bang ailesinin salonunda birkaç dakikalık sessizliğin ardından derin bir nefes aldım. konuşmamı bekliyorlardı."bugün 2017 yılında kaybolan ve davanın takipsizliği nedeniyle dosyası mühürlenip gaip olarak kayıtlara geçen han jisung'un dosyası tekrar başsavcılık hükmünde yürürlüğe girdi" jeongin'in anlık olarak gözleri dolarken chan hyung doğrudan gözlerimin içine baktı. birkaç kez gözlerini kırpıştırıp elleriyle yüzünü ovuşturdu ve saçlarını karıştırdı.
"gerçekten mi hyung?" dedi jeongin ağlamaya başlayarak. kafamı salladım. birden dış kapı sesi geldiğinde kaşlarımı çatıp arkama döndüm. ani sesten irkilmiştim. "evde sizden başka biri yaşıyor mu?"
"hayır, girişte açık unuttuk herhalde kapıyı. rüzgar çarpmıştır." dedi chan. kafamı salladım tekrardan. "biz soruşturmaya nasıl yardımcı olabiliriz? zamanında defalarca kez ifade verdik ama yine elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışırız. gerekirse birer kez daha ifade veririz, ne lazımsa artık. kardeşimizdi jisung bizim" chan benimle konuşurken bir yandan da ağlayan jeongin'e sarılmış teselli ediyordu eşini. böyle demişti ama yine de pek mutlu olmuşa benzemiyordu chan. belki de sadece eski bir yaranın kabuğunu kaldırıyordum. kendilerini en kötüsüne inandırmışlardı bu insanlar, tekrardan umut veriyordum onlara.
fakat her şey bir yana eğer yaşamıyorsa bile bir mezarının olmasını ve ziyaret edilmeyi hak ediyordu jisung.
"teşekkürler, verdiğiniz ifadeler söylediğiniz gibi hâlâ kayıtlarda duruyor ama ben biraz daha olaydan bağımsız özel şeyleri sormak istiyorum. jeongin sen istersen başka bir odada da bekleyebilirsin, çok uzun sürmez zaten. seni etkilememesi açısından söylüyorum, yanlış anlama lütfen."
"evet bebeğim, sen odamıza geç dinlen biraz hadi" dedi chan, jeongin'i öperek. jeongin burnunu çekerek ayağa kalktı ve odadan çıkmadan önce yanımda durdu. "bu sefer ölü veya diri bulacağız onu değil mi hyung? bebeğim ismini alacağı amcasını tanımak ister, eminim." dedi jeongin tekrar dolan gözleriyle bana bakıp. kafamı aşağı yukarı salladım. "elimden geleni yapacağım jisung'u bulmak için jeongin. merak etme"
"teşekkür ederim" dedi jeongin beni şaşırtarak bana sarılıp. chan'a bakıp gülümsediğini görünce sarıldım jeongin'e. o kapıyı kapattıktan sonra bana döndü chan hyung.
"soruşturmayı sen mi yeniden yürürlülüğe sokturdun?"
"evet, öyle oldu"
"jisung'a aşıktın değil mi?" dedi chan hyung gözlerini kısarak. şaşkınlıkla suratını inceledim. beni tanımasına bile şaşırırken giderek şaşırtıyordu chan hyung beni. "nereden biliyorsun hyung?"
"inkar etmedin bile" gülerek kafasını iki yana salladı. "gerçekten kardeşim olarak görürdüm jisung'u. kardeşin varsa bilirsin belki, özel bir radar geliştiriyor insan. o iğrenç güne kadar yanında uçan erkek sineği bile bilirdim. o gün her şey planlanmış gibi tersine tersine gelişti. normalde beş dakika yalnız bırakmadığım çocuğu yalnız bırakasım tuttu. niye? büyüdü ya güya, biraz rahat bırakmam gerekti. gerçi şu an böyle diyince aklıma geldi, benim suçumdu ama değildi de aynı zamanda. yalnız bırakmaktan bahsediyorum yani. kavga etti birkaç gün öncesi benimle. dedim ya yanında uçan erkek sineği bilirdim, bunaltıyordum biraz galiba abilik taslayarak. kavga tam olarak nereden alevlendi bilmiyorum ama 'beni biraz rahat bırakır mısın chan hyung gerçek abim değilsin anla artık bunu' minvalinde bir şey söyledi. salak çocuk. gerçek abisiyim, o nereden bilecek? alındım mı o gün bilmiyorum, alındım biraz galiba. ben de ergendim, böyle şeyler yaşayacağımızı bilsem bir dakika ayrılmazdım yanından."
"kendini suçlama chan hyung, bazı şeylerin önüne geçemiyoruz maalesef. bilemezdin." çantamdan çıkardığım peçeteyi uzattım chan'a. duygusal bir adamdı. ben de öyleydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
law of love | minsung (✓)
Fanfiction!mpreg! savcı minho şans eseri arşivde bulduğu ve soruşturma dosyası seneler önce kapanmış olan kayıp han jisung'u bulmak için varını yoğunu ortaya koyar. *angst değil*