47

94 14 0
                                    

  Akşam saat sekizdi ve ben Taehyung'la şimdi çıkıyordum. Taehyung fazladan mesaiye kalmıştı çünkü işleri yoğundu.

  Hava kararmıştı ve karlı gündü. Kapının önüne getirilen arabaya bindim ve Taehyung'un da binmesini bekledim. Arabayı çalıştırdığında beni nereye götüreceği merak doğurucuydu.

  "Çok güzel bir restoran biliyorum oraya gidelim. Hem date olur." Bana göz kırpan Taehyung'a gülümsedim.

  "Güzel olur ama okul üniformalı ve takım elbiseli iki gencin ne kadar garip gözükeceğini düşünemiyorum." Güldüğümde o da gülümsedi.

  "Buradan "okul üniformasıyla çok çirkin görünüyorum" mesajı mı vermeye çalışıyorsun?" Söyledikleriyle kaşlarımı çattım.

  "Ben öyle çirkin olduğunu düşünen tiplerden değilim." Gururla göğüs gererek ona baktım. "Tamam belki senin kadar yakışıklı değilim ama benim de standartlarım var ve standartlarıma çok da iyi uyuyorum." Bana gülümseyen Taehyung'a çevirdim bakışlarımı. "Kaza yapacaksın önüne bak." Söylediklerimle gözlerini yola çeviren Taehyung başını olumlu anlamda salladı.

  Kısa süre sonra arabasını pahalı ve çok meşhur bir restoranın önünde durduran Taehyung'a baktım.

  "Çok üzgünüm Taehyung ama iki böreğimi satsam bile burda yemek yiyebileceğim kadar para birikmez." Söykediklerimle kahkaha atan Taehyung'a baktım ve omzuna vurdum. "Gülme!"

  "T-tamam tamam üzgünüm." Hâlâ gülmeye devam ederken dedi. Sonunda durduğunda arabadan indi ve anahtarları valeye uzattı.

  "Merak etme Kook yemekler benden." Arabadan yavaşca indiğimde önümde duran Taehyung elimi tuttu. Biz içeri girerken restoranın büyüsüne kapıldım. Zengin aşığın olduğunda böyle olur işte.

  "Selam bay Taehyung!" Sesle birlikte sahibine döndüğümde üç kişilik aile görmeyi beklemiyordum. Anne ve babanın yanında güzeller güzeli sarışın bir kız vardı ama çakma sarı olduğu belliydi.

  "Neler oluyor Taehyung?" Beni buraya neden getirdiğini ve bunun planlı olarak yapılıp yapılmadığını merak ediyordum.

  Eliyle ona seslenen adamı selamladı ve gözlerini bana dikti.

  "Sevgilim olur musun?" Beni bir köşeye çekerek bakan parlak gözleri izledim. Gözler onunla sevgili olmam için resmen yalvarıyordular.

  "Neler oluyor Taehyung?" Ona evet demek istesemde aile beni bu fikrimden taşındırmıştı.

  "Bak, bu aile küçük kızlarını 20 yaşım olduğunda benimle evlendirmek istiyorlar ve dedem bir şey yapmıyor! Kızdan kurtulmak için inan her yolu denedim ama olmadı. Sonra aileye gay olduğumu ve gelecekte evlenmeyi planladığım sevgilim olduğunu dedim." Elleri ellerimi kavradı. "Beni sevip sevmediğini ya da arkadaşların gibi gay olup olmadığını bilmiyorum ama soruyorum: sevgilim olur musun Jungkook? Çünkü gelecekteki evliliğimle ilgili kurduğum tüm hayallerimde olan tek kişi sensin."

  Söyledikleriyle ağzım bir metre açılmışken donmuş gibiydim. Sadece gözlerimi kırpıştırarak ona bakıyordum. Ne cevap vermeliydim?

  "B-ben bilmiyorum." Başımı eğdim.

  "Bunu söylemek için haftalardır bekliyorum Kook. Belki ortam müsait değil ama lütfen." Elleri tuttuğu ellerimi daha da sıkarken başımı olumlu anlamda salladım.

  "Teşekkürler Jungkook, gerçekten seni hayal kırıklığına uğratmayacağım." Bana sarılan bedene karşılık verirken gülümsedim. Bir köşede durduğumuz için zengin aile bizi görmüyordu.

  Sol elimi kavrayan parmaklar beni o ailenin oturduğu masaya oturturken aileye gülümseme gereği duydum.

  "Sevgilim." Taehyung beni tanıtırken kızın yüzünü sinir kapladığını görmüştüm. Anlaşılan çok aşıktı Taehyung'a.

