Donanma

1.1K 111 27
                                    

Yemeğimiz bittiğinde Bercis ve Dilhan gitmek için ayaklanmıştı.

Ayrılmaya gönülsüzce Bercis'e baktım.

"Seni bir daha görebilecek miyim abla?" diye sordum.

"Evliliğiniz duyurulduğunda babamız, annemizle düğününde olduğu gibi bir balo düzenler. Oraya gizlice girebilirim." dediğinde "Beni kandırmıyorsun, değil mi? Balonun ne zaman olacağını nasıl öğreneceksin ki?" diye sordum.

"Orayı bana bırak. Her türlü öğrenip gelirim."

"Söz mü?"

"Söz."

"Öyleyse görüşürüz."

Bercis de "Görüşürüz." derken dayanamadım ve ona sarıldım.

"Seni seviyorum abla."

"Ben de seni seviyorum bücür."

Benden ayrıldı ve "Artık gitmeliyim." dedi.

"Haklısın. Gitmen gerek."

"Seni her karaya indiğimde ziyaret edeceğim."

"Sen gelmezsen ben gelirim." dediğimde Bercis güldü.

"Seni getireni öldürürüm." dediğinde Yarkın, "Niye konu bana döndü?" diye sordu.

"Ben bundan sonra Asena'yı denize getiren için o sözü söylemiştim."

"Asena'yı gemisine alabilecek tek yürekli benim." diyen Yarkın'a "Şansını zorlamasan mı ki?" diye sordum.

Bercis, "Öyleyse bu sana yönelik bir tehditti, Yarkın. Bir haltlar yiyeyim deme." dedi.

Yarkın, "Mesaj alındı." derken bana bakarak göz kırptı.

Bercis onaylamayan bakışlarını bize yönlendirirken Dilhan, Bercis'e "Gitmeliyiz bebeğim." dedi.

Kendi gemilerine geçip yola çıktıklarında Yarkın'a döndüm.

"Beni direkt karaya götüreceksin, değil mi?"

"Mecburum. Sorunlar bunu gerektiriyor."

Buruk bir gülümseme ile "Anlıyorum." dedim.

Yarkın cebinden Gencer'in aldığı yüzüğü çıkardı ve "Bunu sana geri vermem gerekiyor." dedi.

"Evet, sağ ol."

Yüzüğü alıp geri parmağıma takarken "Kaç günde karaya varırız?" diye sordum.

Umarım uzun sürer.

"Hızlı olursak iki gün sürer."

"Peki." diye mırıldandım.

"Asena."

"Efendim."

Yarkın kısa bir süre düşündükten sonra "Bu yaşına kadar korsan yüzüğünü saklamayı başardın." dedi.

Bu sohbetin nereye varacağını merak ederken "Evet, sakladım." dedim.

"Bence saklamaya devam edebilirsin." dediğinde şaşkınlıkla "Nasıl?" diye sordum.

Bunu beklemiyordum.

Yüzüğü geri alan kişi Yarkın'ın ta kendisiydi.

Şimdi yüzüğü geri bana hediye mi edecekti?

"Ama o yüzük sizi temsil ediyor."

"Biliyorum."

Bu yüzüğü çok istiyordum ama almamın ne kadar yanlış olduğunun farkındaydım.

"Ben korsan değilim. Bu yüzüğü almam doğru olmaz."

"Benim gözümde korsansın. Korsan Prenses'sin."

Tereddüt ederken Yarkın, "Sana hatıra olarak bir eşya vereceğimi söylemiştim. Kabul et, hatıran bu yüzük olsun." dedi.

Yarkınları simgeleyen bir yüzüktü bu. Kendi rızasıyla, olabilecekleri kabul ederek bana bu yüzüğü vermek istiyorsa reddetmek olmazdı.

"Kaptan sensin." dediğimde Yarkın gülümseyerek yüzüğü bana uzattı.

Yüzüğü hoşnut kalarak aldım ve hiç düşünmeden parmağıma taktım.

Yüzüğü parmağımda görmek beni mutlu ederken Yarkın'a sarıldım.

"Teşekkürler kaptan."

"Rica ederim prenses."

"Kaptan yaklaşan üç gemi var!" diye bağıran gözcü ile Yarkın benden ayrıldı ve ceketinin cebinden hızlıca bir dürbün çıkardı.

Dürbünle bakan Yarkın küfür edince "Ne oldu? Yine lanetli korsanlar mı?" diye sordum.

"Sizin donanma birlikleri geliyor."

"Ne?"

"Senin nişanlın da orada sanırım." dediğinde dürbünü elinden alıp baktım.

Askerlerine emirler veren Gencer'i görünce korkuyla Yarkın'a baktım.

"Ne yapacağız?"

"Düşünüyorum." diye mırıldandı, Yarkın.

Tüm mürettebat ondan gelecek emirleri bekliyordu.

"Kaçamaz mıyız? Beni görmemeleri gerekiyor." dedim.

"Peşimizi bırakmazlar. Gemilerin hızları da aynı. Savaşmak zorunda kalırız."

"Sayıca bizden üstünler. Savaşırsak çok kayıp veririz."

Yarkın korku dolu bakışlarımı fark etmiş olmalı ki beni sakinleştirmek için tebessüm etti.

"Korkma, bir şey olmayacak. Sizi koruyacağım."

"Ne yapacaksın? Savaşamayız, beni görmemeliler, kaçamıyoruz. Ee sen teslim de olmazsın. Ne yapacağız?" diye sordum.

"Aslında bana çok güzel bir fikir verdin." dediğinde ona baktım.

"Ne fikri?"

Korsan PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin