0.3

7.8K 1.1K 1K
                                    



hadi iyi okumalar

☆☆☆

soruşturma başladığından beri elimde somut olarak ifadeler ve o zamanın teknolojisinden kalma işe yaramayacak birkaç görüntü dışında hiçbir şey yoktu. davanın takipsizlik kararının çıkması şaşırtıcı değildi. seneler boyunca bir arpa boyu yol kat edememişlerdi resmen. jisung'un arkadaşlarının yerinde olduğumu hayal edemiyordum. zamanın polis memurları ve davayla ilgilenen kişiler işi oldu bittiye getirmişti sanki. gerçekten sinir bozucuydu.

"abiş biraz ara mı versen çalışmaya? bak o kadar sızlanıyorsun hiç yanıma gelmiyorsun diye gelince de böyle işten kaldırmıyorsun kafanı sıkılıyorum ben" bilgisayarımı kapatıp bana serzenişte bulunan felix'i yanıma çektim. elindeki kahve dolu iki kupayı gülerek önümdeki masaya bıraktı. "hayır, gerçekten işkolik adamlar beni buluyor. istemediğin ot burnunun dibinde biter misali. seni geçtim changbin de böyle evde. yedi yirmi dört bilgisayarın başında, daral geliyor bana siz böyle yapınca"

"üzüyor mu o eşek sıpası seni?" dedim kardeşimin nişanlısı changbin'i kast ederek. felix gözlerini kocaman açıp kafasını salladı. "hayır, hayır! yok öyle bir şey o nereden çıktı?"

"daralıyorum dedin. bak bir şey varsa söyle, çekeyim kulağını"

"abi ya" dedi felix koluma vurarak. "rahat bırak nişanlımı. çok mutluyuz biz yemin ederim, zaten az çektirmedin sevgiliyken"

"sus sus, ilk öğrendiğim zaman aklıma geldikçe kıl oluyorum hâlâ changbin'e" dedim silkelenerek. üniversiteyi ve yüksek lisansımı yale üniversitesinin hukuk fakültesinde uluslararası hukuk üzerine yapmıştım. gitmeden önce de felix'i changbin'e emanet etmiştim. gözüm gibi bakarım demişti, ileriyi görememiştim ben de. nereden bileyim en yakın arkadaşımın kardeşime o gözle bakacağını? bana bir şeyler oluyor, yine tansiyonum düşmeye başladı galiba. ilk öğrendiğimde sinirimden bayılmıştım.

"sana da birini bulsaydık" iç çekti felix. omzuna attığım kolumu çekip derin bir nefes verdim, yine hiç sevmediğim bu konulara giriyorduk. "abi oflama ya! bak yaşıtların evlendi çoluk çocuğa karıştı iş iş nereye kadar? senin daha sevgilin bile olmadı bu zamana kadar doğru dürüst. yeterince inşa etmedin mi akademik kariyerini daha ne kadar ilerlemeyi düşünüyorsun? ileride pişman olursun söyleyeyim ben, bak diyorum gel ayarlayalım bizim hyunmin'i sana."

"daha kaç kez istemediğimi belirtmem gerekecek felix, anneme bağlama yine yalvarırım" dedim kollarımı göğsümde kavuşturarak. ofladı felix. "iyi, daha da tek bir kelime etmeyeceğim sana bu konu hakkında. düğünümde şampanyanı yudumlarken tek başına bir köşede ağlarsın artık" gülüp kafamı salladım. kesin de yaşanırdı böyle bir şey.

çalan telefonumla sıçrayıp etrafımı yokladım. laboratuvardan minju arıyordu. felix'in bana ters ters bakışlarını umursamadan aramaya yanıt verdim.

"efendim minju?"

"sayın savcım, merhaba. müsait misiniz?"

"müsaitim minju, seni dinliyorum" ağzımı taklit ederek küçük patilere benzeyen ayaklarıyla tekmeledi beni felix. müsait olmadığımı söylemeye çalışıyordu.

"şimdi sayın savcım, öncelikle 2017 eylül ayının on üçüncü günü sabah saat yediden itibarenki uydu görüntülerini istedik merkezden. çünkü sizin de söylediğiniz gibi zamanında başta büfenin ve çevresindeki yerleşim yerlerinin kayıtları olmak üzere kayıtlar yıkanmıyor. alabildiğimiz maksimum verim dört yüz seksen piksele çevirmek fakat o da bir yerden sonra bozuluyor."

law of love | minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin