Hakim: Karar (herkes ayağa kalkar) Sanık Mert Kıran ve Metin Kıran'ın verdiği ifadeler, ve sunulan deliller göz önünde bulundurularak (biraz bekler) iki sanığın da müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Duruşma bitmiştir
Hakim duruşma salonundan çıkar, görevliler ise Mert'e ve babasına kelepçe takarlar ve adliye binasından çıkarlar
Ali: Artık yolun sonuna geldin Mert Kıran. Yaptıklarının cezasını çekeceksin. Sen de, baban olacak o herifte hak ettiğini bulacak
Mert: Bitti mi sanıyorsun sen. Daha yeni başlıyoruz Ali Vefa Erinç, daha yeni başlıyoruz
Ali: Şu an bileğinde kelepçe var, müebbet hapis cezası yedin. Sen gelmişsin daha yeni başlıyoruz diyorsun
Mert: Geri dönecem Ali Vefa Erinç. Senin için geri dönecem
Ali: Bekliyor olacağım Mert, buna emin olabilirsin
Mert: Bu iş burda bitmedi Ali Vefa Erinç. Bekle sen
Ali: Hadi canım hadi çok konuşma
Mert ve Metin görevliler eşliğinde cezaevi aracına doğru götürülür. Tam o sırada Mert bileğinde ki kelepçeden kurtulur ve görevlinin silahını alır ve silahı Ali'ye doğrutur
Mert: ALİ VEFA ERİNÇ
Ali Mert'in seslenmesi ile arkasını döner ve Mert'in kendisine silah doğrulttuğunu görür. O sırada Savaş ve diğer görevliler hemen silahlarını çeker
Savaş: Mert bırak o silahı
Mert: (Mert şu an kimseyi duymuyordur) Yolun sonuna geldin Ali Vefa Erinç
Savaş: Mert son kez söylüyorum. Bırak o silahı
Ali: Hayatında bir kere bile olsa dürüstçe davranmayı denedim mi
Mert: Biz düşmanlarımıza hak ettiği gibi davranırız
Savaş: Mert at silahını
Ali: Etrafına bak Mert. Beni vursan bile burdan sağ çıkabileceğini mi sanıyorsun
Mert: Farkındayım. Benim artık kaybedecek bir şeyim yok. Belki burdan sağ çıkamayacağım, ama giderken yanımda seni de götürecem
Ali: Mert bırak o silahı, işleri daha da zorlaştırma
Savaş: Mert Kıran sana o silahı bırakmanı söyledim
Mert: (Ali Mert'e doğru yaklaşır) YAKLAŞMA
Ali: Sakin ol, ve indir o silahı
Savaş: (Ali hala Mert'e yaklaşmaya devam eder) Ali ne yapıyorsun kendine gel
Ali: Savaş abi onun istediği benim (Ali tamamen Mert'in karşısına gelir) beni öldürürsen eline ne geçecek Mert, söyle ne geçecek. Kabul et artık, bitti Mert. Cezaevine gidiyorsun. Gerçekler acıdır ama olan bu Mert. Hadi artık bırak şu silahı (Mert elinde ki silahı yavaş yavaş indirir) işte böyle
Mert: Ben o 4 duvar arasına giriyorsam, sende öleceksin Ali (silahı tekrar Ali'ye doğrultur)
Ali: HAYIR.....
Selvi evin bahçesinde çiçeklerle ilgileniyordur. Kurumuş yaprakları keserken, yaprağın dikenli kısmı Selvi'nin eline batar
Selvi: Ahh
Adil bu sesi duyunca hemen bahçeye çıkar ve Selvi'nin yanına gider
Adil: Selvim iyimisin ne oldu
Selvi: İyiyim Adil iyiyim. Diken battı elime
Adil: (Selvi'nin eline bakar, önemli bir şeyi yoktur) Çok şükür derine batmamış. Gel eline bakalım
Selvi: (AdSel bahçeden çıkıp eve girerler) Adil
Adil: Selvim
Selvi: Adil içimi bir sıkıntı bastı yine. Aklım Ali'de kaldı
Adil: Arayalım istiyorsan
Selvi: Arayalım Adil, arayalım
Selvi telefonundan Ali'yi arar ama açan olmaz. Selvi bir kaç defa daha arar ama hep aynı cümleyi duyuyordu. "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz" cümlesini duyuyordu
Selvi: (gözleri dolmuştur) Açmıyor. Adil telefonunu açmıyor
Adil: Selvim niye hemen kötüyü çağırıyorsun sende. Belki müsait değildir olamaz mı
Selvi: Ali'nin sesini duyana kadar içim rahat etmez Adil
Adil: Ben Doruk'u arıyorum, belki o biliyordur
Adil telefonunu çıkarır ve Doruk'u arar telefon bir süre sonra açılır
Adil: Doruk
Doruk: Efendim baba
Adil: Oğlum Ali yanında mı
Doruk: Yok baba yanımda değil.
Adil: Nerde olduğunu biliyor musun
Doruk: Bugün Mert'in mahkemesi vardı, oraya gitmiş olabilir baba. Bir şey mi oldu
Adil: Telefonuna ulaşamıyoruz Ali'nin
Doruk: Halla halla. Ali normalde böyle yapmazdı. Nazlı'ya haber verelim mi
Adil: Haber verip de telaşlandırmayalım kızı
Doruk: Tamam
Adil: Sen bir Demir'e de sor Doruk
Doruk: Tamam baba (görüşme biter)
Selvi: Ne diyor Doruk
Adil: Mert'in bugün mahkemesi vardı.
Selvi: Evet evet hatırladım
Adil: Oraya gitmiş olabilir belki
Selvi: Telefonuna niye bakmıyor peki
Adil: Belki müsait değildir. Sen sıkma canını, Ali müsait olunca arar zaten
Selvi: (derin bir nefes alır) İnşallah Ali'ye bir şey olmaz
Mert tam Ali'ye sıkacak iken Savaş Mert'in koluna sıkar ve silah Mert'in elinden düşer. Görevliler ise hızlı bir şekilde Mert'i yakalar ve kelepçeyi takarlar.
Savaş: (Mert'in karşısına gelir ve gözlerinin içine bakar) Direk kafana sıkıp işini bitirirdim, emin ol bunu yapardım. Ama sizin seviyenize inecek kadar alçalmadım ben. Götürün şunu
Mert'i cezaevi aracına bindirirler ve önce hastaneye götürürler. Orda işleri halledildikten sonra cezaevine doğru yola çıkar. Kamera Savaş ve Ali'yi gösterir
Savaş: İyimisin evlat
Ali: İyiyim Savaş abi iyiyim. Sonunda hak ettiğini bulacak
Savaş: Merak etme evlat. O 4 duvar arasından zor çıkar artık
Ali: Neyse abi bana müsade
Savaş: Müsade senin evlat (Ali arabaya doğru giderken) Ali
Ali: (Savaş'a bakar) Efendim Savaş abi
Savaş: Dikkatli ol Ali. Mert içeri girmiş olabilir. Ama bu demek değildir ki dışarıda adamları yok. İçeriden bir şekilde dışarı ile bağlantı kurabilir. Sakın açık verme Ali, sakın
Ali: Merak etme Savaş abi. O hataya bir kere düştüm, bir daha düşmem
Savaş: Allah'a emanet ol Ali
Ali: Sende Savaş abi, sende Allah'a emanet ol
Ali arabaya biner ve arabayı çalıştırır ve şirkete doğru yola çıkar. Yolda giderken Ali'nin telefonu çalar arayan Ferman'dır Ali telefonu açar
Ali: Efendim Ferman
Ferman:, Ali nerdesin
Ali: Şirkete geçiyorum, bir şey mi oldu
Ferman: Adil amca ve Selvi teyze sana ulaşamamışlar
Ali: Telefon arabada kalmıştı, o yüzden cevap veremedim
Ferman: Selvi teyze çok telaşlanmış
Ali: Ah be annem ah be annem. Haber verdiğin için sağol Ferman
Ferman: Önemli değil... De sende şu telefonu bir yanından ayırma ya (gülerek)
Ali: Çok komiksin Ferman ya. Neyse kapat da annemi arayim (görüşme biter Ali ise Selvi'yi arar, telefon bir süre sonra açılır) Alo anne
Selvi: Ali oğlum
Ali: Annem iyimisin
Selvi: (derin bir oh çeker) Sesini duydum ya. Daha iyiyim oğlum
Ali: Telefon arabadaydı anne, o yüzden cevap veremedim
Selvi: Boynuna asacam en sonunda o telefonu
Ali: Özür dilerim sultanım
Selvi: Böyle kuru kuruya özür olmaz ama
Ali: (gülerek) Peki sultanım. Nasıl istersen öyle olsun
Selvi: Akşam geç kalma
Ali: Tamam annem tamam
Görüşme biter Ali ise yoluna devam eder.... Uzun bir yolculuğun ardından Ali şirkete gelmiştir arabayı park edip arabadan iner ve şirkete girer, kendi odasına doğru gitmeye başlar. Odanın önüne gelince kendi masasında çalışan Merve'yi görür
Ali: Kolay gelsin Merve
Merve: Teşekkür ederim Ali bey
Ali: Bana Demir ve Doruk'u çağırır mısın
Merve: Tabi Ali bey
Ali odaya girer ve kendi masasına oturur, bilgisayarını açar ve gelen maillere bakar. Maillere baktıktan sonra bilgisayarı kapatır. Tam masadan kalkacakken gözüne Nazlı ile çekildiği çerçeve takılır. Tekrar yerine oturur ve çerçeveyi eline alır, ve Nazlı'nın olduğu yeri sever. Sonra Nazlı'yı özlediğini fark eder ve hemen telefonundan Nazlı'yı arar, telefon bir süre sonra açılır
Ali: Nazlım
Nazlı: Aşkım
Ali: Ne yapıyorsun
Nazlı: Valla pek bir şey yaptığım söylenemez. Açi sağolsun bir şeye elimi sürmene izin vermiyor. Sadece kasaya baktırıyor.
Ali: Şikayetçiyiz galiba hıı
Nazlı: Otur otur sıkılıyorum
Ali: Senin için Nazlım. Hamilesin, karnında bir can taşıyorsun sonuçta
Nazlı: Ben seni çok özledim
Ali: Birileri sanki konuyu değiştirmeye çalışıyor (gülerek)
Nazlı: Olmadı değil mi
Ali: Olmadı
Nazlı: Ama şimdi doğruya doğru yani, özledim
Ali: Bende seni çok özledim Nazlım. Ama akşam kavuşuyoruz merak etme (o sırada DorDem içeri girer) Nazlım benim kapatmam lazım
Nazlı: Tamam canım.... Ali
Ali: Nazlım
Nazlı: Seni çok seviyorum Alim
Ali: Biliyorum. Çünkü bende seni çok seviyorum Nazlım (görüşme biter Ali ise DorDem'e döner) gelin abi oturun
DorDem karşılıklı koltuğa otururlar
Demir: Bizi çağırmışsın
Ali: (derin bir nefes alır) Mert ve babası müebbet hapis aldı
Doruk: Bu çok güzel bir haber
Ali: Evet öyle. Ama sizden bir ricam olacak
Demir: Nedir
Ali: Bu Mert içeri girmiş olsa bile rahat durmayacaktır. Bana olan hırsı yüzünden her şeyi yapabilir
Doruk: Dışarıda adamları olabilir diyorsun
Ali: Evet. Sizden istediğim tedbirleri arttırmanız. Mert içeri girmiş olsa da tedbirleri gevşetmeyeceğiz. Aksine daha da sıklaştıracağız (oturduğu yerden kalkar ve camın önüne gelir, ellerini arkada birleştirir ve derin bir nefes alır, sonra kafasını yukarı kaldırır) Allah'ım sana şükürler olsun, sonunda bu beladan da kurtulduk......
![](https://img.wattpad.com/cover/291126989-288-k532732.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Aşk Eşittir Biz" (AlNaz)
ActionGeçmişi yüzünden kendisini aşka kapatan bir adam. Ve o adamın hayatını değiştirecek bir kadın. Ali Vefa kendisini ve kalbini aşka kapatmış biridir, ama hayatına girecek olan kadın her şeyi değiştirecektir. Alnaz'ın aşk dolu hikayesini okumaya hazır...