Ayin

750 80 30
                                    

Ayin hazırlıkları sürerken Yarkın'a "Papa Legba hakkında bilgi verir misin?" diye sordum.

"Papa Legba ölüm ile dünya arasındaki köprüde duran bir tanrı. O isterse dünyada yaşayanlar ölenler ile iletişim kurabilir. Aynı vakitte her dili konuşup anlayabilen bilgedir."

"Her dili konuşabildiği için mi Kaptan Karagöz onunla antlaşma yaptı?" 

"Evet."

"Şimdi de aramızdan biri antlaşma yapacak. Peki söyler misin, Kaptan Karagöz istediğini aldıktan sonra Papa Legba ona ne yaptı?"

Yarkın cevap yüzünden başını öne eğerken "Lütfen söyle." dedim.

"Ölümlülerin diyarı ile dünyayı bağlayan köprüde sonsuza kadar işçi olarak çalışmasına karar verdi."

"Ne kadar kötü olabilir ki?"

"Tüm ölüleri köprünün altında ters yöne akan nehirde tek başına kürek çekerek ölüler diyarına götürüyor."

Hayal etmeye çalışırken Yarkın, "Benim gemimin yüz katı kadar bir geminin içinin dopdolu olduğunu düşün. İçinde yüzlerce, binlerce insan var ve sen tek başına nehrin ters yönünde bu gemiyi ölüler diyarına götürüyorsun." diyerek bana yardım etti.

"Bir insanın bunu yapması imkansız."

"Çekilen ceza bu iken korsanlar nasıl Kaptan Karagöz'den sonra Papa Legba ile antlaşma imzalayabildi?" diye sordum, hayretle.

"Dünya hayatını güzel yaşamak onlar için daha hoş geldi."

"Papa Legba şu an onlar ile uğraşıyor mudur? Yoksa ölmelerini mi bekliyordur?" diye sorduğunda Yarkın bilmediğini gösterircesine omuzlarını silkti.

"Bir söylentiye göre deliren korsanlar Papa Legba'nın suçu. Belki de diğerlerine de işkence ediyordur." dediğinde merakla, "Nasıl delirtebiliyor ki?" diye sordum.

"Dediğim gibi Papa Legba istediğinde ölüler ile dünyadakilerin iletişim kurmasını sağlayabiliyor. Hangi ölümlü, kaybettiği birinin seslerini duyunca delirmez?"

"Hele kaybettiği kişi cehennemdeki biriyse." dedim.

Yarkın beni başıyla onaylarken Bercis, "Bitti." diye haber verdi.

Yarkın ile oturduğumuz yerden kalktık ve hazırlanan ayin ortamına baktım. 

Yere anlayamadığım bir şekil çizilmişti.

İşaretin temelini bir artı oluşturuyordu. 

Artıdan kaynaklı oluşan dört bölmenin dördünde de küçük bir yuvarlak ve yuvarlakların içinde artı işareti vardı.

Ve yuvarlakların çevresinde ince çizilmiş desenler, daha farklı şekiller...

"Bunun anlamı ne? Ayin nasıl olacak? Biri lütfen açıklasın." dedim.

Bagatur benim gibi merak eden Gencer ve diğerleri için bir adım öne çıktı.

"Ritüeller, katılımcıların diğer Lwalara erişebilmeleri için Papa Legba'ya bu kapıları açması için bir dua ile başlar. Bu diğer Lwaların damarları, genellikle bunu temsil etmek için Legba'nın damarının dallarını keserek çizilir."

Gencer sözünü kesti.

"Lwa da kim?" 

"Lwa, Haiti Vodou'nun Afrika diasporik* ruhları." dedi Bercis.

Gencer anladığını belli edince Bagatur konuşmaya devam etti.

"Papa Legba ayrıca güneşle güçlü bir şekilde ilişkilidir ve yaşam veren olarak görülür, güneşin gücünü aktarır. Bu, alemler arasındaki köprü rolünü daha da güçlendirir. Çizdiğimiz sembolde de güneşi andıran şekiller görürsünüz."

Şekle baktığımda dediği gibi güneşe benzeyen şekiller olduğunu gördüm.

"Yaratılış, nesil ve yaşamla olan ilişkisi onu seks meselelerinde ortak bir yaklaşım haline getiriyor ve Bondye'nin iradesinin bir kanalı olarak konumu onu bir düzen ve kaderin lwa'sı yapıyor."

Dediği kafamı karıştırırken anlamayarak suratına baktım.

Anlamadığımı fark etmişti ama geri dönmedi.

Bilmeme gerek yoktur öyleyse diye düşündüm. Aksi halde açıklama yapardı.

"Son olarak, Papa Legba yol ayrımının bir lwa'sıdır ve genellikle onun için orada teklifler yapılır. Sembolü, maddi ve manevi dünyaların kesişimini de simgeleyen haçtır."

Dilhan, "Şimdi dualar eşliğinde ayin başlayacak. Dualar son bulduğunda ise antlaşmayı yapacak olan kişi kanını sembolün tam ortasına damlatacak. Eğer kan tüm sembole yayılır ise Papa Legba onu kabul etmiş, demektir." dedi.

"Eğer kabul etmezse?" diye sordum.

"Kızmaması için dua edip tekrar deneyeceğiz."

"Bir tanrı olduğunu unutmayın, saygı gösterin. Eğer kızarsa hepimiz acı içinde ölürüz." diye hatırlatma yapan Bagatur ile derin bir nefes aldım.

Umarım onu kızdıracak bir harekette bulunmayız.

*Kopuntu veya diaspora, çok uzun bir zamandan beri bir kavim, ulus veya inanç mensuplarının ana yurtlarından koparak başka yerlerde azınlık olarak yaşamalarıdır.

Korsan PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin