yeni bölüm geldi
iyi okumalar!!
☆☆☆
yaz güneşi minho'nun evinin güney cephesini bütünüyle aydınlatıyordu. minho öğlen jisung'un soruşturmasıyla ilgili mahkemeye çıkacağından hazırlanması gerekiyordu ve hazırlanmadan önce banyoya girmişti. banyoya girmeden önce de felix'i aramıştı evine uğraması için. ama felix'in geleceğini jisung'a haber vermeyi unutmuştu.
zaten abisinin evinin anahtarı kendisinde var olduğundan kilidi çevirerek içeri girdi felix. elindeki anahtarı portmantonun üstüne koyduktan sonra evi dinledi bir süre. banyodan su sesi geliyordu ki bu abisiydi, jisungsa minho'nun yatağında, hâlâ kendi odasına ait mobilyaları gelmemişti ve minho salonda yatarken jisung minho'nun odasında yatıyordu, uyanmak için çaba gösteriyordu. temiz nevresimlerin kokusunu sevdiğinden kalkmak istemiyordu yataktan. nevresimler biraz da minho gibi kokuyordu ama henüz farkında değildi bunun.
felix abisinin işe gideceğini anladığında kollarını sıvayıp mutfağa girdi. kahvaltılık bir şeyler hazırlamaya karar vermişti, kendi evde changbinle yiyip çıkmıştı zaten ama abisinin tezcanlılığını biliyordu. hiç olmazsa kahvaltısı hazır olsun da ayaküstü de olsa bir şeyler atıştırır diye düşünmüştü.
jisung nihayet yataktan kalkabildiğinde odanın içindeki banyoya girerek elini yüzünü güzelce yıkadı ve sarsak adımlarla evin merdivenlerini inmeye başladı. mutfak kapısına gelene kadar mutfaktakinin minho hyung'u olduğunu sanıyordu ama kulağında kulaklık arkası dönük bir şekilde poposunu sallayarak kahvaltı hazırlayan felix'i görmeyi beklemiyordu. biraz düşününce diğer banyodan gelen su sesiyle evde yalnız olmadıkları anlaşılıyordu zaten.
kapıya yaslanarak felix'i izledi jisung. sarı saçları evin içini aydınlatan güneşle parlıyordu. henüz felix jisung'u fark etmese de jisung felix'in yan profilini bir nebze görebiliyor ve ne kadar güzel biri olduğunu düşünüyordu. 'hyungun sevgilisi mi acaba?' diye düşünmekten alıkoyamadı kendisini. hiç sormamıştı ki minhoya sevgilisi var mı yok mu.
evet, minho chanların evinde o gün o yanlış anlaşılmayı kardeşim diyerek düzeltmişti ama jisung hiç görmemişti ki felix'i daha önce. tanımıyordu. yine yanlış anlaşılmaya çok müsait bir durum vardı ortada. kim sabahın bu erken saatinde bir başkası için kahvaltı hazırlardı ki? felix'in minho'nun kardesi olabileceği ihtimalini çoktan elemişti jisung, aklına bile gelmedi desek de doğru olur. şimdi sevgili oldukları ihtimali jisung'un göğsünün orta yerinde en şiddetli volkanları patlatıyordu. hem güzel hem de şanslı diye düşündü felix'ten gözlerini ayırmadan. minho gibi birine sahipken nasıl şanssız olabilirdi ki insan?
felix yaptığı pankekler için dolaptan şurup almaya arkasını döndü, karşısında görmeyi beklemediği jisung'dan korkarak yerinde zıpladı ve korkuyla bağırdı. onun korkuşu jisung'u da korkutmuştu. geriye doğru yalpaladı jisung.
"tanrı aşkına! kalbime iniyordu." baş parmağıyla damağını arkaya doğru ittirdi felix. şimdi jisung mahcup olmuş bir şekilde elleriyle oynuyordu. "korkuttun beni. bağırdığım için kusura bakma, sen jisung olmalısın. gerçekten de sincaba benziyormuşsun." kıkırdadı felix, jisung'un yüzünde bir nebze de olsa gülümseme yaratmayı başarmıştı.
"özür dilerim, dalmışım. evet jisung ben, hyung mu söyledi sincaba benzediğimi?"
"evet" felix, jisung'un kendisine uzattığı eli sıkmak yerine sıkıca sarıldı. jisung şaşırsa da geri çekilmemiş aksine sarılmasına karşılık vermişti. bu çocuk sadece gün ışığı gibi görünmüyordu aynı zamanda güneş kadar sıcaktı. "ben de felix. bilmiyorum abim bahsetti mi ama ben seni tanıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
law of love | minsung (✓)
Fanfiction!mpreg! savcı minho şans eseri arşivde bulduğu ve soruşturma dosyası seneler önce kapanmış olan kayıp han jisung'u bulmak için varını yoğunu ortaya koyar. *angst değil*