33

111 14 0
                                    

  -Hoseok-

  İlk ders biter bitmez Chunghee'nin sınıfına çıkmıştım. 10A'ya. Sınıfa girdiğimde Soobin ve Kai ile göz göze gelmiştim. Ah bunlar kara kedi gibi, göz göze geldiysek şansım yaver gitmeyecek.

  Göz devirerek Chunghee'nin sırasının yanına geldim.

  Bugün siyah kazak giymişti üstüne. Altında her zaman giydiği pantolonu vardı. Taktığı küçük küpeler ise onu hoş gösteriyordu.

  "Nasılsın sevgilim?"

  Chunghee başını kaldırarak endişeyle bana baktı.

  "Bu sözü daha yavaştan desen olur mu?" Sessizce fısıldadı.

  "Hangi sözü?" Sırıttım. "Sevgilim'imi?" Sesimi biraz yükselttiğimde sinirle bana baktı.

  "Ne o yoksa utanıyor musun sevgilinden?" Chunghee'nin sırasının önündeki sıraya oturdum.

  "Hayır ama sınıfın bilmesini istemiyorum." Elinde tuttuğu kalemle oynamaya başladı.

  "Zaten sınıfa gidip gelmemden anlayacaklar sevgili olduğumuzu." Sonra kendilerine 'txt' adı veren zorba üyelere baktım. "Baksana onlar anladı bile."

  "Bu yüzden sık sık sınıfıma gelme." Elini çenesinin altına yerleştirdi ve yüzümü incelemye başladı.

  "Ama bu haksızlık! Resmen bana eziyet ediyorsun! Zaten seni eve de götüremiyorum ailen yüzünden.  Bir de sözde sınıf arkadaşların çıktı önümüze. Seninle doğru düzgün zaman geçiremez miyim?" Oflayarak başımı sıraya koyduğum ellerimin üstüne dayadım.

  "Üzgünüm Hoseok ama benimle zor olacağını demiştim. Emin ol bende böyle istemiyorum ama sınıf arkadaşlarımın ilişkimle dalga geçmesini istemiyorum." Saçlarımı okşadığında başımı kaldırdım.

  "Hobi de."

  "Anlamadım?"

  "Bana Hobi de en azından. Hoseok demen garipleştiriyor. Sanki yabancıymışız gibi."

  "Oysa ben Hoseok'u daha fazla sevmiştim." Yüzünü astı. "Neyse kendimi Hobi'ye alıştırmam lazım." Güldüğünde bende güldüm.

  Neden bu kadar güzel gülüyor?

  "Neyse. Hadi ders başlamak üzere. Öğle tenefüsünde görüşürüz." Gülümsediğinde karşılık verdim ve sınıftan çıktım.

  Sanki onun sınıfı kantine gitmiyor da görmeyecek bizim ilişki içimizde olduğunu. Chunghee biraz tuhaf olmaya başladı.

***

  Aşağı inen Chunghee'yi gördüğümde ona doğru koştum. Yan merdivenlerden inmişti ve burdan çok az öğrenci inerdi. Bu yüzden ona sarıldım. Chunghee'de bana karşılık verdi ama beklemediğim hareketde de bulundu. Ellerinden birini saçlarımdan enseme indirdi ve ense saçlarımı okşamaya başladı.

  Tanrım bu çocuk beni öldürmeye mi çalışıyor?

  "Şu hareketi yapma." Ondan ayrılırken dedim.

  "Hangi hareketi." Şaşkın şaşkın bana baktı.

  "Elini ensemde gezdirme tetikleniyorum." Gözlerimi kıstım. "Yoksa bilerekten mi yapıyorsun?"

  "H-hayır bilerekten yapmıyorum gerçekten." Korkuyla yüzüme bakarken güldüm. Sorumu ciddi anlamıştı.

  "Tamam tamam ama bana sarıldıkta böyle yapma."

  Bana gülümseme sunarak başını salladı.

  Kantine giderek Jungkook'ların yanında oturduk.

  "Vay yeni çiftte geldi." Jin masaya otururken güldü. Chunghee başını utanarak aşağı salarken Jin'e döndüm.

  "Deme öyle utandırıyorsun sevgilimi." Chunghee'nin elinden tutarak dedim.

  "Tamam canım demem." Kıkırdadı. "İki hafta falan sonra zaten eskiyeceksiniz."

  Kantine el ele tutuşmuş Yoonmin girerken Jin başıyla çifti işaret etti.

  "Bak onlarda yeni. Şimdi hiçbiri grubuyla oturmaycak göreceksiniz." İkili birlikte oturduğunda Seokjin elini masaya vurdu.

  "Al işte dedim! Jimin hemen bizi günlük günlük sevgilisine sattı!" Jungkook eliyle onun ağzını tuttu.

  "Yeter be sus Allahın belası. Sana mı soracaklar nereye oturacaklarını."

  Jungkook'la Jin kavga ederken Chunghee gülerek onları izliyordu ve bu muhteşem manzarayı daha şimdi görmüştüm. Chunghee'ye dalmışken birinin beni dürtmesiyle kendime geldim.

  "Yugyeom bugün gelmemiş ya. Yoongi fırsat buldu." Jin hâlâ konuşmaya devam ediyordu.

  "İyi misin Hobi?" Jin bana sorgulu gözlerle bakarken başımla onayladım.

  "İyiyim. Öylesine daldım gittim."

  "Ne yersiniz? Daha bir şey almadınız." Jungkook önündeki çilekli keki ısırırken dedi.

  "Ben bize tost alıp geliyorum." Chunghee'nin elini bırakarak yanağına öpücük kondurdum ve yemek tezgahına doğru yürümeye başladım. Ama bir gözüm Chunghee'deydi. Onu öptüğümde gülümsemişti ama gözlerinde tedirginlik görmüştüm.

  Tezgahdan iki tost ve iki meyve suyu alarak masaya geri döndüm.

  "Teşekkürler." Chunghee bana gülümseyerek ona uzattıklarımı aldı.

  "Evde durumlar nasıl?" Jungkook beklenmedik anda Chunghee'ye soru sorduğunda yemeyi durdurarak sevgilime baktım.

  Bu soruyu cevaplamaya hazır mıydı?

  "Son zamanlarda onları görmüyorum işleri yoğun galiba. Tabi iş denebilirse." Yemeğini durdurarak konuştu Chunghee. Dalmış gibiydi. "Galiba çok şiddetli şeyler olacak evde." Sessizce önce bize baktı sonra gülümseyerek tostuna geri döndü.

  Hepimiz ne dediğini anlamıştık bu yüzden sessiz kalmayı tercih ettik.

  "Taehyung kantine giriş yaptı gençler." Jin heyecanla Taehyung'a baktı.

  "Yani?" Muzlu sütüne içen Jungkook dedi.

  "Of ya salak." Jin göz devirdi.

  "Namjoon nerede?" Merakla gözlerimi masalarda gezdirdim. Buralarda görünmüyordu.

  "O gelmedi bugün." Seokjin dedi umursamaz tavırla.

  "Neden?" Jungkook sordu.

  "Ben nerden bileyim ya? Hem zaten dün işi yoğundu ona göre gelememiştir."

  "Galiba Jimin, ben ve sen sevgililerimizin şirketlerine göre üniversite bölümü okumalı olucaz." Jungkook süt kabıyla oynarken dedi.

  "Neden?"

  Ne kadar saçma bir soru sordum böyle.

  "Şimdi ilişkiler ciddiye binerse evlenme kararı alıcaz. Alırsak ailelerimize söylüyücez. Ailelerimiz razı olursada evlenicez. Şimdi diyelim ki evlendik. İşler farklı olursa eşlerimiz koymaz ki işleyelim. Yanlarında çalışmamızı isteyecekler." Jungkook'un dedikleriyle Jin şaşkınlıkla ona baktı.

  "Oha! Oha oha oha! Çok mantıklı düşünüyorsun Jungkook beyninin içine bakmak istiyorum."

  "Saçmalama." Jungkook göz devirdi.

Classmate Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin