"Selam Jungkookkk!" Koşarak yanıma gelen Jimin'e aldırmadan sınıfa çıktım.
İyiki yerlerimiz değiştirilmişti.
Ve sonra yanıma gelip konuşmaya çalışan Hoseok Seokjin ikilisini de görmezden geldim.
Onlara hâlâ kızgındım.
Pazar günü ne mi yapmıştım? Aramalarına ve mesajlarına bakmamıştım. Telefonumu kapatarak çalışma masama koymuştum. Bir kez Yoongi aramıştı, sadece onu cevaplamıştım. Ona da pişman olmuştum. Çocuklar beni araması için ondan ve Taehyung'dan ricada bulunmuştular. Bu yüzden Yoongi'yi tersleyip kapatdıktan sonra Taehyung'un aramalarını açmamıştım. Tüm günümü laptopumda oyun oynayarak geçirmiştim.
"Neden aramalarımı açmıyordun?" Yanıma oturan Taehyung sordu.
"Jimin'ler benimle konuşman için ricada falan bulundular çoğu ihtimal. Açmama gerek yoktu." Gözlerim kitapdayken cevap vermiştim.
"İyi. Sonuçta aranızdaki kavgalar beni alakadar etmez." Taehyung bakışlarını benden çekerek telefonuna çevirdi.
Bir kaç dakika sonra Jimin'le Yoongi sınıfa girmiş, Yoongi sırasına oturarken Jimin yanıma gelmişti.
"Jungkook neden benimle konuşmuyorsun?"
Duymuyormuş gibi yaptım.
"Üzüyorsun beni Jungkook." Jimin'in sesi yalvarır tonda çıkmıştı. Takmamaya çalışıyordum ama olmuyordu.
Taehyung ayağa kalkarak koridora çıktı. O çıkar çıkmaz Jimin hızla yanıma geçti.
"Senin sorunun ne Jungkook? Altı üstü seni araması için Taehyung'a ricada bulunduk." Fısıldadı.
"Bir şeyim yok. Sadece aramalarınızı açmadım diye Taehyung'a beni aramanızı rica etmek aptalca. Yalnız kalmak istediğimi dedim. Sence böyle bir durumda ne yapabilirdim?" Kitabın sayfasını çevirdim.
"Şu lanet olası kitabı bırak ve bana bak!" Jimin okuduğum kitabı sıranın üstünden çekti.
Ona döndüm.
"Evet bakıyorum, ne var?"
"Bak, biz Taehyung'a böyle bir şey yapmasını dedik, tamam ama sadece ne tepki vereceğini denemek içindi. Arayacağını tahmin etmemiştik."
Konuştuğunda kekelemiyordu, terlemiyordu, parmaklarıyla oynamıyordu. Yalan demiyordu, gerçekleri söylüyordu.
Yine de umursamaz ifade takındım.
"İyi."
Bu hallerimi bilirdi, ikna olduğumu anlamış olacak ki büyük bir gülümseme eşliğinde sıradan kalktı.
***
"Tatlı istemediğine emin misin Jungkook?" Hoseok sorarken başımla inkar ettim.
"Hayır Hoseok, istemiyorum."
"İyi, gidiyorum."
"Git işte oğlum, istemiyorum dedim." Sonunda gitmeyi başardığında onu 'alkışladım'.
Öğle yemeği vaktiydi ve biz yemekhanede takılıyorduk. Seokjin hâlâ çözemediği matematik sorusuyla kafa yorarken Jimin'le ben birbirimizle şakalaşıyordık. Hoseok ise siparişlerimizi almak adına masadan ayrılmıştı.
"Bir şey sorucam." Ses tonumla Seokjin başını matematik kitabından kaldırarak, Jimin ise kahkahasını durdurarak dikkatini bana verdi.
"Taehyung'ların toplanma evini nasıl buldunuz?" Sorumla ikiside birbirine şaşkınca baktı. Ama hemen kendilerini toparladılar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Classmate
FanfictionOkula yeni gelen zorba öğrenci grubu onlara gıcık olan öğrencilere yavaş yavaş aşık olmaya başlar. [Taekook] [Yoonmin] [Namjin]