1.1

6.4K 1K 1K
                                    

iyi okumalar

☆☆☆

saatler sonra, seoul asayiş merkezi

"hakimden hâlâ haber yok mu?" koltukta sızmış olan minho'ya üzülerek baktı changbin. minho'nun zaten işini yaparken özverili olduğunu biliyordu ama ilk defa kendisini böyle koltuklarda uykusuzluktan bayılacak raddeye gelmiş derecede yorgun görüyordu.

"hayır komiserim, hâlâ arama emri bekliyoruz"

"ben hâlâ yaşıyorsa da o evde olduğunu düşünmüyorum" dedi minju kafasını sallayarak. kevin onu onayladı.

"sizce yaşıyor mu peki?" dedi eugene, arkadaşlarına ve polis memurlarına bakarak. changbin dudaklarını birbirine bastırarak oturduğu sandalyeden kalktı ve koridorda volta atmaya başladı. "çok geç kalınmış, sanmıyorum. ve bu minho'nun suçu bile değil." changbin bunu söylerken eğer jisung yaşamıyorsa minho'nun en çok kendini suçlayacağını biliyordu.

"peki sizce ölmüş olsaydı bir cesedi olmaz mıydı? nerede bu ceset?" kızıl saçlarını merakla kulağının arkasına attı chaeryeong. changbin'in astıydı.

"bir sürü ormanlık alan var ülkede"

"hiçbiri de denetlenmiyor, bunu mu ima etmeye çalışıyorsun?" alayla sordu chaeryeong. eugene kaşlarını çattı. "madem denetleniyor dakikası dakikasına bu cinayetler kimler tarafından işleniyor hayaletler tarafından mı?"

"kız sana bunu söylemiyor ki eugene" minju, chaeryeong'dan taraf tuttu. "elbette cinayetler işleniyor cesetler bulunuyor ama o cesetler ne hikmetse ya bir deniz kıyısına vurmuş oluyor ya da açıkta. kimsenin gömmeye vakti yok yani"

"tanrı aşkına, tam olarak bunu söyledi" dedi kevin gözlerini devirerek. "adam oraya getirip ceseti koyana kadar her şey tamam da gömemez mi yani? bu mudur?"

"çocuklar neyi tartışıyorsunuz şu an?" ofladı changbin. "ortalık yeterince karışık zaten bir de saçma sapan şeylerle siz karıştırmayın. öldürdüyse bile cesedi ortalık yere bırakmamış ki şu ana kadar herhangi bir ihbar alınmamış."

"aslında bundan da emin değiliz" dedi chaeryeong omuz silkerek. "belki de kimliği belirsiz bir şekilde bulundu ve kimsesizler mezarlığına defnedildi?"

"kızım sen felaket tellalı mısın?"

"hey, saygı eklerine ne oldu?" yüzünü ekşitti chaeryeong. "öküz"

"cadı"

"komiserim!"

"eugene!" changbin kollarını kavuşturduğunda eugene küserek önüne döndü. chaeryeong da dil çıkararak işine döndü.

"komiserim" genç bir çocuk koşarak changbin'in yanına geldi. "bayan shin'in aracına ait araç içi kamera kayıtlarının incelenmesini istemiştiniz ama öyle bir kayıt yok çünkü kendisi aracının kamerasını aldığı andan itibaren devre dışı bırakmış"

"bu saatten sonra bu kadının bu vakayla alakası olmadığını söyleyen olursa çok fena ters düşeriz" gözlerini büyüttü kevin. "resmen her şeyi planlamış"

"araç içi kameralarını istediği kadar devre dışı bıraksın, plakasını takip edin o zaman kayıtlardan woonho. bunu da mı ben söyleyeyim?"

"efendim bütün kameraları incelemek en iyi ihtimalle bir ayımızı alır"

"ben telefon gps'inden tuvalete nerede gittiğini bile bulurum. sadece birkaç saat verin." dedi eugene elini sallayarak. "iznim var mı?"

"woonho, eugene'e siber güvenlik birimine kadar eşlik et" eugene, genç polis memuruyla birlikte gözden kayboldu.

law of love | minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin