selam yeni bolum
iyi okumalarr!!
☆☆☆
şu son bir saattir çok sıkılıyordum.
minho hyung ve changbin hyung beni düşüren felix'i de yaralayan adamların mahkemesine gitmişlerdi. kahvaltıyı yapalı epey olduğundan felixle ikimiz de acıkmıştık. onun dikişleri olduğundan ben de o kadar da sancılı hissetmediğimden hastanenin en alt katındaki kafeteryaya inmiş ve bize iki karışık tost almıştım. bu sefer minho hyung'a haber vermiştim ve haewon izin veriyorsa gidebileceğimi söylemişti. haewon'un işi olduğundan yalnız gitmemin sorun olup olmayacağını eğer sorun olursa onu beklememi söylemişti. ben de onu bekleyemeyecek kadar aç olduğumdan kendim inmeye karar vermiştim.
merdiven kullanamadığım için, ki karnım burnumdaydı ve sekiz katı yürüyerek çıkmam imkansızın da ötesindeydi, asansörü kullanıyordum. ben asansörde yukarıya doğru çıkarken tam üçüncü katta asansör sarsılarak durdu. korkuyla arkamdaki demire tutundum.
asansörlere tek başıma binmeyi tam da bu yüzden sevmiyordum işte.
asansörün ışıkları kapanınca korkuyla kapı açma düğmesine bastım. asansör bünyesinde kalan son enerjiyle kapıları açtığında kendimi dışarı attım. neyse ki katta durmuştu da duvarla karşılaşıp korkudan panik atak geçirmememiştim.
bütün ışıkları sönmüş kata bakarak dudak büzdüm. ben asansördeyken anons geçmişlerdi ama duyamamıştım, elektrik kesintisiyle alakalı bir şey olabilirdi. yine de koskoca hastanede bir tane bile jenaratör olmaması ihtimali saçma geliyordu ki makinalara bağlı yaşayan insanlar vardı. belki sadece kat genelinde bir elektrik problemi yaşanıyordur diye merdiven boşluğundan yukarı ve aşağı baktım ama oralarda da elektrik varmış gibi görünmüyordu.
sıkıntıyla oflayarak şarjının dibini sıyırdığım telefonumun ekranına baktım. saat daha yeni üçe geliyordu. hâlâ sıcak olan tostumu ısırarak kattaki koltuklara yöneldim. katın boş olması beni bir nebze korkutmuyor değildi. nöroloji katında kalmıştım. değil bir hemşire dümdüz koridorda yürüyen tek bir insan dahi yoktu. niye kimse yoktu?
korktuğumdan telefonumla felix'i aramayı denedim haewon'u yanıma göndermesi için ama telefon da çekmiyordu ki.
her şey üst üste gelirdi zaten.
can sıkıntısıyla felix'e aldığım tostu da yerken tam karşımdaki koridordan iki polis memuru geçti hızlıca yürüyerek. insan görmenin mutluluğuyla ayağa kalktım.
"pardon memur bey bakar mısınız?" elimi salladım. ikisi de beni görmedi. birazdan çığlık çığlığa bağıracaktım.
merdivenlere yaklaşıp alt dudağımı dişledim. gözüm tek başıma çıkmayı kesmiyordu.
"bütün hastane sakinlerinin dikkatine. tekrar ediyorum, bütün hastane sakinlerinin dikkatine" bütün hoparlörlerden boğuk bir ses yayıldı. elektrik olmamasına rağmen bu hoparlörler nasıl çalışıyordu anlayabilmiş değildim.
"yan bloktaki yatılı psikiyatri servisinde yatmakta olan şizofreni tanılı jeon pilwon isimli hasta firar etmiştir. en son ana binaya girerken görülmüş, tahminen 1.80 boylarında, siyah saçlı. sağ gözünün altından alnına doğru bir çizik var yüzünde. bir süre can güvenliğiniz için odalarınızdan çıkmayınız ve odalarınızın dışındaysanız ivedilikle odalarınıza geri dönünüz. tekrar ediyorum, odalarınızdan çıkmayınız ve odalarınızın dışındaysanız ivedilikle odalarınıza geri dönünüz. toplumumuz ve hastalarımızın güvenliği adına bir süre hastaneye giriş çıkışları kapatıyoruz. elektrik kesintisi en kısa sürede onarılmaya çalışılacaktır, anlayışınız için teşekkür ederiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
law of love | minsung (✓)
Fanfiction!mpreg! savcı minho şans eseri arşivde bulduğu ve soruşturma dosyası seneler önce kapanmış olan kayıp han jisung'u bulmak için varını yoğunu ortaya koyar. *angst değil*