  "Oh, demek sevgilin bu genç." Üstümdeki okul üniformasında aşağılayıcı bakışlarını gezdiren adam dedi.

  "Okuldan şirkete geldiği için üstünü değiştiremedi Jungkook. Sabahtan beri şirkette sevgilisini bekliyor da." Sol elimin üstüne elini koyarak birleşik ellerimizin masanın üstünde yerini almasını sağlarken gözü bana hediye ettiği bilekliğe kaymıştı. Yüzündeki gülümseme büyürken bana çevirmişti bakışlarını.

  Şimdi Taehyung'un neden üniformamı değiştirip takım elbise almamı iatemediğini anlamıştım. Bu aileden kurtulmak için onlara sabah bu restoranı haber vermiş olmalıydı. Ben onun ayağına kadar gelmişken fırsatı değerlendirmek ve bir taşla iki kuş vurmak istemişti anlaşılan.

  "Öğrenci demek. Kaç yaşında?" İlk söylediği şey şaşırmama sebep olmuştu. Pardon da Taehyung öğrenci değil mi sanki? Ya da kızınız?

  "Kızınızla aynı yaşta." Adama çok güzel cevap veren Taehyung misafirleri takmadan menüyü götürdü ve bir şeyler aramaya başladı. Bende başımı katması için menüyü götürdüm ama gördüğüm fiyatlar beni bayıltacak gibiydi.

  Ben hiç bu kadar para etmem oğlum bu fiyatlar ne?

  Taehyung garsonu çağırarak hem kendi, hem de benim adıma sipariş vermiş ve sonra masadaki diğer kişilerin sipariş vermesi için susmuştu. Diğerleri de siparişlerini verince garson başını sallayarak gitmişti.

  "Bay Taehyung biliyoruz iş dünyasında evlenmek istemeyen insanlar sahte sevgili yaparlar. Bunun kızımdan kurtulmak için bir plan olmadığını anlamam için bana bir neden verebilir misiniz?" Adamın konuşmasıyla dikkatimi ona vermiştin ve söyledikleri beni gerçekten şaşırtmıştı.

  Belimi kavrayan parmaklar önce ürkmeme neden olsa da buna alışmam gerektiğini aklmın bir köşesine not ettim.

  "Ne gibi neden bay Kwang?" Duyduğum soy isim kaşlarımı çatmama neden oldu. Dünyanın en zengin aileleri sırasında ilk ona giren bir aile söz konusuydu. Taehyung niye kızla evlenmek istemiyordu ki? Ben olsam çoktan evlenmiştim.

  "Onunla gerçekten sevgili olacağınız kantıları." Kaşlarımı havaya kaldırarak bana dönen bakışlara baktım. Lütfen düşündüğem şeyi yapmasın tanrım yoksa kalbim heyecandan dışarı fırlayacak.

  Yüzüme yaklaşan yüzle aynı şeyi düşündüğümüzü anlamıştım. Gözlerimi kapatıp öylece beklerken dudaklarıma değen dudaklar kısa süre sonra geri çekilmişti.

  "Sevgilim hakkında herşeyi biliyorum."

  "Mesela?" Bu kez kadın konuştu.

  "Sevdiği renk, hayalleri, sahip olmak istediği iş." Söyledikleriyle dumura uğradım. Gerçekten bunları biliyor muydu? "Ve daha fazla baskıda bulunmazsanız da sevinirim. Özel konulara girmek istemem. Eğer bu sizi tatmin etmediyse sosyal haberleri yakından takip etmenizi öneririm. Yarın ne olacağı belli olmaz."

  Yemeklerimiz masaya geldiğinde belimde duran el olduğu yerden uzaklaşmıştı. Önüme koyulan yemeğe baktım. İtalyan mutfağı mı? Bekle Taehyung İtalyan mutfağını sevdiğimi nereden biliyor?

  Bana bakıp gülümseyen yüze baktım. Kaşlarım havalanırken güldü ve yemeğine döndü.

  Masaya pahalı şaraplardan da gelirken yemeğime dönmüştüm. Bardağıma uzatılan şişeyle benden önce Taehyung konuşmuştu.

  "Jungkook şarap içemez." Söykedikleriyle garson başını sallayarak diğerlerine şarap dökmeye başlamıştı. Daha tadına bakmadım amına koyayım nerden bileceğim içip içemediğimi? Yoksa önce görme mi görüyorsun Taehyung? Aman tanrım!

  Düşüncelerime kıkırdadığımda masa bana dönmüştü ama bende hemen sesimi kesmiştim. Taehyung çatılmış kaşlarla bana bakarken omuz silktim.

Classmate Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin