"Tamam, güzel, bize hoş davranıyorlar da" Bakışlarımı ellerimden çekip onlara çevirdim "ne oldu ki birden bire böyle davranmaya başladılar?"
"Aşık oldular?" Seokjin teklifte bulundu.
"Olabilir." Hoseok düşünceli bakışlarla bize baktı.
"Daha iki gün önce okul bodrumuna üç çocuk kilitlemiştiler. Ne kadar boğucu yer olduğunu biliyorsunuz." Dedim.
"Ama sen kendin söyledin ki Taehyung içindeki öfkeyi okulda yansıtıyor." Hoseok hemen öne atıldı.
"Ama bu hoş bir şey değil." Jimin konuştu.
"Yine de. Konuşmak daha iyi gibi."
"Olmaz." Hepsi sözümle şaşkınca bana baktı. "Konuşmakla bir şey olmaz. Olmayacak. Kendileri yaptıkları zorbalıkların nelere yol açtığının farkına varmalılar. Böyle demekle olmayacak.""Ona kadar çok insana zarar gelecek ama." Hoseok bankın başından indi.
Parktaydık. Perşembe günüydü ve okul sonrası parka gelmiştik. Sadece başımızı biraz boşaltmak istiyorduk ama sonra mevzu nasıl olduysa Taehyung, Yoongi, Namjoon üçlüsü oldu.
"Senin matematik ödevin ne oldu ya?" Seokjin bu gün de matematik ödevinde Namjoon'dan yardım istemişti bu yüzden sormadan edemedim.
"İlk kez yüksek aldım."
"Ben kötü alman için yanlış yazacağını düşünmüştüm." Hoseok dedi.
"Evet, aslında bende şübheliydim yanlış yapar diye." Seokjin konuştu. "Ama iyi not aldım. Ben aldığım puana hâlâ şaşkın şaşkın bakıyorum, o arka sırada bana baka baka sırıtıyor. Sanki kendisi de biliyordu bana yanlış yapacağını düşündüğümü ve sırf inata hepsini doğru çözmüştü."
"Aman tanrım ben de sınıfımızda böyle matematikçi istiyorum!" Jimin zırladı.
"Gidip dükkanları gezeriz, belki buluruz bir yerlerden alıp getiririz." Sözlerine göz devirirken dedim.
"Öyle bulunur mu ya?" Hoseok öylece şaşkın şaşkın bakıp konuşuyordu.
"Ya siz gerizekalı mısınız? Öyle sınıfa matematikte zeka küpü insan mı bulunur ya? Söz gelişi diyorum." Hepsi yüzlerine anladıklarını gösteren ifade koyarken sağ elimi alnıma vurdum.
"Atıştırmalık falan alalım mı yeriz." Seokjin parkın girişinde bulunan küçük markete doğru yürümeye başladı.
"Bunun da işi gücü yemek." Jimin göz devirdi.
"Beni bekle Jin!" Hoseok da koşa koşa Seokjin'in peşinden gittiğinde Jimin'le parkda kaldık. Gelmelerinin kırk dakika falan süreceğini bildiğimiz için parkda gezmeye başladık.
Öylece geziyorduk. Konuşmuyorduk, şakalaşmıyorduk. Son zamanlarda aramız pek iyi değildi ve bunun nedenini artık okulda aynı sırada oturmamamıza bağlıyorduk. Artık bir şeyi olduğunda Yoongi'ye diyordu, onunla yakınlaşmasının en önemli nedenlerinden biri de buydu.
"Taehyung'la aran nasıl?" İkimiz de başımızı aşağı eğmiş, öylesine parkı gezerken Jimin sormuştu.
"Nasıl olmasını istiyorsun?" Soruma karşılık şaşkınlıkla bana baktı.
"Bilmiyorum. Öylesine sadece sıra arkadaşı olmanızı isterim." Başını yine yere dikti.
"Artık benimle ilgilenmiyorsun Jimin." Bakışlarımı ona çevirdim. "Tüm gün tek mevzun Yoongi. Sadece onunla paylaşıyorsun her şeyini. Onunla gülüyorsun, onunla eğleniyorsun. Tamam arkadaşsınız da ne oldu da birden bire böyle yakınlaştınız?" Ard arda söylediğim şeylere karşılık başını yine bana çevirerek şaşkınlıkla bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Classmate
FanfictionOkula yeni gelen zorba öğrenci grubu onlara gıcık olan öğrencilere yavaş yavaş aşık olmaya başlar. [Taekook] [Yoonmin] [Namjin]