Doğru Yol

716 83 19
                                    

"Yarkın boşuna ölmedi."

Bercis konuşmak için bir adım atmıştı ki saraya doğru koşmaya başladım.

"Asena!"

Dilhan, Bercis arkamdan gelmesin diye onu tutarken kararımdan dönmedim.

Atlantis, saraya yaklaştıkça daha hızlı batmaya başlamıştı.

Dilhan zorla Bercis'i gemiye sürüklerken saraya yaklaşmıştım.

Bercis'in arkamdan ismimi haykırmaya devam ettiğini duyabiliyordum.

Bu sorun ile lanetli korsanların hepsi karşılaşmıştı.

Onlar nasıl üstesinden geldiyse ben de gelebilirdim.

Sadece...

Sadece doğru çözümü, yolu bulmalıydım.

Saraya girdiğimde çevreye bakındım.

Nereye gideceğimi gösteren bir ipucu olmalıydı.

Ben çevrede ipucu ararken saray sular altında kalmaya başladı.

Belki de sadece hayatta kalmak için çalışan içgüdümü dinlemem gereklidir?

En son su altında kalacak olan yer sarayın en üst katıydı.

Hiç düşünmeden merdivenlere yöneldim.

Ben bir basamak çıktıkça su daha hızlı artmaya başlamıştı.

Doğru yoldaydım.

Merdivenin son katına ulaştığımda kapalı bir kapı beni karşıladı.

Su belime kadar çıkmıştı.

Kapının kolunu sıkıca tutup açmaya çalıştım.

Kilitliydi.

Yanlış gelmiş olamazdım.

Kapıya sertçe vurmaya başladım.

Açılmalıydı.

Su göğüslerimi aştığında sinirle bağırdım.

"Doğru yol olmalıydın!"

Bu işin geri dönüşü yoktu.

Su boğazıma gelirken kapıyı zorlamaya devam ettim.

Suyun basıncı işimi zorlaştırırken derin bir nefes aldım ve suyun altına girdim.

Suyun kendisi de nefesimi tutmam gereken boya ulaşmıştı.

Ben şansımı denemeye devam ederken kapı benden başka bir güç sayesinde kolaylıkla açıldı.

Su beni arkamdan ittirdiği için odanın içine sürüklenirken birisinin varlığını fark ettim.

Kapıyı içeriden açan, bir insana göre boyu anormal uzun yapılı bir adam duruyordu.

Ben sudan etkilenmemek için nefesimi tutarken o gülerek bana bakıyordu.

Kaşlarımı çattım.

Kim olduğunu söylemesine ihtiyacım vardı.

Elindeki üç başlıklı mızrağı yere vurduğunda çevreye anlam veremediğim bir dalga yayıldı.

Atlantis'in koruyucusu falan mıydı?

"Artık konuşabilirsin." dediğinde ona güvenmeyi seçtim.

"Sen de kimsin?"

Gerçekten konuşabiliyordum.

"Bana denizlerin tanrısı derler, ölümlü."

"Benim bildiğim tek deniz tanrısı Poseidon. Onun da kilitli bir odada beni bekleyemeyecek kadar meşgul olduğunu biliyorum."

Oldukça sakince bana doğru yürüdü ve çenemden tutup kendisine bakmamı sağladı.

"Buraya bir arzunu gerçekleştirmeye gelmiş olmalısın. Ukalalığa devam edersen elin boş, hatta ölü döneceksin."

Sinirlenişi gözümü korkutmuştu.

"İstediğimi yapacak mısın?" diye sordum.

"Tabii bir karşılığı olacak. Ömrün boyunca cezalandırılacaksınız."

İnsanların ulaşamayacağı bir güce ulaşanların ceza verme hevesi nereden geliyordu?

Papa Legba bir, Poseidon iki.

Başıma daha kaçı çıkacaktı?

"Düşünme aşamasını çok önceden gerçekleştirmeliydin. Şimdi isteğini söyle ya da sarayımdan defol."

"İstediğim her şeyi yapabilir misin?" diye sordum.

"Bir tanrıyı küçümseme ölümlü. Cezasını çekersin."

"İki isteğim olursa?" diye sordum.

Lanetli korsanların yanında belki Yarkın için bir istekte bulunabilirdim.

"İki istek varsa iki kişi olmalıydı karşımda. Şimdi bir karar verip isteğini söyle."

Eğer peşimden biri bile gelmiş olsaydı Yarkın'ın geri yaşama dönmesini isteyebilirdik.

Bunun karşılığında acı çekmelerine izin mi verecektim?

Belki de şimdi kendim istemeliydim.

Asıl amacından çıkma, Asena.

Sen iyi birisin.

Çoğunluk için sevdiğini feda edebilmelisin. Sevdiğin için onlarca masum insanı değil.

Omuzlarımı dikleştirdim.

"Tüm lanetli korsanların lanetinin kaldırılmasını istiyorum."

Tanrı Poseidon bu isteğimden dolayı şaşırmışa benzemiyordu.

"Bu isteğini gerçekleştirebilirim."

"Öyleyse kararım kesin. Gerçekleştirin lütfen."

"Bunun bir karşılığı olur."

"Her şeye kabulüm."

"Öyleyse söyle bana, sana nasıl bir ceza verelim?"

Sessiz kaldım.

Papa Legba'nın söylediği beynimde çınlıyordu.

Lanetlileri ortadan kaldırmak için lanetlenmelisin.

Tanrı Poseidon hınzırca güldü.

"Cezanı buldum."

Korsan PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin