1.4

6.8K 1.1K 675
                                    


şu son birkaç gündür uzun zamandır hissetmediğim duyguları hissediyorum. kalbim gereğinden hızlı atıyor mesela. vücudumdaki bütün kan yüzümde ve kulaklarımda toplanıyor, ellerim terliyor. ayrıca hiç mantıklı düşünemiyorum. çünkü hiç beklemediğim şeyler oldu, jisung benim evime taşındı mesela. evet, kulağa rüyaymış gibi geliyor biliyorum ama gerçek.

hastanede uyumaması için jisungla vakit geçirirken jisung ani bir aydınlanmayla eski evlerinin hâlâ durup durmadığını sordu bize. jeongin ve seungmin bu soruyla endişelenseler de chan hyung bir şekilde toparlamaya çalıştı. pek de başarılı olduğu söylenemez, zaten yirmi dört saatin son demlerine geldiği aynı zamanda fazlasıyla uykusuz oldugu için huysuzdu ve birden ağlamaya başlamıştı jisung. o ağlayınca benim de elim ayağıma dolaşmıştı ve analitik düşünme becerim vücudumdan buhar olup uçuvermişti. dilimin ucuna gelen ilk cümle "benim evimde kal" olduğunda odadaki herkes şaşıp kalmıştı. ben bile şaşırmıştım kendime, içimde böyle bir şey teklif etme cesaretinin olduğunu bilmiyordum çünkü. changbinle birbirimize bakıyorduk, çocuklar zaten şaşkındı, seungmin'i o telaş arasında bir gülme tutmuştu ve jisung da birden susarak gözündeki boncuk boncuk yaşlarla bana bakmıştı. chan hyung'u ikna etmek pek kolay olmamıştı ama etmiştik. jisung çiftlerin yanında üçüncü teker olmak istemediğinden ağlıyordu zaten. chan hyungların yanında yine kalırdı belki ama bugün yarın doğacak olan bebekten çekiniyordu. seungminse hyunjinle kalıyordu ve ilk izlenim olarak jisung'un hyunjin'den hoşlandığı pek söylenemezdi. seungmin'i mi kıskanıyordu bilmiyorum ama üstüne düşünmek istemiyordum.

benim evimde kalmaya da kolay ikna edememiştim ama bir süre kendini toparlayana kadar gönül rahatlığıyla kalabileceğini daha sonra isterse odasını kiralayabileceğimi söylemiştim ve bu sayede ikna olmuştu. elbette para falan almayacaktım jisung'dan sadece sihirli sözcüklerdi bunlar. bir ömür sadece benimle yaşasa ve suya sabuna dokunmasa da razıydım. sadece benimle kalmasını istiyordum.

jisung kendi odası için aldığımız mobilyalar gelene kadar, bütün mobilya seçimini bana bırakmak istese de izin vermemiş ve fiyatına baktırmadan istediği rahatlıkta olan bütün ihtiyaçlarını aldırmıştım, rahat edebilmesi açısından benim odamda kalıyordu ve sadece bunu düşünmek bile güne mutlu bir şekilde uyanmamı sağlıyordu. jisung benim odamda ve benim yatağımda uyuyordu. bunun bir üst seviyesi jisung'un benim odamda benimle birlikte uyumasıydı ama ona daha zaman vardı.

içinde bol bol jisung'u gördüğüm en güzel rüyalarımdan birinden jisung tarafından uyandırıldım şimdi. genelde ben onu uyandırdığımdan birden işler tersine dönünce endişeyle gözlerimi açtım ve yattığım kanepede doğruldum. anneler en ufak seste sıçrayarak uyanırlar ya, anneleri çok iyi anlıyorum şu an. evde üzerine tirediğiniz biri olunca böyle diken üstünde uyuyor ve uyanıyormuşsunuz onu anladım.

"bir şey mi oldu jisung bir yerin mi ağrıyor?" endişeyle ellerini salladı jisung. yüzünde mahcup bir ifade vardı ve gözlerimin içine bakmak dışında her yere bakıyordu gözleri. "hayır hayır hyung şey jeongin doğuruyormuş da... onun için"

"ne jeongin mi doğuruyormuş?" kanepenin içinde telefonumu ararken jisung'un neden gözlerimin içine bakamadığını ve kırmızının farklı bir tonuna büründüğünü yeni anladım. yarı çıplak yatıyordum ve üstümdeki gri eşofmanın da pek bir işlevi yok gibiydi bir yerlerimi örtmekte. sırıtmamak için büyük bir çaba göstererek gece yarısı sıcakladığım için yere fırlattığım beyaz bol tişörtü jisung daha fazla rahatsız olmasın diye üstüme geçirdim.

"yani daha yeni hastaneye gidiyorlarmış ama haber verdiler. sesi çok heyecanlı geliyordu. biz de gidebilir miyiz? ya da işin varsa sen sadece beni bıraksan?" endişeli bir şekilde parmaklarıyla oynayan jisung'un elini tuttum birkaç saniyeliğine. nihayet gözlerimin içine baktığında rahatlamış hissediyordum. "gideriz birlikte, amcaları olarak hediye de alırız olur mu?"

law of love | minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin