SABAH)
Alnaz hariç herkes uyanmış, kahvaltı hazırlanmıştır. Ferda Ali'yi uyandırmaya odasına gider, yavaşça kapıyı çalar. Ali normalde bu saatte uyumazdı diye düşündü Ferda, çünkü ses gelmemişti içerden. Ferda yavaşça kapıyı açar ve içeri girer, gördüğü manzara karşısında yüzünde çok naif bir tebessüm oluşur. Çünkü Alnaz sarmaş dolaş birbirine sarılmış bir vaziyette uyuyordu, burun burunalardır. Ferda her ne kadar bu tabloyu bozmak istemese de ikisinin işlerine geç kalmasını istemiyordu. Yavaşça Ali'nin yattığı tarafa gelir ve Ali'yi uyandırır
Ferda: Kuzum hadi uyan
Ali: Abla biraz daha
Ferda: Ali geç kalacaksın
Ali yavaş yavaş gözlerini açar, karşısında Nazlı'yı görünce tebessüm eder, sonra olanları hatırlayınca hemen kendini toparlar ve yataktan kalkar
Ali: Iıı şey (saçını kaşır) ben... Ben lavaboya gidim
Kaçar gibi kendi odasında bulunan banyoya gider, Ferda'da o sırada odadan çıkar, Nazlı'yı uyandırma işini Ali'ye bırakır. Ali elini yüzünü yıkadıktan sonra banyodan çıkar ve üstünü giyinir, spor kıyafetler tercih eder. Tam hazırlanmış odadan çıkacakken Nazlı'nın sayıkladığını anlar
Nazlı: (sayıklar) Ali, Alim gitme. Ali, Ali
Ali Nazlı'nın yanına gider ve yatağın kenarına oturur ve elini Nazlı'nın saçlarına götürür. Eli havada kalır. Evet Nazlı ikinci kez Ali'nin güvenini kırmıştı, ama Ali her şeye rağmen Nazlı'yı çok seviyordur. Ali elini Nazlı'nın saçlarına götürür ve okşamaya başlar, bir süre sonra Nazlı'nın sayıklamaları durur, kendisini hiç hissetmediği kadar huzurlu hisseder, nefes alıp verişi de düzene girmiştir. Ali kendisini toparlar ve odadan çıkar, yavaş bir şekilde kapıyı kapatır, sırtını kapıya yaslar. "Bu hayat niye bu kadar acımasız" diye geçirir içinden. Ali hızlı bir şekilde aşağıya iner, o sırada herkes kahvaltı masasına oturmuş kahvaltı yapıyorlardı. Tam o sırada Selvi Ali'nin çıkacağını görür
Selvi: Oğlum (Ali Selvi'ye döner) kahvaltı yapmayacak mısın
Ali: Şirkette yerim bir şeyler anne
Selvi: Olmaz öyle şey, geç otur kahvaltını yap
Ali: Anne
Adil: Oğlum annen ne diyorsa onu yap, hadi
Ali'de Adsel'i kırmak istemez ve kahvaltı masasına oturur. Aradan geçen bir kaç dakika sonra da Nazlı aşağıya iner
Nazlı: Günaydın herkese
Ekip: Günaydın
Nazlı Ali'nin yanında ki boş olan sandalyeye oturur
Nazlı: (Ali'nin kulağına fısıldar) Sana da günaydın sevgilim
Ali: (soğuk tavrından asla ödün vermez) Günaydın
Nazlı bu tepkiyi beklemiyordu, aslında Ali'ye hak veriyordur, ikisinin böyle olmasının sebebi kendisiydi. Ali göz ucuyla Nazlı'ya baktığında Nazlı'nın gözlerinin dolduğunu anlar
Ali: (iç ses) Sakın ağlama, sakın
1 saat sonra herkes kahvaltısını yapıp iş yerlerine geçmiştir... Ali iş yerine geçmeden önce başka bir yere gider. Gideceği yere vardığı zaman arabayı durdurur ve park edip arabadan iner. Bir binanın önüne gelir, binanın üstünde ki yazıya bakar... "ÇOCUK ESİRGEME KURUMU" Ali buraya sayısız kez yardımda bulunmuştur, Ali içeri girer ve binanın bahçesinde top oynayan çocukları görür. Uzaktan çocukları izlemeye başlar, yüzünde bir tebessüm oluşur Ali'nin. İçinden "keşke hiç büyümeseydik, hep çocuk olarak kalsaydık" diye geçirir. Ali'yi bu düşüncelerinden ayıran, çocukların öğretmeni olan Derya hanım olur
Derya: Ali bey hoşgeldiniz
Ali: Hoşbuldum Derya hanım (tekrar çocukları izlemeye başlar)
Derya: (Derya'da çocukları izlemeye başlar) Hep sizi sordular Ali bey. Ali abi ne zaman gelecek diyorlar, başka da bir şey demiyorlar
Ali: Ali abileri onlara kurban olsun
O sırada top Ali'nin olduğu tarafa gelir, çocuklar Ali'yi görünce hep bir ağızdan Ali abiii diyerek Ali'ye doğru koşarlar. Ali'de yere çömelir ve kendine doğru koşan çocuklar için iki kolunu yan tarafa açar. Çocuklar hep birlikte Ali'ye sarılır, Ali'de onlara sarılır, hepsinin saçından tek tek öper
Yiğit: Ali abi gelmişsin
Ali: Tâbi gelecem aslanım
Melih: Biz seni çok özledik Ali abi
Ali: Bende sizi çok özledim
Mustafa: Bir daha hiç gelmeyeceksin sandık
Ali: Hiç olur mu öyle şey aslan parçası. Sadece pek zaman bulamıyordum
Arda: Ali abi beraber top oynayalım mı
Ali: Bilmem ki, önce bir Derya ablanıza sormanız lazım (Derya'ya döner) izin varmı Derya hanım
Derya: Ali abinizi fazla yormak yok çocuklar, anlaşıldı mı
Çocuklar hep bir ağızdan oleyyyy diye bağırır. Ali ve Derya çocukların bu haline gülerek izliyordur
Ali: (yerdeki topu eline alır) Hadi bakalım, başlayalım.
Ali ve çocuklar tekrar top sahasına geçer, hepsi güle eğlene çok güzel vakit geçiriyordur. Ali sayesinde bu çocuklar bu kadar mutluydu.
Derya: (uzaktan Ali ve çocukları izliyordur. Sonra kendi kendine) Keşke herkes sizin gibi olsa Ali bey, o zaman bu dünyada "kötülük" kavramı diye bir terim olmaz. O kadar sevgi dolu bir insansınız ki...
(BİRKAÇ SAAT SONRA)
Ali ve çocuklar gönlünce hem top oynamış, hemde eğlenmişlerdir.
Ali: Hadi bakalım çocuklar, bu kadar yeter. Şimdi ne yapıyoruz, odamıza çıkıyoruz, önce duş alıp üstünüzü değiştiriyorsunuz. Sonra Derya ablanız ne derse onu yapıyorsunuz, anlaştık mı
Çocuklar hep bir ağızdan "Anlaştık Ali abi" der
Ali: Hadi o zaman, doğru odalara (çocuklar hep birlikte odalarına çıkar. Ali ise o sırada Derya'nın yanına gelir) Derya hanım eksik bir şeyiniz var mı
Derya: Sayenizde yok Ali bey. İnanın nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Bizim kurum çok zor durumdaydı, devletimiz destek vermiyordu. Sonra siz çıkageldiniz Ali bey. Allah sizden razı olsun
Ali: Allah hepimizden razı olsun Derya hanım. Bir şeye ihtiyacınız olursa aramanız yeterli, hemen çıkar gelirim
Derya: Çok teşekkür ederim Ali bey
Ali: Rica ederim, ben her fırsat bulduğumda gelecem. Yalnız afacanlar beni iyi yordu (gülerek)
Derya: (gülerek) Gördüm Ali bey gördüm. Ben sizi tutmiyim, işiniz vardır
Ali: İyi günler Derya hanım
Derya: İyi günler Ali bey
Ali ordan ayrılır, arabaya biner ve şirkete doğru yola çıkar... Ali en sonunda şirkete gelmiştir, arabayı park edip arabadan iner ve içeri girer. Kendi odasına doğru gitmeye başlar, odanın önüne gelince kendi masasında çalışan Merve'yi görür
Ali: Kolay gelsin Merve
Merve: Teşekkür ederim Ali bey, hoşgeldiniz
Ali: Hoşbuldum. Bugünkü programımız da neler var
Merve: Bugün bir toplantınız var, sonra almış olduğunuz projenin yeri gezilecek, sonrasında boşsunuz Ali bey
Ali: Teşekkür ederim Merve
Merve: Rica ederim Ali bey, görevim
Ali odasına girer, masaya oturur ve bilgisayarını açar. Bir sürü mail gelmişti. Gelen maillere baktıktan sonra sandalyeden kalkar, camın önüne gelir, her iki elini arkada birleştirir sonra derin bir nefes alır. Nazlı'yı düşünür, Nazlı neden böyle bir şey yaptı diye düşünür. Nazlı ile ayrı kalmak Ali'yi de çok üzüyordur, ama o son yaptığı hatası...
Ali: (iç ses) Allah'ım yardım et bana, bana bir çıkış yolu göster.
Ali'yi bu düşüncelerinden ayıran Merve olur, kapıyı çalıp içeri girmiştir Merve
Merve: Ali bey
Ali: (yüzünü Merve'ye döner) Efendim Merve
Merve: Bir misafiriniz var
Ali: (kaşlarını çatar) Misafir mi, kim
Merve: Kendisini çok yakından tanıdığınızı söyledi
Ali: Al bakalım içeriye
Merve odadan çıkar ve odanın önünde bekleyen kişiye içeri geçmesini söyler. O kişi ağır adımlarla içeri girer, Ali gördüğü yüz karşısında neye uğradığını şaşırır. Evet o kişiyi çok iyi tanıyordu, ama uzun zamandır görmediği için beklemiyordu
Ali: Ezo
Ezo: Alişko, ben geldim
Ali: (gülerek) Hâlâ mı Ezo ya
Ezo: Hiç kusura bakma, sen benim için hâlâ öylesin
Ali: Ne zaman geldin sen
Ezo: Bu sabah geldim, uçaktan iner inmez senin yanına gelmek istedim
Ali: Gel buraya deli kız, gel (Alez birbirine sarılır, bir süre sonra ayrılırlar)
Ezo: Ferda abla burdamı
Ali: Burda, odasında
Ezo: Çok özledim Ferda ablayı, yanına götür beni
Ali: Tamam deli kız, tamam (gülerek)
Ezo: Aliii
Ali: Ne halla halla, sen küçükken de böyleydin biliyor musun
Ezo: Çok konuşma da Ferda ablanın yanına gidek hadi
Ali: Tamam
Alez Ali'nin odasından çıkar ve Ferda'nın odasına doğru giderler. Kısa bir yürüyüşün ardından Ferda'nın odasına gelirler. Ali Ezo'ya dışarda kalmasını söyler, Ali kapıyı çalıp içeri girer
Ali: Abla müsait misin
Ferda: Müsaitim kuzum, gel
Ali: Sana bir misafir getirdim
Ferda: Kim
Ali kapıya gider ve kapıyı tamamen açar. Sonra Ezo içeri girer, Ferda Ezo'yu görünce gözleri kocaman olur
Ferda: Ezo
Ezo: Ferda abla
Ferda oturduğu yerden kalkar ve Ezo'nun yanına giderek sarılır. Ferda ve Ezo bir süre sonra ayrılırlar
Ferda: Hoşgeldin, niye haber vermedin geldiğini, seni almaya gelirdik
Ezo: Sürpriz yapmak istedim Ferda abla
Ferda: (Ali'ye döner) Senin de alacağın olsun Ali, niye haber vermiyorsun bana
Ali: Abla benimde haberim yoktu
Ezo: Ali'ye kızma Ferda abla, ben haber vermedim, dediğim gibi sürpriz yapmak istedim
Ferda: Tekrar hoşgeldin
Ezo: Hoşbuldum
Ferda: Ne içersin
Ezo: Valla Ali'nin, şu övüpte bitiremediği kahvesi var ya, ondan alırım (gülerek)
Ali: Hooop, orda dur Ezo hanım, o sadece bana özel
Ferda: Valla Ezo hiç zorlama, bana bile vermedi bu zamana kadar
Ezo: Tamam
Ferda şirketin telefonundan kendi asistanını arayarak odasına 3 tane kahve göndermesini ister... O sırada Açnaz'ın cafesine takım elbiseli bir adam gelir
Yağız: Nazlı Vefa
Nazlı: Buyrun benim
Yağız: (elindeki zarfı Nazlı'ya uzatır) Bu zarf size geldi
Nazlı: Bana mı (şaşırmıştır)
Yağız: Evet
Nazlı: (Yağız'ın elindeki zarfı alır) Teşekkür ederim
Yağız: Rica ederim
Yağız ordan uzaklaşır, Nazlı ise anlamaz gözlerle adamın arkasından bakar. Sonra elindeki zarfı inceler, o sırada Açelya Nazlı'nın yanına gelir
Açelya: Kendini Ali'ye nasıl affetireceğini bu... (Nazlı'nın elinde ki zarfı görür) o zarf ne
Nazlı: Bilmiyorum ki Açi
Nazlı zarfı açar ve okumaya başlar, okudukça gözleri dolar, okumayı bitirmesiyle gözünden bir damla yaş düşmesi bir olur....

ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Aşk Eşittir Biz" (AlNaz)
AcciónGeçmişi yüzünden kendisini aşka kapatan bir adam. Ve o adamın hayatını değiştirecek bir kadın. Ali Vefa kendisini ve kalbini aşka kapatmış biridir, ama hayatına girecek olan kadın her şeyi değiştirecektir. Alnaz'ın aşk dolu hikayesini okumaya hazır...