yeni bölümm
wattpad bu sefer de bildirim göndermezse yemin ederim kanlı bıçaklı olacağız kendisiyle🤗🤗🧍♀️🔪, önceki bölümü okuduğunuza emin olun!!!! gözden kaçırmış olabilirsiniz çünkü.
iyi okumalar!!!!
☆☆☆
"of çok kararsız kaldım ya, abi sen ne düşünüyorsun bu konu hakkında?"
bakışlarımı yerden kaldırıp felix'in neyden bahsettiğini anlamaya çalıştım. hep birlikte düğünün yapılacağı mekana geldik ve ben fazla düşünme diyarında boğulmakla meşgulüm.
evet, birkaç hafta sonra kardeşim evleniyor ve ben bunu kabullenmek istemiyorum sanırım. halbuki senelerdir ayrı evlerde yaşıyoruz, evlenince de bir şey değişmeyecek. uzağa da gitmiyorlar ayrıca, sadece daha büyük bir eve geçecekler rahat etmek açısından ama yine de içim bir buruk işte. tamam mutluyum, gözüm arkada kalmayacak çünkü changbin'i de en az felix kadar seviyorum ve kardeşim gibi görüyorum ama anlatamıyorum işte. felix'in birden bu kadar büyüdüğünün farkına varmak yüzüme okkalı bir tokat yapıştırıyor suratıma. olay evlenmesi değil yani.
"sandalyelerin kurdelelerini diyoruz hyung, hangi renk olsun?" imdadıma koşan jisung'a gülümsedim. düşünceli olduğumun farkındaydı sanırım, sürekli yanımda duruyor ve her fırsatta bana sarılıyordu çünkü. omuz silktim. "doğal tonlardan olmasından yanayım, çok göz yormasın."
"bence sütlü kahve tonları çok uygun" dedi jisung katalogdaki sütlü kahve tül kumaşı göstererek. felix ellerini birbirine çarptı.
"harika. sütlü kahvede karar kıldık o zaman. mumların kokusu ve masalardaki çiçekler kaldı bir tek."
kendime bir sandalye çekerek oturdum ve felix'in heyecanlı çırpınışlarının eşliğinde mekanı tekrar incelemeye başladım. düğün kır düğünü tarzında olacaktı ve gerçekten büyük bir yer tutmuşlardı. palmiyelerin arasına yerleştirdikleri ışıklandırmalar ortama sıcak bir ambiyans katıyordu. masalar da birbirine yakındı, güzeldi işte.
"of keşke annem inat etmeyip gelseydi. gerçekten bazen beni çok üzüyor." ağır adımlarla felix'in yanına gelen changbin kolunu felix'in omzuna atıp şakaklarına hafif bir öpücük kondurdu. az önce organizasyon şirketiyle konuşuyordu ve yüz ifadesinden anladığım kadarıyla süreçten memnundu. felix'in bahsettiği şeyse biraz daha karmaşıktı. annem başından beri daha şaşalı şeyler görmek istiyordu çünkü bu ailemizin ilk düğünüydü ama felix de tam tersine daha sakin ve asil bir düğün istiyordu. ona alınıp buraya bakmaya gelmemişti annem de. ben felix'in bu kadar alındığını bilmiyordum ama alınmıştı anlaşılan, annemle konuşmam gerekiyordu ama ben de kavgalıydım annemle.
"benim anneme de sorarız bebeğim, yarın o da geliyor zaten. biz bir ön hazırlık olarak geldik buraya."
"biliyorum ama annemin onayını almayınca içime sinmiyor hiç. hevesim kaçıyor." dudak büzen felix'in dudağına eğildi changbin. onların kısa öpüşmesinin bitmesini bekledikten sonra felix'e döndüm. "bir kahvesini içmeye gidin yumuşar annem felix, çok takma kafana. zevkleriniz birebir aynı zaten beğendiğin her şeyi beğeneceğine eminim."
"doğru söylüyor abin, dayanamaz bize jihyo teyze"
"o zaman burdan sonra direkt gidelim mi?" gözlerini kırpıştırdı felix. changbin gülümseyerek kafasını salladı.
"burada işimiz kalmadıysa gidelim direkt" dedim ayaklanarak. felix ve changbin kafalarını salladılar. felix bana döndü.
"abi siz de gelsenize, hem annem de jisungla tanışmış olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
law of love | minsung (✓)
Fanfiction!mpreg! savcı minho şans eseri arşivde bulduğu ve soruşturma dosyası seneler önce kapanmış olan kayıp han jisung'u bulmak için varını yoğunu ortaya koyar. *angst değil*