En Son

1K 108 32
                                    

Susuzluk yüzünden bilincimi kaybetmem an meselesiydi. 

Su olmadan üçüncü ya da dördüncü günümdü.

Kısa süreli uykular bedenimi daha da yormuştu. 

Çevremde bana ulaşabilecek sapık zihniyetli onca korsan varken sağlıklı bir uyku zaten imkansızdı.

Daha fazla dayanamayarak demirliklere yaslandım.

Ayakta durmaya gücüm yoktu. 

O sıra merdivenlerden aşağı inen bir korsan "Yırtıyorsun." dedi.

Anlamayarak ona baktım.

"Ne diyorsun?"

Demirlikleri açarken "Gökbey seni almaya geldi." dedi.

"Bu mu yırtmak?" 

"Gidip kendin gör." diyerek kolumdan tuttuğunda sinirlenerek kolumu ondan çektim.

"Kendim yürüyebilirim." 

Beni bıraktığında sendelensem de kendimi tuttum ve merdivenlerden yukarı çıktım. 

Kaptan Gökbey'i güvertede gördüğümde çekinerek ona baktım.

Bana baktığında yüzünde yamuk bir gülümseme oluştu.

Kaptan Gökbey, "Seni tekrar görmek büyük bir zevk." dediğinde "Bu buluşma uzun sürmeyecek." dedim.

"Ona ne şüphe. Şimdi gemime gitmeye ne dersin?"

Sessizce gemiler arasında tahtaya çıktım.

Bu gemiden ayrılmak için can atıyordum. 

Kaptan Gökbey, geminin kaptanı ile tokalaşırken "Bu iyiliğinizin karşılığı olacak." dedi.

Kaptan Gökbey, "Öyle umuyorum." diye cevap alırken tahtada yürümeye başladım. 

İnsanlardan oluşan bir geminin özlemini çekeceğimi hiç tahmin etmezdim.

Kaptan Gökbey arkamdan gelirken gemisine varmıştım.

Kaptan Gökbey gemiye varınca "Hareket ediyoruz millet!" diye bağırdı.

Mürettebat hareket etmek için çalışırken Kaptan Gökbey, "Demek bu yüzüğün sende olma sebebi Yarkın'ın sevgilisi olman." dedi.

"Yanlışınız var kaptan. Yarkın ile sevgili değiliz. Ben nişanlıyım. Hatta sizin arkadaşınız olmasa evliydim."

Kaptan Gökbey üstüme baktı ve "Evet, düğüne katılacağın üstünden belli oluyor." dedi.

"Yarkın'daki değerini merak ediyor musun?" diye sorunca "Bu soru niçin?" diye sordum.

"Bunu yemekte konuşabiliriz."

"Yemek mi?"

"Birkaç gündür yemek yemediğini düşünmüştüm. Yoksa korsanlar ile yemek de mi yedin?" 

"Yemedim."

"Beni takip et."

Hiçbir şey demeden Kaptan Gökbey'i takip etmeye başladım. 

Birlikte hazırlanmış bir sofraya vardığımızda tereddüt ederek Kaptan Gökbey'e baktım.

"Bu nedir?"

"Ne görüyorsun?"

"Neden bu kadar cafcaflı?"

"Bir prensese layık olsun istedim." diyerek sofranın ucuna oturan Kaptan Gökbey'in karşısına oturdum.

Yiyeceklere bir şeyler katmış olabilir miydi?

Benim tereddüt ettiğimi gören Kaptan Gökbey, "Seni Yarkın'a sağlıklı teslim etmem lazım. Yoksa istediklerimi alamam." dedi.

"Hiç güven vermiyorsunuz kaptan."

"Ben yiyeceğim, sen istediğini yap." diyerek yemeklere yönelen kaptanın ardından dayanamayarak bardağa doldurulmuş suyu alıp hızlıca içtim.

İçime işlemiş olan kuruluk giderken rahat bir nefes aldım. 

Sadece su ile olmazdı.

Zehirli ya da değil.

Çok açtım.

Ayırt etmeden yemeye başladığımda Kaptan Gökbey güldü. 

"Afiyet olsun."

Ona cevap veremeyecek kadar doluydu ağzım.

Sadece birkaç saniye bakmakla yetindim.

"Seni daha önce hiç denizlerde görmemiştim. Yarkın'ın karaya çıktığı vakit gördüğü yavuklusu musun?"

Ağzımdaki lokmayı yuttuktan sonra "Daha önce de söyledim. Yarkın ile aramda bir ilişki yok." dedim.

"Öyleyse onların yüzüğü sende neden var?"

"Bana özel ve farklı bir hikayesi var."

"Hikayesi her neyse bu Yarkın'ın sana değer verdiğini gösterir."

"Bilmiyorum kaptan. Onunla en son görüştüğümde başka bir adamın yanındaydım. Artık başka limanlara..."

"Onu göreceğiz."

"Sizin planınız nedir?"

"Göreceksiniz prenses."

"Şimdi duymayı yeğlerim."

"Söylememeyi tercih ederim."

"Her türlü öğrenmeyecek miyim?"

"Öğreneceksiniz, doğru. Madem bu kadar merak ediyorsunuz..."

"Evet?"

"Yarkın'ın görünürdeki en değerlisini isteyeceğim. Bakalım sen mi yoksa gemisi mi?"

Elimden çatal düşerken "Kazanamayacağınız bir savaşa girmeyin." dedim.

"Kazanamayacağıma emin misin?"

"Yarkın beni gemisine ilk aldığında eğer bir sorun olursa gemisini ve kendisini kurtarmak için beni geride bırakabileceğini söylemişti." 

"O ilkmiş. Peki en son?"

Cevap veremedim.

Yarkın benim için bunu yapabilir miydi?

Belki.

Emin değilim.

Kesin bir sonuca varamıyordum.

"Ben de öyle düşünmüştüm."

"Yanlış düşünüyorsunuz."

"Yanlışsa size bir zararı olmaz. Ben de şansımı denemiş olurum. Ne dersin?"

"Zaman kaybı derim."

"Denemekten zarar gelmez."

Gelir.

Yarkın arada kalır.

Ben arada kalırım.

O kabul ederse gemisinden olur, ben vicdan azabı çekerim.

Kabul etmezse ablamla arası bozulur, kendisi rahat edemez.

Belki de ben bir çözüm üretmeliyim.

Korsan PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin