Hikaye

1.3K 130 24
                                    

Bagatur yanımıza geldiğinde Yarkın ona döndü.

Ben de bu kadar yakınken birisinin gelmesinin utancını yaşayarak Yarkın'dan uzaklaştım.

Bagatur bir şey söylemeyince Yarkın, "Ne oldu?" diye sordu.

"Sadece misafirinizin yakın bir gelecekte gideceğini size hatırlatmak istedim. Bunu bilerek hareket etmeniz lazım."

Kast ettiğine diyebilecek bir yorum bulamazken Yarkın, "Misafirimiz evlilik yolunda Bagatur ve emin ol, nişanlısı ile ben yan yana düşsem nişanlısını tercih eder." dedi.

"Nişanlısı, başka bir adam ile bu kadar yakın olduğunu görse ya da bilse kızcağızın evliliği son bulur. Sanki nişanlısı buradaymış gibi davranmanız gerekiyor. Yoksa bu ihanet olarak adlandırılır."

"Bagatur dediğim gibi aramızda bir şey yok."

"Aranızda bir durum yoksa yanlış anlamalara mahal vermeyin."

Bagatur başka bir şey dememize izin vermeden gidince Yarkın bana döndü.

"Babam ölmeden önce çok yakınlardı ve babam ölünce bana babalık yapmayı kendine görev bildi. Az önce dedikleri de babalık vazifesinden ötürü."

"Anlıyorum, ikimiz için söyledi onu."

"Evet, öyle. İyi biridir."

"Haklılık payı da var." dediğimde Yarkın sessiz kaldı.

"Gidip mürettebata yardım edeyim." dedim ve kaçarcasına oradan uzaklaştım.

Mürettebatın yanına vardığımda bakışları beni buldu.

"Yardım edebileceğim bir şey var mı?" diye sorduğumda hepsi bir ağızdan yapabileceğim bir işin olmadığını söyledi.

"Çaylağınız sayılırım. Lütfen işi öğrenmek için bana görev verin." dedim.

Mürettebattan biri "Kaptan Yarkın'ın misafirisin. Sana iş vermek bize düşmez." dediğinde dümendeki Yarkın'a baktım.

"Ben isterim, derim. Bir şey olmaz."

Aralarında daha tecrübeli olduğu belli olan bir adam, "Bizim de şu an pek işimiz yok. Olunca veririz." dedi

"İşiniz yokken ne yapıyorsunuz? Vaktinizi nasıl değerlendirdiğinizi de öğrenmek isterim."

Ellerindeki mataraları gösterdiler ve "İçiyoruz." dediler.

"Öyleyse size katılabilir miyim?"

Mürettebat kendi aralarında bakışırken Elgin, "İçmek isteyene engel olunmaz. Gel, otur." dedi.

Aralarına oturunca Bagatur cebinden bir matara çıkarıp bana verdi.

"Al, iç bunu."

"Teşekkürler."

Verdiği mataradan bir yudum aldığımda ağzıma rom tadının yanında pas da geldi.

Ortama uyum sağlayabilmek için bunu şikayet etmek yerine içmeye devam ettim.

"Denize her düşenin bir hikayesi vardır. Senin hikayen nedir?" diye soran Bagatur'a şaşırarak "Hikaye mi?" diye sordum.

"Evet, hikaye."

Beni ve babamı, annemin ölümünden sonra terk eden ablamı görmek için yola koyulduğumu söyleyemezdim.

"Önce siz başlasınız olur mu? Benim hikayemi toparlamam gerekiyor."

"Öyleyse ben başlayabilirim." diyen adama döndüm

"Öncelikle yeni gelenler için kendimi tanıtayım. Adım Çolpan. Kaptan Yarkın ile senelerdir denizlere açılıyorum."

Konusu açıldığı için Yarkın'a baktığımda bakışlarının üzerimde olduğunu gördüm.

Ben bakınca mı bakmıştı? Zaten bakıyor muydu yoksa?

Bunu düşünmek yerine Çolpan'a döndüm.

"Hamile bir karım, güzel bir işim vardı. Ta ki askeri birlikler korsanları yakalamak için karımı öldürene kadar."

Çolpan'ın gözleri dolarken "Kaçarken korsanlar ile askerler arasında kaldı ve askerler sırf korsanları öldürebilmek için karımı feda ettiler." dedi.

Babamın yönettiği ülkeden böyle hikayeler çıkması üzüyordu.

Başım öne eğerken "Peki kral biliyor mu bunu? Bir şey yaptı mı?" diye sordum.

"Beni özel olarak huzuruna çağırdı, istemediğim kadar altın verdi ama bu bir işe yaramadı. Karım... Hamile karım ölmüştü. Özür niyetine verdikleri umurumda değildi."

"Haklısın." diye mırıldandım.

Olmuşla ölmüşe çare yoktu.

Yeni gelenlerden birisi "Peki kaptan ile nasıl tanıştınız?" diye sordu.

"Karım ve çocuğun ölünce barlarda yaşamaya başladım ve bir gün mürettebat toplamaya gelen Yarkın ile karşılaştım. O gün öğrendim. Karımı ve çocuğumu öldüren askerleri yöneten komutan, Yarkın'ın babasını da öldürmüştü."

Gencer'in babası.

Komutan Abay...

Korsan PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin