Kraken

728 91 37
                                    

Hava kararırken deniz hırçınlaşmıştı.

Endişeyle Yarkın'a baktım.

O da endişeliydi.

Sürekli çevresini kontrol ediyordu.

Yanına gittim ve "Bir sorun mu var kaptan?" diye sordum.

"Papağanım kaçtı."

"Yani?" diye sordum.

"Hayvanlar hisseder. Tehkike yaklaşıyor."

"Korktuğun bir şey var gibi." dediğimde Yarkın, "İki canavardan biriyle karşılaşırız diye korkuyorum." dedim.

Anlamayarak "İki canavar derken neyden, neylerden bahsediyorsun?" diye sordum.

Sıkıntıyla "Kraker ve Jörmungand." dedi.

Kraken'i daha önce duymuştum.

Devasa ve kafadan bacaklı, ahtopot ve kalamara benzetilen deniz canavarıydı.

Anlatılan efsanelere göre bir ada kadar büyük olan Kraken, denizcilerin en büyük korkularındandır.

"Jörmungand da ne? Daha önce duymamıştım." dedim, merakla.

"En az Kraken kadar büyük zehirli Deniz yılanı."

"Daha önce onlardan biriyle karşılaştın mı?" diye sordum, ümitle.

Daha önce karşılaştı ise kurtulmak için bir yol bulabilirdi.

"Hiç görmedim ama Kraken'i görmüş bir adamım var. Tabii ne kadar doğruyu söylüyor, şüpheli." dediğinde "Niye öyle dedin ki? Yalancı mı?" diye sordum.

"Şimdi anlayacaksın." dedikten sonra güvertede gözü kısa süre dolandı.

Sonra bir köşede uyuklayan bir korsana "Tamju! Bak buraya!" diye bağırdı.

Tanju sallanarak ayağa kalktığında kör kütük sarhoş olduğu belliydi.

"Efendim kaptan!"

"Gel buraya."

Tanju sallanarak yanımıza geldiğinde Yarkın, "Kraken ile daha önce karşı karşıya kalmıştın, değil mi?" diye sordu.

Yarkın'ın bu sorusunu duyan birkaç mürettebat, Tanju'ya kaldıysak halimiz yaş diyerek dolaşmaya başlamıştı.

"Tabii karşılaştım." diyen Tanju ile aramda belli bir mesafe olmasına rağmen leş gibi kokan ağzını fark edebilmiştim.

Tarif edebilecek mi diye "Neye benziyordu?" diye sordum.

"Büyüktü. Dokunaçları vardı."

Bunu herkes bilirdi.

Yarkın, demek istediğini göstermiş olduğu için geri işine dönerken umutla Tanju'ya "Nasıl sağ kurtuldun?" diye sordum.

"Ona yemesi için elimi kurban etti." diyerek el yerine kanca olan kolunu gösterdi.

"Bu sana kaçmak için yeterli süreyi oluşturdu mu? Çok saçma." dediğimde Tanju güldü.

"Kraken ona yiyecek vermemden memnundu. Beni bırakıp diğerlerine saldırdı. Ben de o sürede kaçmayı başardım."

"İşin tuhafı Tanju eli kesik halde geldiğinden kısa süre sonra kaptanı başta olmak üzere eski gemi dostlarının Kraken'e yen olduğunu öğrendik." dedi Yarkın.

"Tesadüfe benzemiyor."

Yarkın, "Gidebilirsin Tanju." dedi ve Tamju gidince "Ben de Kraken ile karşılaştığına inanıyorum lakin içkiyi fazla kaçırdığı için kurtuluş hikayesi abartılı." dedi.

"Sence nasıl kurtuldu?" diye sordum.

"Bence sadece gemi parçalanınca Kraken onu gözden kaçırdı diye sürüklenerek kurtuldu."

"Yine de ihtimali düşük."

"Onun dediğinin mi benim dediğimin mi?"

Gülerek "Sanırım onun dediği." dedim.

Yarkın da bana gülümserken yağmur yağmaya başladı.

Bagatur çevresindekilere telaşla bir şey derken "Yoksa yağmur ile ilgili de mi batıl inanç var?" diye sordum.

"Yağmur yağarken veya gök gürlerken ceviz ve karaağacın altında durmak iyi değildir." diyen Bagatur'a "Şu an bir ağaç altında bulunduğumuzu düşünmüyorum." dedim.

"Öyleyse sorun yok. Yağmur kutsaldır. Bereket getirir." derken Bercislerin gemisine baktım.

Dilhan da Bercis de huzursuzdu.

Yarkın, "Bir şeyler oluyor." deyince "Dilhanlar da öyle düşünüyor olmalı. Surat ifadeleri sıkıntılı." dedim.

Yarkın denize bakarken balıkların kaçtığını gördük.

"Balıkların bu denizde olması normal mi?" diye sordum.

"Uzun zamandır kaçıyor olmalılar." dedi Yarkın.

"Ama neyden?" diye sordum.

Yarkın cevabını veremeden gemi sertçe sarsıldı.

Sarsıntıyı Bercis ve Dilhan da fark etmişti.

Endişeyle bize bakıyorlardı.

Dilhan'ın mürettebatından bir korsan, "Dokunaçları gemiye tırmanıyor!" diye bağırırken Yarkın, "Topların başına geçin! Elimizde bulunan tüm ateşli silahları kullanacağız!" diye bağırdı.

Ben ne olduğunu anlamazken geminin yanından yükselen bir dokunaç bir adamı alıp denize çekti.

Korsan PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin