Kurtardık

993 110 11
                                    

Yüzüme dökülen bir kova dolusu su uyanmamı sağlarken yattığım zeminden kalktım.

Bana bakan korsana baktım ve "Geldik mi?" diye sordum.

"Karaya oturduk. Sevgilin ve arkadaşların bekliyor."

"Sevgilim değil." diye mırıldandım.

Korsan beni umursamadan demirlikleri açınca dışarı çıktım.

"Yapmam gereken bir şey var mı?"

"Bana sadece seni yukarı çıkartmam söylendi."

"Peki, anladım."

Korsan ile yukarı çıktıktan sonra Kaptan Gökbey'e bakındım.

Ortalıklarda görünmüyordu.

"Kaptan dün yemek yediğimiz odada mı?" diye sordum.

"Orada."

Hiç düşünmeden odaya girdim ve çıkmaya hazırlanan Kaptan Gökbey ile karşı karşıya kaldım.

"Hayırdır prenses?"

Ortaya "Burasının boş olduğu söylenmişti." diye yalan attım.

"Boş ise ne yapacaktın?"

"Kaptan şu an bunu söylemekten çekiniyorum lakin..."

"Ne oldu prenses?"

"Kadınsal bir sorunum var. Beni odada biraz yalnız bırakabilir misiniz? Hızlıca halledip gelsem..."

"Sevgilinin yanında halledersin. Şimdi gidiyoruz."

Haritayı bulmam lazımdı.

Yarkınların davasına bir katkım olmalıydı.

"Kaptan lütfen."

Kaptan Gökbey, "Bir dakikan var." diyerek odadan çıktığı an koşarak koşarak dün dikkatimi çeken çekmeceyi açtım.

Dün gördüğüm rulo burada değildi.

Acele ederek diğer çekmecelere bakmaya başladım.

Tek tek tüm dolapları aramama rağmen hiçbir sonuç elde edememiştim.

Odanın kapısı açan Kaptan Gökbey, "Artık gidiyoruz." dediğinde yapacağım hiçbir şey yoktu.

"Geliyorum."

Odadan gözlerimi alamazken dışarı çıktım ve geldiğimiz kara parçasına baktım.

Issız ama büyük bir yere benziyordu.

Kaptan Gökbey ile gemiden indikten sonra bize eşlik eden korsan kolumdan tuttu.

"Yarkın'a giderken kaçmaya çalışacak değilim. Bırak beni."

Korsan, Kaptan Gökbey'e bakınca Kaptan Gökbey, "Bırak ne hali varsa görsün." dedi.

Korsan kolumu bırakınca sinirle aralarında hızlıca yürümeye başladım.

Adanın göbeğine geldiğimizde bizi bekleyen Yarkın ile karşılaşmak rahatlatmıştı.

En son birbirimize söylediklerimiz aklıma geldiğinde ona bakmaya utanarak başımı önüme eğdim.

Yanında kalmamı söylediğinde onu reddetmiştim.

Şimdi böyle karşılaşmak...

"Senden ne istediğimi dün anladın, değil mi Yarkın?" diye soran Kaptan Gökbey'e Yarkın, "Gemim geldiğiniz yerin biraz batısında denize çapa atmış halde duruyor." dedi.

"Bu gemi babandan sana kalan tek mirastı."

Kaptan Gökbey'in dediği şaşırtırken Yarkın'a baktım.

Benim için bunu yapacak mıydı?

Gözlerinde tereddüt görünmüyordu.

"Konuşmak yerine kızı gönder."

"Az muhabbet de mi edemeyeceğiz? Niye konuşmayı kısa kesmeye çalışıyorsun?"

"Asena'yı bana doğru yolla Gökbey. Aksi halde bunu bir savaş isteği olarak göreceğim."

Kaptan Gökbey, bana "Git hadi sevgilinin yanına." deyince koşar adım Yarkın'ın yanına gittim.

Yanına varır varmaz beni kendine doğru çekip sarılan Yarkın'a kollarımı sararken gözlerimi yumdum.

"Artık git ve gemimle ne istiyorsan yap." diyen Yarkın'a başımı kaldırarak baktım.

Benim yerime gemisini tercih edecek bu korsan beni kurtarmak için gemisini feda etmişti.

Kaptan Gökbey, "Güzel değiş tokuştu." diyerek giderken Yarkın'a "Buna zorunlu değildin." dedim.

Yarkın saçlarıma elini daldırırken "Sadece sessizce sarılır mısın?" diye sordu.

"Ama... Gemini alıyorlar Yarkın. Bir şey yapmalıyız."

"Seni kurtardık."

Harita da Kaptan Gökbey'de. Ondan haritayı almalıyız."

Yarkın gülümseyerek yüzümü ellerine arasına aldı ve "Biliyorum Asena." dedi.

"Haritanın onda olduğunu, gemime neler yapabileceğini biliyorum."

"Öyleyse neden bekliyoruz?*

"Bazı zamanlar sabretmemiz gerekir. Sıkılmaman için sana sarılıyorum. Daha ne?"

"Yarkın..."

"Şışş. Sessiz ol."

"Sence şu an sessiz olunması gereken bir vakit mi?"

"Kesinlikle öyle bir vakit."

İtiraz edecektim ki "Kaptan benim, benim sözüm geçer. Sus ve sarıl." dedi.

"Burası senin gemin değil."

"Ben artık gemisiz bir kaptanım."

"Sen artık benim kaptanımsın."

Yarkın alnımdan öptükten sonra "Gemime olacakları görmek istiyorum. Gidelim." dedi.

Korsan PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin