Dayan

805 83 20
                                    

Endişeyle Yarkın'a baktım. 

Canının yandığını saklamaya çalışıyordu.

Suya ondan yayılan kanı fark ettiğimde yarasının nerede olduğunu anlamaya çalıştım.

"Buradan çıkmalıyız." dediğinde "Sıkıca bana tutun." dedim.

Bana sarılışını sıklaştırdığında kıyıya doğru yüzmeye başladım.

Yarkın'ı da taşımak bana zor geliyordu.

Çevreye bakarak yardım edebilecek kim var diye baktım. 

Herkes birden çok korsanla uğraşıyordu.

Dilhan'ın savaştığı korsanı öldürdüğünü gördüğümde ona bağırdım.

Bize döndüğünde durumu fark edip hızla suya koşup atladı.

Yarkın'ı taşıyarak kıyıya çıkardıktan sonra kendi de kıyıya çıktı.

Ben de kıyıya çıktığımda Dilhan, "Bir köşede saklanın. Sizi koruması için adam göndereceğim." dedi.

"Tamam." dedim, endişeyle.

Yarkın zorlanarak ayağa kalktığında belinden ona sarıldım. 

"Ağırlığını bana verebilirsin." dedim, narince.

Yarkın yine de kendini olabildiğince taşırken mağaranın en ücra köşesine varmıştık. 

Yarkın'ı yavaşça yere oturtturduktan sonra önünde çömeldim.

"Nerenden yaralandın? Göster bana."

Yarkın zorlanarak belini işaret edince dizlerimin üzerine oturdum ve gömleğinin en alttaki düğmelerini açtım.

Kurşunun giriş yerini gördüğümde yüzümü ekşitmemek için kendimi tuttum.  

"Çok mu kötü?"

"Benden kurtulamayacak kadar iyi." dediğimde Yarkın acıyla gülümsedi.

"Bana da bu yeter."

"Şimdi ne yapmalıyım? Bana öncülük et." 

Gözümün önünde ölmesine izin veremezdim.

Yarkın zorlanarak gömleğinin kolunu yırttı ve bana uzattı.

"Şunu yaraya bastır ve beni dinle."

"Tamam."

Gömleğinin parçasını yarasına kanama için bastırırken Yarkın, "Buradan çıksak dahi beni kurtarmanız zor." dedi.

Kaşlarımı çatarken "Ne diyorsun? Seni kaybetmeyeceğim." dedim.

Dilhan'ın gönderdiği iki korsan da gelmişti.

Yarkın, "Buradan çıkmamız bile zorken bu yarayı iyileştirecek insan bulamayız. Deniz kıyıları hep lanetli korsan kaynıyor. Onları atlatsak askerler sorun çıkaracak. O kadar dayanamam." dedi.

"Yarkın bana bak." dedim, sertçe.

"Buradan birlikte çıkacağız ve ben seni kraliyet doktorlarına emanet edeceğim. Onlar bu yaranı iyileştirecektir. Ben artık kraliçeyim, kimse kararlarımı sorgulamaz."

"Yine de olur da kıyıya kadar dayanamazsam..."

Sözünü kestim.

"Hayır, dayanacaksın."

"Asena... Lütfen dinle beni."

İstemeyerek sustum.

Yarkın parmağındaki yüzüğü çıkarıp boştaki elime tutuşturdu.

"Varisim sensin."

"Ne?"

Dilhan'ın gönderdiği adamlar da şaşkınlık ile bize bakıyordu.

"Ben ölürsem gemimin kaptanı sen olacaksın. Yerime geçecek kişi olarak seni seçtim."

"Daha mürettebattan kötüyken kaptan nasıl olayım? Başaramam."

"Dilhan ve Bercis senin eksiklerini kapatır. Sana kaptanlığı öğretir."

Gözlerim dolarken "O kadar iyi değilim. Başaramam. Hem sözümü geçiremem." dedim.

Yarkın gülümseyerek "Sen kraliçesin. Senin emirlerini sorgulayamazlar. Uymak zorundalar." dediğinde gözümden yaş aktı.

"Eğer beni bırakırsan yemin olsun seni bulup öldürürüm."

"Ölmüş birini öldüremezsin ama sen bilirsin."

"Evet, ben bilirim."

Yarkın acıyla bir nefes verip arkasındaki duvara yaslandı.

"Yaramla ben ilgilenirim. Sen görevini bitir."

Tereddüt ederek ona baktım. 

Eğer ben gidince ölürse son anlarında yanında olamam.

"Söz veriyorum, seni bekleyeceğim." dediğinde dudağından hızlıca öptüm.

"Seni seviyorum kaptan."

"Ben de seni prenses. Şimdi o haritayı bul ve beni gururlandır."

Yarasına baskı uygulama işini ona bıraktıktan sonra ayağa kalktım ve bir kez daha ona baktım.

"Dayan kaptan."

"Dayanacağım senin için. Hem beni seninki öldürecek, unuttun mu?"

"Seni benden başkası öldüremez kaptan."

"Öyleyse kendimi sana hazırlayacağım."

"Hazırla."

İçimden iyi olması için dua ederken kılıcımı çıkardım ve başımıza üşüşmüş korsanlara baktım.

Harita hangisindedir şu an?

Bagatur ile savaşan Kaptan Gökbey'i görünce içgüdüme güvenmem gerektiğine karar verdim ve ona doğru koştum.

Bagatur gelişimi fark edince hafiften geriye çekildi.

Kaptan Gökbey'i gerçekten bana mı bırakacaktı?

Onunla boy ölçüşemeyeceğimi biliyor olmalıydı.

Yoksa ölçüşebilecek güce ulaştığımı mı düşünüyordu.

Bagatur tamamen geriye çekilince Kaptan Gökbey bana bakarak güldü.

"Seni gözden çıkarmış olmalılar."

"Ben bu kadar emin konuşmazdım."

Kaptan Gökbey gülerek "Var mısın iddiasına?" diye sordu.

"Eğer seni yere yığarsam harita benimdir."

Kendine güveninden dolayı hiç düşünmeden "Anlaştık ama eğer ben alırsam ruhun ve bedenin bana aittir." dedi.

"Öyleyse önceliği sana verelim. Bu jeste ihtiyacın var." dediğimde Kaptan Gökbey saldırıya geçti.

Jeste ihtiyacı olan bendim ama saldırarak kazanamazdım. Savunmada kalarak gelecek saldırıları önlemem ve bir plan oluşturmam gerekiyordu.

Korsan PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin