Sohbet

1.1K 113 21
                                    

"Bu yüzden değiş tokuş ihtimali yüksek ama değil tokuş esnasından önce ya da sonra Yarkın'ın yaşamı son bulabilir." dediğinde önce bunu sindirmek için durdum.

"Ama..."

"Ama onların Yarkın'a zarar verdiğini gördüğünüzde anlaşmadan vazgeçebilirsiniz. Ya da siz de bana zarar vermek isteyebilirsiniz. Gencer bu riski almaz. Almaması gerekir. Yoksa oluşacak sorunların hesabını babama vermek zorunda kalır.

"Ölecek seviyeye gelecek kadar işkence uygulayabilirler. Senin güvenliğinden emin olduklarında ise bizden uzaklaşırlar. Yarkın da yaralarına dayanamayarak ölür."

"Dilhan lütfen bu ihtimalleri söyleme. Düşünmek bile istemiyorum."

"Üzgünüm. Sadece tüm ihtimalleri göz önünde bulundurmak zorundayız." dediğinde Yarkın'a bir şey olacak korkusu içimde arttı.

Dilhan, "Hava karanlık iken buluşma alanına varırız. Biraz acele edeceğiz. Eğer bizden önce varırlarsa tuzak hazırlayabilirler. Sen de istediğin gibi gemide takılabilirsin. Bir isteğin olursa istediğine söyle, yardım ederler." dedi.

"Yarkın ölecek diye korkarken rahat rahat (!) takılırım artık. Düşünceli tavırların için teşekkür ederim." dediğimde Dilhan omuz silkti.

"Öğrenmek isteyen sendin."

"Olabilir. Bercis söylemediyse bir bildiği vardır diye düşünerek söylememen gerekirdi."

"Ben nasıl senin merakından sorumlu kaldım?"

"Belki de merakımdan değil de senin hatandandır."

"Bak sen şuna. Nasıl da laf yetiştiriyor." diyen Dilhan'a "Sessiz mi kalsaydım?" diye sordum.

Dilhan gülerek "Birkaç işim var. Bana eşlik etmek ister misin? Biraz sohbet ederiz." dedi.

"Olur. Zaten tek başına sıkılırım."

"Peşime düş öyleyse." diyen Dilhan'ı onaylayarak arkasından yürümeye başladım.

Dilhan'ın yanından geçtiği her korsanın ona saygıyla selam vermesi dikkatimi çekmişti.

Dümenin alt kısmında yer alan odasına geldiğimizde "Mürettebatın sana çok saygı duyuyor." dedim.

"Öyledir."

Dilhan dolabından birkaç harita çıkarırken "Yarkın daha çok dost gibiydi." dedim.

"Her yiğidin farklı yoğurt yiyişi vardır. Ben saygı duyulmasını severim, bana saygı duyan için savaşırım. Yarkın ise dost gibi olup bir aile olmayı seçer."

"Evet, öyle."

Dilhan çıkardığı haritaları masasının üzerine serince merakla "O haritalar ne işine yarayacak?" diye sordum.

"Bermuda Şeytan Üçgeni'ni yer değiştirdiği için yolumuzun üzerine denk gelip gelmediğini kontrol ediyorum."

"Anladım." diye mırıldandım.

Yarkın kısa bir süre sonra haritadan gözlerini ayırınca "Ee? Yolumuzun üzerinde mi?" diye sordum.

"Yolumuzun üzerine geldiğinde biz orayı çoktan geçmiş olacağız. Sorun yok."

"İyi."

Dilhan bana baktı ve "Ablanla farklı kişilikleriniz ve görünüşleriniz var ama herhalde aynı kanı taşıdığınız için, emin değilim. Benzerliğiniz var." dedi.

"Hangi konuda?"

"Çözemiyorum. Kısaca kardeş olduğunuz belli."

"Bundan anca onur duyarım."

Dilhan tebessüm etti ve "İlk gemime aldığımda kadın korsan oluşu çok soruna sebep olmuştu." dedi.

"Biraz bu konu hakkında bilgim var. Bagatur bahsetmişti." dedim.

"Bagatur zaten susmaz, hep anlatır. Ya bir inancı ya da geçmişte yaşanmış bir olayı."

Güldüm.

"Biraz öyle."

"Biraz mı?"

"Adamın arkasından yanlış konuşamam."

Dilhan gülerek "Ben cevabımı aldım." dedi.

"Ablam ile aranızdaki bağ hakkında konuşmak isterim ama ister misin, emin olamadım."

"Ablan hakkında her vakit konuşabilirim."

Dediği cevap beni memnun ederken Dilhan, "Yukarı çıkıp konuşalım. Burası seni boğabilir." dedi.

Çevreme baktım.

Hem Dilhan'ın hem de Bercis'in eşyaları ile dolu olan oda biraz karanlıktı.

"Olabilir."

"Öyleyse önden buyur."

Dilhan'ın kibarlığına gülümseyerek odadan çıktım ve tekrar Bercis'e baktım.

Daha önce baktığımdan daha kötü bir yüz ifadesine sahiplerdi.

Dilhan, "Moral bozmak yok." dediğinde "Elde değil. Yarkın şu an kim bilir ne haldedir?" diye sordum.

"Halini bilmem ama Yarkın'ın sonuna kadar direneceğini biliyorum. Rahat olabilirsin."

"Umarım öyle olur."

Korsan PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin