Özel Bölüm: 1!

4.9K 278 718
                                    

Uzun zaman sonra herkese merhabalarrrrrr!!!!!

Nasılsınız, umarım iyisinizdir.

Çok uzatmadan konuya gireyim, bölümün içinde iki tane smut var biraz smut ağırlıklı oldu ama canım böyle yazmak istedi ben uyarayım şimdiden. Rahatsız hissedecekseniz okumamanızı tavsiye ediyorum.

Ve lütfen yaş olarak çok küçükseniz okumayın, okuyacaksanız da smutları geçin,, etik ve vicdani açıdan hiç rahat hissetmiyorum. Rica ediyorum.

Bölüm yaklaşık 8bin kelime,, soluklana soluklana okuyabilirsiniz.

Umarım beğenirsiniz, okurken oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfenn. İyi okumalarr!!

☆☆☆

Minho mutfaktan burnuna gelen mis gibi kokularla gözlerini aralarken Jisung için bugünün de erken başladığını tahmin edebiliyordu. Yine de sol tarafında Jisung'un yokluğundan kaynaklı hissetmeyi beklediği soğukluk yoktu. Gözlerini aralayıp omzunun üstüne döndüğünde Jisung'un küçük bir kopyası olan oğlunu gördü.

Ilsung düzenli olarak nefes alıp verdikçe tombul yanakları şişiyor, aralık dudaklarından salyaları akıyordu. Babasının kaslı koluna ahtapot gibi sarılmıştı.

Kolundaki ağırlığın sebebini de böylece anlamış oldu Minho.

Gülümseyerek sıcaktan oğlunun alnına yapışan saçları gerisin geriye ittirdi. Minik burnundan da öpmeyi ihmal etmemişti. Tıpkı kendi burnunda olduğu gibi Ilsung'un burnunun aynı yerinde bir ben vardı, Minho'nun genlerinin Jisung'un genlerine karşı Ilsung üzerinde savaştığı tek yer belki de burasıydı.

"Oğluşum." sessizce konuşup gülümsedi. İkizlere ya da en küçüğü  Jaehwa'ya her baktığında içi sıcacık oluyordu.

İyi ki onların babasıydı.

İkizler bu sene tam altı yaşına basmışlardı, Jaehwa'nın ikinci yaş günüyse sadece üç hafta önceydi.

Çok çabuk büyüyorlardı ve Minho zamanın akışına müdahale edemediği için hayli üzülüyordu. Çocuklarla birlikte kendisi de yaşlanıyordu, çoktan otuzlarının ortasına gelmişti bile.

Yaşlanmak sorun değildi ama çocukları hâlâ gözünde birer bebek olsalar da  bebekliklerini çok özlüyordu. Oysa ikizlerin omzunda salyalarını akıttıkları günler dün gibiydi. Jaehwa hâlâ bir bebekti ama yürümeye başladığı hesaba katıldığında o da büyümüştü artık.

Sadece babıldadıkları ve yusyuvarlak göründükleri günleri özlüyordu. İkizler çoktan ilkokula başlamışlardı ve Minho biliyordu ki çocukların üniversiteden mezun oldukları gün de tıpkı böyle göz açıp kapayıncaya kadar hızlı gelecekti.

Bunu geride bıraktığında bir başka mesele de yabancıların Jisung'u artık eşi değil de kardeşi sanmalarıydı.

Daha birkaç gün önce ikizleri babaannelerine bırakmış ve Jisung ile birlikte Jaehwa için kıyafet bakmaya alışveriş merkezine uğramışlardı. Jaehwa gelişim açısından en hızlı olduğu dönemlerden birine girdiğinden kıyafetleri artık üstüne zar zor oluyordu. Yenilerine ihtiyacı vardı.

Tüm alışveriş merkezini gezip ellerindeki mağaza poşetleri ağır gelmeye başladığında yemek katına çıkmışlardı. Hem acıkmış karınlarını biraz doyurabilirdi belki ikisi de. Jaehwa ile uğraşmak tam zamanlı bir iş gibiydi, bazen ikizlerden daha çok yoruyordu babalarını ama tatlı bir yorgunluktu bu. Şikayetçi değillerdi, yalnızca yorgunlardı.

"Uyumuş mu?" Dedi Jisung pusetinde uyuyan oğluna gülümseyerek. Çantasının içinden su şişesini çıkartmaya çalışıyordu, kalabalıkta şişeyi bulamadığında pes edip garsona elini salladı. Bir hamburgerciye oturmuşlardı.

law of love | minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin