"O gidenler Taehyung'lar mıydı?" Çocukların yanına gelirken Jimin sordu.
"Evet. Şimdi mi fark ettin?"
"Sen daha önce mi fark ettin?" Seokjin şaşkınlığını gizleyemedi.
"Evet. Salona girdiklerinden beri."
Hepsi şaşkınlıkla bana bakarlarken sessizce yerime geçtim ve filmi izlemeye devam ettim.
***
"Filmin başından beri orda olduklarına ve bizim fark edememize inanamıyorum." Hoseok şaşkınlıkla bana baktı.
"Nasıl sen fark ettin ama biz edemedik ya." Jimin küçük isyan etti.
Hepsi aynı durumdaydı. Şaşkınlık, anlamazlık.
Ve evet onlara Taehyung'ların sinema salonundan kovulma nedenlerini demiştim.
"Ay bir de Yoongi Jimin ikişkisinden bahsetmişler falan." Seokjin sevinçle söyledi.
"Bunlarla arkadaşlığımız tutar ha." Hoseok güldü.
"Binlörlö irkidişliğimiz tıtır hı."
Hepimiz kahkahalara boğulmuşken Jimin düşmüş suratıyla bize bakıyordu.
"Tamam ya yeter! Bıktım ya gezmiyicem bir daha sizinle. Bıktım artık şu Yoongi muhabbetinden." Jimin tam gidecekken onu tuttuk.
"Tamam ya Jimin'ciğim öylesine dedik biz tripe girme hemen."
"Bir daha Yoongi muhabbetini açmazsanız sizinle gezme kararını düşünebilirim." Ellerini göğsünde kenetleyen Jimin bize baktı.
"Tamam."
"Tamam."
"Tamam ama-"
"Ama sözünü istemiyorum Seokjin."
"Tamam tamam."
Üçümüzde beklentiyle ona baktık.
"İşte şimdi oldu." Jimin ellerini çözerek yanımıza geldi.
***
"Selamlar." Onlara doğru giderken gülümsedim.
"Selam Jungkook. Nasılsın?"
"İyi. Ya siz?"
"Bizde iyi."
Pazar ertesi günü okuldaydık.
Diğer grup okula giriş yapar yapmaz Taehyung'un gözleri benimkiyle kesişmişdi.
Başıyla gelmemi isteyince onunla sınıfa çıkmıştım.
"Dün herhangi bir yere gitmiş miydiniz?" Sınıfa girer girmez sormuştu.
"H-hayır?"
"Yalan deme Jungkook. Sinema salonunda bizim sıranın arkasında saklanmıştın."
"Yaa öyle miymiş?" 32 dişimi gösterirken Taehyung göz devirmişti.
"Ne yapıyordun orda?"
"Nerde?" Anlamazlığa vurarken Taehyung tek kaşını kaldırdı.
"Bizim sıranın arkasında saklanmış ne yapıyordun?"
"Haa. Ya ben filmi izliyordum. Ne bileyim siz oturduğum sıranın önünde oturuyordunuz diye." Bakışlarımı sınıfta gezdirdim.
"Bahanelerin güzel Jungkook."
Dudağımı ısırdım.
"Ne duydun?"
"Neyle ilgili?"
"Konuşmalarımızdan ne duydun?"
"Yok canım ne konuşma duyması ben filmi izliy-" Taehyung'un soğuk bakışlarıyla karşılaşmamla durdum.
Başımı aşağı eğerek ayakkabılarma baktım. O ise sabrı tükeniyormuş gibi derin nefes aldı.
"Yoongi Jimin ilişkisini." Bir şey demedi. Gözlerimi kırpıştırarak ona döndüm.
"İyi. Burada konuştuklarımızdan kimseye bahsetme. Ve dün duyduklarından da."
Tam sınıftan çıkacakken cümlemle onu durdurdum.
"Aslında," bana döndü soru dolu bakışlarla "arkadaşlarıma dünkü konuşmalarınızdan bahsettim. Ve büyük ihtimal gidip burda konuştuklarımızı da onlara söyleyeceğim."
Söylediğim şey büyük cesaret isterdi.
"Bravo. Gerçekten ağzını hiç kapalı tutamıyorsun." Beni 'alkışladı.'
"Ne yapayım ya iyi hissettiriyor anlatmak." Sıralardan birine yaslandım. "Hem" bana döndü bakışları "bizde öyle şakalaşıyoruz Jimin'le. Zaten ona söz verdik Yoongi konusunu bir daha açmayacağız diye. Hoşuna gitmiyor."
"Şaka gibi mi geliyor?"
"Yani." Başımı yani anlamında salladım.
"Ama şaka değil. Jimin'e söyle kendini arkadaşımdan uzak tutsun. Yoongi öyle herkese kolay kolay aşık olmaz."
"İyi. Zaten arkadaşım da meraklı değildi arkadaşına." Göz devirerek sınıftan çıktım. Arkamdan da Taehyung çıkarak yan merdivenlere döndü.
"Eee? Ne konuştunuz?" Beni koridorda bekleyen arkadaşlarım hemen yanıma koşmuşlardı arkamdan çıkan Taehyung'u da izleyerek.
"Öylesine. Önemli bir şey değildi."
"Ay yoksa randevuya mu çağırdı?" Jimin sırıttı.
"Evet canım ya, diş doktorundan randevu almış o da korkuyor diş doktorundan beni davet etti gel diye bende hayır diyemedim." Söylediklerimle hepsinin yüzü düştü.
Ve anlık olarak beynime dank etti.
"Bir dakika ya. Ne randevusu? Manyak mısınız oğlum işiniz gücünüz yok mu sizin?"
Hoseok gülerken Jimin'le Seokjin bir birlerine baktılar.
"Sen bizi zorbalarımızla shipleye biliyorsunda biz mi yapamıyoruz." Jimin sırıttı.
"Ya öyle mi? Buraya gelin oğlum öldürücem sizi!"
Hepsi ayrı yöne koşarken Jimin'in peşine düşmüştüm. O merdivenleri hızlıca inerken önünden gelen Taehyung'u görmemle durmak istemiştim ama kontrolümü kaybederek üzerine düşmüştüm.
Ne zaman aşağı indi ya bu?
Jimin kahkahalara boğulurken Seokjin Hoseok ikilisi de gelip halimi görmemle kahkaha atmaya başlamışlardı.
Arkalarından gelen Yoongi Namjoon ikilisi ise şaşkınlıkla bize baktı.
"Hop ya oğlum bu ne hız biz önce Yoongi'nin işini halledecektik." Namjoon sözleri ard arda sıralarken Yoongi onun karnına dirseğini vurarak susmasını sağladı.
Ben öylece sessizce Taehyung'un üstünde kalmışken o da öylece bana bakıyordu. Arkadaşlarımın yanıma gelip onun üstünden kalkmama yardım etmelerine kadar olayın gerçekliğinin farkına bile varmamıştım. Ani olarak ne olduğu beynime şimşeklerle girerken şokla Taehyung'a baktım. O hâlâ öylece yerde uzanmaya devam ediyordu.
"Hadi oğlum kalksana." Yoongi'nin söyledikleriyle neler olduğunun farkına vararak ayağa kalktı.
"Önüne baksana." Söyledikleriyle dona kaldım. Sesi o kadar sakin, sanki zorla söylüyormuş gibi çıkmıştı ki onun Taehyung olup olmadığını sormuştum kendime.
O sessizce yukarı çıkarken arkadaşları da yanına koştu.
"Neler oldu ya az önce?" Hoseok'un sorusuyla Jimin omuz silkti.
"Belki aşktır?"
"Başlayacağım senin aşkına Jimin. Hadi zil çalmak üzere. Bizde sınıfa çıkalım."
Kolundan çekiştirerek onu merdivenlerle çıkarırken diğer ikisi de peşimizden gelmişti.
Belki de aşktır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Classmate
FanfictionOkula yeni gelen zorba öğrenci grubu onlara gıcık olan öğrencilere yavaş yavaş aşık olmaya başlar. [Taekook] [Yoonmin] [Namjin]