salona doğru geçtik. Annem üçlü koltuğa oturmuş telefonunu kurcalıyordu. Karşısına geçip oturduğumuz halde başını kaldırmazken titrek bir nefes aldım.

İşte arkadaşlar biz bu sessizliğe coğrafya dersinde fırtına öncesi sessizlik diyoruz.

"Anne."

Telefonunu bırakıp hafif bir tebessümle bana döndü.

"Efendim kızım."

Oturduğum yerden hafifçe kıpırdandım.

"Bir şey demeyecek misin?"

"Neden burada olduğunu tahmin edebiliyorum Ekin. Ama bu kadarı biraz fazla. Madem bu kadar merak ediyorsun kızımı salonda kalabilirsin, odasında değil."

"Ben siz yoksunuz başına bir şey gelir diye kal-"

Annem başını sallarken Ekin'in lafını böldü.

"Zaten o yüzden kal diyorum, çantamı unutmuşum, geri döneceğim ben."

Ekin cevap arar gibi bana döndü.

"Gerçekten mi anne?"

Annem başını sallayıp yanında tuttuğu çantasını aldı.

"Önce birbirinize sonra da Allah'a emanetsiniz. Dikkat edin, aradığımda telefonlarınız açık olacak ona göre."

Benim annem yemin ederim bot, gerçek değil.

Önce beni daha sonra Ekin'i öptükten sonra evden çıkıp bizi tekrar baş başa bıraktı.

"Ekin."

"Efendim güzelim?"

Koltuğa yayılıp pis pis sırıtarak ona döndüm.

"Ben acıktım."

Yanıma adımlayıp kolumu tutarak beni ayağa kaldırdı.

"Sen buradayken yemek yapamam yanımda durman lazım."

İkimizi birden mutfağa sokup buzdolabını işaret etti.

"Açıyorum?"

"Niye soruyorsun?"

"Ayıp olmasın diye."

Gülerek tezgaha oturdum.

"Az önce annem bizi sevişiyoruz zannederek bastı. Hala buradasın ve sağlamsın. Bu demek oluyor ki damat olduğundan artık tescillendi ve bu yüzden böyle saçma sapan sorular sorma da bana yemek yap çok acıktım."

Kahkahası mutfakta yankılanırken dolabı açtı. İçinden bir kaç şey çıkarıp tezgaha bırakarak kesme tahtasını ve bıçağı yıkadı.

"Bu gün yemekte ne var şefim?"

Pis pis sırıtarak bana döndü.

"Gönül isterdi ki bu soruya sen diye cevap vermek, ama sadece soslu makarnamız var."

Elleri oturduğum tezgahın iki yanına uzanırken titrek bir nefes aldım.

"Be-bende gidip bakkaldan kola alayım o zaman."

Kolunun altından geçecekken ellerini belime sarıp beni ve kendisini tezgaha yasladı.

"Bu saate bence hiç gerek yok."

"O zaman ben biraz salonda oturayım, bir anda çok kötü başım dönmeye başladı."

Yüzü yüzümün hizasındayken inadına daha çok yaklaştı.

"Neden dönmeye başladı?"

Kokundan ne olacak başka?

Gülüşü tekrardan sesli bir hale dönerken gözlerim fal taşı gibi açıldı.

"Sesli söylemedim değil mi?"

Ellerini çekip dudağıma uzun bir öpücük kondurdu.

"Hadi sen otur ben şu yemeği yapayım."

Telefondan Damla ile konuşmaya başlarken Ekin de bir yandan annesine burada kalacağını haber veriyordu.

"Selam söyle."

"Anne Başak'ın selamı var."

Bir kaç şey daha söyleyip telefonu kapattığında elindeki tabaklarla yanıma geldi.

"Afiyet olsun güzelim."

Sıcak olmasını umursamadan makarnamdan bir çatal alıp arkama yaslandım.

Bunun tadı efsane olmuştu!

"Eğer bana her gün bunu yapacağının sözünü verirsen şu dakika sana nikahı basarım."

Hızla önümde çöktü.

"Vallahi mi?"

Başımı salladım.

"Bunu öğrendiğim iyi oldu."

Sırıtışı suratından bir dakika düşmezsen karşıma geçip yemeğine devam etti. Ben kendi tabağımı bitirip onunkini de salça olduktan sonra salona geçtim.

Ekin'e çarşaflarını serdiğim sırada o da pijama giyiyordu.

Gelmeden yatağına kurulup gözlerimi kapattım.

Madem odamda yatması yasaktı, o zaman ben onunla beraber salonda kalırım dimi ama?

Yaklaşık on dakika geçmesine rağmen Ekin hala gelmezken yavaşça lavaboya doğru ilerledim. Kapı açıktı ve Ekin birisiyle konuşuyordu.

"Evet aynen öyle olacak. Bu iş bitti artık yarından tezi yok halledeceğim. Sen sadece dediğim saatte Başak'ı yanıma getir yeter."

🌾

Bu Ekin yine neler çeviriyor acaba djjddjjd

Nasıldı bölüm, beğendiniz mi?

Oy ve yorumlarınızı, kitabın gidişatı hakkındaki düşüncelerinizi buraya bekliyorum.

Kocaman öpücükler, bir sonraki bölümde görüşmek üzere. hoşça kalııııın 🤍🌾

KISMETSE MARKET/TEXTİNG (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin