Classmate

4

  "Sence ne yapacaklar?"

  Ertesi gün okulda buluşmuştuk Jimin'le. Dolapları açarken bana baktı.

  "Ne bileyim ben? Hem en fazla ne yapabilirler ki." Umursamazlıkla söyledim.

  "Tamam dün öfkemi biraz kontrol edemedim bu yüzden bugün başımız belaya girebilir."

  "Biraz mı? Tüm okul bizi izledi kantinde. Yine de eğlenceliydi." Güldüm.

  Zilin çalmasıyla sınıfımıza geçtik.

***

  Öğle tenefüsünde dışarı çıkmamıştık. Taehyung Yoongi ikilisi de.

  "E gitmiyor musunuz?"

  "Nereye?" Sıraya koyduğum başımı kaldırdım Taehyung'a bakarak.

  "Dışarı. Koridora."

  "Ne o, bizim için sürpriz mi hazırlayacaksınız sınıfta yoksa." Jimin gülerken ona eşlik ettim.

  "Aslında biz çoktan hazırlamıştık." Sırıtışlarını izlemek iğrenmeme neden oldu.

  "Şu an gitmiyoruz. Sonra bakarız 'sürprizinize'." Jimin tırnak arası işareti yaparak başını sıraya koydu. Bunu yaptığı an Yoongi saçlarını tutarak kafasını geri atmasına neden oldu.

  "Hey ne yapıyorsun?!"

  "Sevmedin mi yoksa." Sırıtırken Jimin saçlarını onun ellerinden kurtardı.

  Ayağa kalkarak Yoongi'nin üzerine yürüdüm.

  "Sana ondan uzak dur demedim mi? Cezasını çekemeyeceğin şeyler yapma."

  Yoongi'yi duvara sıkıştırırken Taehyung beni arkaya doğru itip yere düşmeme neden olmuştu.

  "Arkadaşımdan uzak dur!"

  "Önce o benim arkadaşımdan uzak dursun!" Bağırarak ayağa kalktım. Jimin de koşarak yanıma gelmişti.

  "İyi misin?"

  "Altı üstü yere düştüm ne olabilir ki?"

  "Tabii ya soranda kabahat." Jimin göz devirirken onu takmadım.

  "Bakın, eğer yaptıklarımıza karışmazsanız sizin için iyi olur."

  "Karışarsak ne olur?"

  Taehyung bileğimi tutarak beni sınıftan çıkarırken Yoongi Jimin'in sınıftan çıkmasına engel olmuştu.

  "Lanet olsun bırak iğrenç elini bileğimden!"

  Beni zorla peşinden sürüklemeye devam ediyordu. Ne kadar çalışsam da bileğimi elinden kurtarmıyordum. Çok sert tutmuştu ve her kurtarmaya çalıştığımda daha da sıkarak acımasına sebep oluyordu.

  Beni spor salonuna iterek kapıyı kapattığında şaşkınlıktan büyümüş gözlerimi ona diktim.

  Küçük bir odaya girerek elinde pembe boyanın olduğu kutuyla geldiğinde ne olduğunu anlamaya çalıştım.

  "Bence pembe sana yakışır. Bu yüzden özellikle bu rengi seçdim tavşan."

  "Jeon Jungkook." Ayağa kalkarak ona bakmaya devam ettim.

  "Ne?"

  "Adım Jeon Jungkook. Tavşan deme, sadece arkadaşlarım bana böyle seslenebilir."

  "Tamam nasıl istersen Jeon Jungkook." Zafer kazanmışcasına sırıttı.