"AŞK EŞİTTİR BİZ" (157. BÖLÜM 4. SEZON)

99 7 0
                                    

Ali: (telefondan Doruk'u arar telefon bir süre sonra açılır) Alo Doruk
Doruk: Efendim Ali
Ali: Şimdi sana bir isim verecem, senden ricam onun adresini, iş adresi olsa daha iyi olur, bana bulabilir misin
Doruk: Ayıp ettin Ali tâbi ki
Ali: Eyvallah Doruk
Görüşme biter Ali ise işinin başına döner. Aradan geçen bir 5 dakikanın ardından Ali'nin telefonu tekrar çalar arayan Ferman'dır, Ali bekletmeden telefonu açar
Ali: Efendim
Ferman: Ali ne yapıyorsun
Ali: Şirketteyim Ferman çalışıyorum sen ne yapıyorsun
Ferman: Bende bürodayım, başımı kaşıyacak vaktim olmuyor
Ali: Az çok anlayabiliyorum seni
Ferman: Senin işinde zor Ali, şirket yönetmek kolay değildir
Ali: İnancın olsun bazen yorgun argın eve gidiyorum, belli etmiyorum pek ama yoruluyorum
Ferman: Kim yorulmaz ki Ali sende haklısın
Ali: Kendi işini küçük görme Ferman, senin yaptığın işte küçük bir iş değil. O kadar suçlu dava ile uğraşıyorsun
Ferman: Buraya bazen öyle suçtan insanlar geliyor ki, bu işi bile bırakasım geliyor Ali
Ali: Ne diyebilirim ki, artık öyle bir devirde yaşıyoruz ki ne desem boş ne desem bir anlam ifade etmeyecek
Ferman: Bu kendini bilmez, kendini beğenmiş insanlar olmasa bu dünya daha da güzel bir hal alır
Ali: (o sırada Doruk içeriye girer) Neyse Ferman benim kapatmam lazım, sonra yine konuşuruz
Ferman: Tamam Ali dikkat et kendine, görüşürüz inşallah
Ali: Görüşürüz Ferman (görüşme biter Ali ise Doruk'a bakar) ne yaptın hallettin mi
Doruk: Ayıp ettin abi ya, hallettim tâbi ki (elinde adres yazılı olan kağıdı Ali'ye uzatır) adres burda yazılı
Ali: (kağıdı eline alır) Eyvallah Doruk
Doruk: (oturduğu yerden kalkar ve kapıya gelir) Ali (Ali Doruk'a döner) ne yapacaksın
Ali: (yüzüne yandan bir gülümseme yerleştirir) Ali Vefa'nın kim olduğunu gösterecem
Doruk: Eyvallah Ali
Ali odadan çıkar ve şirketin kapısına gelir. Arabaya biner ve Doruk'un verdiği adrese doğru yola çıkar... Bir sürelik yolun ardından Ali adrese gelmiştir arabayı park edip arabadan iner binaya göz ucuyla bakar, sonra içeri girer. Vedat'ın odasının olduğu kata çıkar, odaya gireceği vakit sekreter Ali'ye seslenir
Sekreter: Pardon kime bakmıştınız
Ali: Vedat Sönmez burda mı
Sekreter: Randevunuz varmıydı
Ali: Hayır yok. Zaten gerekte yok
Ali Vedat'ın odasına kapıyı çalmadan içeri girer, sekreter ise hemen arkasından girer
Sekreter: Beyefendi ne yapıyorsunuz buraya böyle giremezsiniz
Vedat: Ne oluyor burda
Sekreter: Vedat bey çok özür dilerim ama engel olamadım
Vedat: Sorun değil sen çıkabilirsin (sekreter odadan çıkar, Vedat ise Ali'ye döner) siz kimsiniz, kapıyı çalmadan içeri girmekte ne demek oluyor bu ne saygısızlık
Ali: Vedat Sönmez
Vedat: Siz kimsiniz (Ali Vedat'ın masasının karşısında olan koltuğa oturur ve ayak ayak üstüne atar) size kim olduğunuzu sordum. Artı olarak bu rahatlık nerden geliyor
Ali: Benim adım Ali Vefa Erinç
Vedat: Bu beni neden ilgilendiriyor
Ali: Sizin alt işvereniniz Kemal bey
Vedat: Ne olmuş
Ali: Bize geldi ve elindeki projeyi bize devretmek istediğini söyledi
Vedat: Eee
Ali: Bizde kabul ettik ve Kemal bey ile şantiye alanını gezdik
Vedat: Bundan nasıl bir anlam çıkarmam gerekiyor peki
Ali: Demem o ki siz nasıl patronsunuz da iş yerinizde güvenlik önlemleri almazsınız
Vedat: Siz ne dediğinizin farkında mısınız, tüm güvenlik önlemleri alınmış orda, hiç bir şey atlatılmadı
Ali: Öyle mi
Vedat: Öyle
Ali: (telefonunu çıkarır ve fotoğrafları gösterir) Bu fotoğraflar öyle demiyor ama. Allah korusun o şantiyede bir kaza yaşansa orda çalışan insanlar hayatını kaybetse, bunun hesabını bu dünyada ailesine, öteki dünyada Allah'a nasıl hesap vereceksiniz bunu hiç düşündünüz mü . Durun sizin yerinize ben cevap verim, düşünmediniz tâbi ki, neden düşünesiniz ki değil mi (telefonu cebine koyar ve oturduğu yerden kalkar ve iki elini masaya koyar ve biraz öne doğru eğilir) eğer bizimle çalışmak istiyorsanız bizim direktiflerimize uymak zorundasınız. Eğer uymazsanız böyle bir şey olduğu için sizi mahkemeye verme hakkım var ama yapmayacam, ama tekrarı olursa emin olun sizi mahkemeye vermekten çekinmem, geri durmam. Yeterince açık olduğumu düşünüyorum (göz kırpar)
Ali Vedat'ın tepkisini beklemeden odadan çıkar ve dışarı çıkar. Önce derin bir nefes alır sonra arabaya biner ve şirkete doğru yola çıkar. Yolda giderken telefonundan Doruk'u arar telefon bir süre sonra açılır
Ali: Alo Doruk
Doruk: Efendim Ali
Ali: Dediğim meseleyi hallettin mi, güvenlik şirketleriyle konuştun mu
Doruk: Konuştum Ali, en iyi ekipmanları istedim. İki üç gün içinde şantiye alanında olacak
Ali: Daha erkene alamıyor muyuz
Doruk: Onu da sordum, en erken iki üç gün içinde varır dediler
Ali: (derin bir nefes alır) Ne yapalım bekleyeceğiz artık
Doruk: Sen ne yaptın gittin mi adamın yanına
Ali: Gittim gittim. Adamın rahat tavırları sinirimi bozdu ya, orda bir şey yapardım ama oruçlu olduğum için yapmadım ama ağzının payını fazlasıyla verdim
Doruk: Ağzının payını vermişsin zaten daha ne yapacaksın
Ali: Neyse ben şirkete geliyorum yoldayım
Doruk: Tamamdır
Ali: Görüşürüz
Doruk: Görüşürüz
Görüşme biter Ali ise yoluna devam eder. Bir sürelik yolun ardından Ali şirkete gelmiştir arabayı park edip arabadan iner ve şirkete girer, kendi odasına doğru gitmeye başlar, odanın önüne gelince kendi masasında çalışan Merve'yi görür
Ali: Kolay gelsin Merve
Merve: Teşekkür ederim Ali bey hoşgeldiniz
Ali: Bana Demir ve Doruk'u çağırır mısın
Merve: Tabi Ali bey
Ali kendi odasına girer ve kendi masasına oturur bilgisayarını açar ve gelen maillere bakar. Gelen maillere baktıktan sonra bilgisayarı kapatır. O sırada içeriye DorDem girer
Demir: Ali
Ali: Gelin abi gelin
DorDem karşılıklı koltuğa otururlar
Ali: Vedat Sönmez'in yanına gittim
Doruk: Sonuç
Ali: Adam resmen sinirlerimle oynadı ya, o kadar rahat tavırlar sergiledi ki az kalsın kendime hakim olamayıp bir iki tane vururdum
Demir: Adam ne dedi
Doruk: Ne diyecek Demir, tâbi ki güvenlik önlemleri var diyecek
Ali: Aynen öyle dedi. Ama ben durur muyum durmam
Doruk: (gülerek) Adama demediğini bırakmadın değil mi
Ali: Abartma sende o kadar da değil. Sadece biraz gözünü korkuttum. Eğer bu hatalar ikinci kez tekrarlanırsa sizi mahkemeye vermekten çekinmem geri durmam dedim
Doruk: (gülerek) Senin bu lafına ben bile korktum adam nasıl korkmasın
Ali: Demir abicim şunu sen mi susturursun yoksa ben mi susturim
Doruk: (gülerek) Tamam tamam sustum
Demir: Yalnız bunu söylerken bile gülüyorsun farkında mısın (gülerek)
Ali: Çağırdığıma pişman ettiniz beni ya, hadi işinizin başına
Doruk: Tutma kendini tutma bırak sende
Ali: Doruk
Doruk: Hadi abicim ya (Ali'de en sonunda dayanamaz ve gülmeye başlar) ha şöyle ya
Ali: (gülerek) Manyaksınız ikinizde manyaksınız
Doruk: Manyak olmasak burda işimiz ne abicim, bizde akıllısı ne gezer
Ali: (gülerek) Hadi işinizin başına yallah
Doruk: Düşünmem lazım (gülerek)
Ali: Bana bak Doruk efendi, seni bir daha bu şirketin kapısından içeri sokmam haberin olsun
Doruk: Ben şu an tehdit mi ediliyorum yoksa yanlış mı anladım
Ali: Sana kalmış bir durum
Doruk: Ali ben şey diyorum
Ali: Hiç bir şey demiyorsun kalksana şurdan (gülerek) adam bildiğin yapıştı koltuğa
Demir: Hadi Doruk hadi
DorDem ayağa kalkar tam kapıdan çıkacakları vakit Doruk Ali'ye döner
Doruk: Ali
Ali: İnşallah saçma sapan bir şey söylemezsin Doruk, buyur
Doruk: Bunun intikamı alınır haberin olsun
Ali: Lan yürü git halla halla, intikam diyor hâlâ
DorDem odadan çıkar Ali ise işinin başına döner... Gel zaman git zaman akşam olmuştu herkes işlerini bitirmiş ve eve dönmüşlerdir herkes yemek masasına oturmuş ve akşam ezanını bekliyorlardı.
Ali: Nazlım Masal nerde
Nazlı: Odada canım, uyuyor
Ali: Kaçırdım desene
Nazlı: Öyle oldu canım
Açelya: Senin bu kızın iyice babacı oldu kıvırcık
Ali: Ben kurban olurum ona
Nazlı: Yalnız Alicim senin Masal'ın baba da baba diyor
Ali: (gülerek) Kıskandın mı sen
Nazlı: Yok canım olur mu öyle şey ne kıskanacam. Aksine sana bu denli bağlı olması beni de mutlu ediyor
Ali: Canım benim
Ferda: Ali
Ali: Kraliçem
Ferda: Hallettin mi, gerçi sen çoktan halletmişsindir zaten (gülerek)
Ali: Ablam benden bir şey kaçar mı ya. Hem olay sandığımızdan farklıymış
Ferda: Nasıl yani
Ali: Vedat Sönmez diye biri var Kemal'in patronu
Ferda: Evet
Ali: Gittim onunla konuştum, tabi konuşmak denirse ona. Şantiye olan durumu anlattım, adam ilk başta inanmadı tabi. Neyse elimdeki fotoğrafları gösterdim ikincisi olursa sizi mahkemeye vermekten çekinmem geri durmam dedim
Ferda: O bir şey dedi mi
Ali: Gerçekleri yüzüne çarpınca susup kaldı bir şey diyemedi.
O sırada ise akşam ezanı okunur
Adil: Hadi afiyet olsun
Ekip iftar duası yapar ve oruçlarını açarlar...

"Aşk Eşittir Biz" (AlNaz)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin