2

722 38 2
                                    

Öğle arasında hepimiz kantine inmiştik. Sınıf dışı arkadaşlarımızla orda buluşurduk.

"Şu serseriler beni sıkıyorlar abi." Seokjin yanımızda şikayetlenirken gülerek onu dinliyorduk.

"Yemin ederim şu onların çetelerinden olan Namjoon denen çocuk sınıfta olduğum tüm süre boyunca beni izledi. Derin denizdeymişim ve boğuluyormuşum gibi hissettim. Çocuk gözleriyle yedi beni ya."

"Demek ki hoşuna gitmişsin Seokjin. Oh bak ne güzel işte. Manita arıyordun al buldun sugar daddy."

Jimin'le gülüşürken Seokjin tehtid edermişcesine parmağını bize doğru salladı.

"Yok ya. İstemiyorum ben öyle sugar daddy. Gözlerine girsin tipsiz 3'ü de. Yani bir de benim gibi bir yakışıklı karşısında hepsi sönük kalıyor. Ama şu Taehyung denilen çocuk belki birazcık yakışıklı." Parmakları arasında görülmeyecek ara bıraktı.

Bakışlarımı kantinin diğer ucunda oturmuş gruba yöneltdim istemsizce. Onların bizi izlediğini görür görmez başımı masaya soktum.

"Nereye boylandın, neden başını eğdin?" Jimin soru dolu bakışlarını üzerime yönelttiğinde kısık sesle "Bizi izliyorlar sakın o yöne bakmayın." demiştim.

"Hadi lan yok daha neler." Jimin de o yöne bakmak isterken kolundan tutmuştum.

"Sakın."

"Yok canım ya. Öylesine bakışlarını masalarda gezdiriyorlarmış sana denk gelmiş." Seokjin şaşkın yüzüyle bahane aramaya çalıştı.

"Bilmem. Belki de öyle olmuştur."

"Selam gençler." Hoseok masamıza oturduğunda başımı biraz kaldırmıştım.

"Hoseok çaktırmadan baksana şu yeni çocuklar bize mi bakıyorlar."

Hoseok gözlerini kantindeki öğrencilerin üstünde gezdirdikten sonra başını olumsuz anlamda salladı.

"Sen biliyor musun ki yeni öğreci grubunu?" Jimin'in sorusuna karşın Hoseok kahkaha atarak masaya oturdu.

"Tabii canım bende ordaydım. Hem tanımayan mı var."

"Yalan deme lan yoktun kalabalıkta. Kesin yine geç kaldığın için görmemişsin çocukları." Seokjin ani patlamayla konuşmaya başlarken ona 'sus' işareti yaptım.

"Bağırmasana. Daha bizi izleyip izlemediklerini bilmiyoruz aptal."

"Tamam geç kaldım göremedim ama tanımadığım öğrenci grubu da yok yani."

"Tabii canım öyledir." Sessizce ona biraz yaklaştım. "Sağ tarafımızda duvarın yanındaki masada oturan çocuklar."

"Haa onlar. Bende neden bana tanıdık gelmiyorlar diyordum." Jimin Hoseok'un ağzını burnunu kırmamak için kendini zor tutarken Hoseok belli etmeden bakışlarını o masada gezdirdi. Bizimle kıyasda onun oturduğu sandalye diğer grubu tamamen izleyebilecek açıdaydı.

"Üzülmenizi istemem ama bakışları bu masanın üzerinde ve gözlerini kırpmadan burayı izliyorlar." Hepimiz yutkunduk. Bunların sorunları neydi.

"Bir de bunlar gaymış. Haberiniz var mı?" Hoseok son kez bakışlarını diğer masada gezdirdikten sonra bize baktı.

"Bundan bize ne?" Seokjin tek kaşını kaldırarak ona baktı.

"Hani belki buraya bakmalarının bir nedeni vardır. Belki sizden etkilenmişlerdir." Hoseok daha fazla detay vermeye çalıştı.

"Ben onların ağız burunlarını kırmamak için burda zor duruyorum. Bunlar bize mi yürüyorlar bakışlarıyla." Jimin masadan kalkarken onu zorla yerine geri oturtdum.

"Tamam ya. Daha bir pis hareketlerini görmedik. Bu yüzden ağız burunlarını kırmaya gerek yok." Sakince cevapladım.

"Her neyse." Başını masaya koyarak gözlerini kapattı Jimin.

Onun bu ani ruh değişimleri bizim için normaldi bu yüzden takmadık.

"E sana sordu mu ismini şu Namjoon denen çocuk."

"Yoo ne alaka. Sadece sınıfta hep bana baktı. Sordum derdin ne diye falan ama cevap vermedi. Öylece sırıttı. Demek ki tahtası eksik." Göz devirerek buz gibi kahvesinden yudum alır almaz bardağa geri boşalttı.

"Ya bu kahve buz gibi olmuş. Ben bi değiştirip geliyorum."

Seokjin ayaklanarak kahvesini değiştirmeye giderken Hoseok bize döndü.

"Eee?"

"Ne esi?"

"Size ne sordular ki?"

"İşte onları takmadık ya. Yanımıza gelip isim sormalar, sapıkca konuşmalar falan. Bir tehdit etmedikleri kaldı." Jimin başı masanın üzerindeyken benden önce davranmıştı.

"Bir de takma isim koydular." Söylediklerine ekleme yapınca başını salladı gözleri öylece kapalıyken.

"İsmimizi söylemedik ya. Gıcık yapmak için koydular o isimleri. Ama biz yer miyiz? Hayır tabiki de."

"Takma isim ne vermişler peki?" Seokjin arkamızdan konuşurken hepimiz ona döndük korku dolu bakışlarla.

"Biz de başkası dinliyor sandık." Jimin rahatlamışcasına eski pozisyonuna döndü.

"Soruma cevap vermediniz." Yerine geri döndü yeni kahvesiyle. Kahvesini içerken ben cevap vermeyi üstlendim.

"Civciv" Jimin'i gösterdim "tavşan" kendimi gösterdim.

"Ne güzel tanıtmışlar sizi. Benim telefonumda da öyle kayıttasınız siz ya." Hoseok kahkaha atarken Seokjin de ona eşlik etmişti.

"Haha çok komik." Düşmüş yüzümle onlara baktım.

"Takma ya Jungkook psikolojileri bozuldu o yüzden. Bu gün zaten çok karışık geçiyor. Üçüncü lise yılımın ilk gününün böyle olacağını kim bilebilirdi ki."

Başını masadan kaldırarken onu onayladım.

"Haklısın."

<<<<<>>>>>

Selammmm.

Şimdi bu kitapda mantık hataları bulabilirsiniz ama mantık hatası olmayan kitabı okumak eğlenceli değil dimi?

Bu kitap için güzel senaryolarım var. Hepsi teker teker olacak.

Neyse işte. İstediğim tek şey yayınlanan bölümlerin nasıl olduğuyla ilgili yorumlar. Takip atıp atmamak, vote verip vermemek size kalmış.

Şimdiden teşekkürler.

Classmate Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin