10

448 30 5
                                    

Öğle yemeğinde yemekhanede oturmuş sohbet ediyorduk. Sadece Seokjin bir şeyler tıkıyordu.

Yemekhaneye giren grubun sesiyle o yöne doğru döndük. Taehyung'lar kavga ederek yemekhaneye girdiler. Üçü de bir konu yüzünden birbirlerini suçluyormuş gibiydiler. Hepsi kavgayı sonlandırarak farklı masalara dağıldığında masamız onları şaşkınlıkla izledi.

"Neler oluyor?" Hoseok ağzı açık şekilde olanları izliyordu.

"Anlaşılan büyük bir kavga yapmışlar." Jimin de şaşkınlığını gizleyemedi.

"Acaba neden?" Bakışlarımı arkadaşlarıma çevirdim.

"Kim bilir?" Seokjin bıraktığı yemeyini yemeye devam etti.

"Kim'ler bilir." Jimin kahkaha atarken ona soru dolu bakışlarla bakmıştık. Bu şakanın artık boku çıkmıştı.

"Artık bu hiç komik gelmiyor." Hoseok çayından yudumladı.

"Bencede." Onu onayladım. "Ayrıca arada Min de var Jimin." Jimin göz devirirken masadan kalktım. Kendime bir kahve alacaktım.

Masama geri döndüğümde çocuklar hararetli şekilde sohbet ediyorlardı.

"Konu ne?" Oturur oturmaz sordum.

"Jimin senin merdivenlerden inerken nasıl Taehyung'un üstüne düştüğünü detaylı şekilde anlatıyor." Hoseok bunu öyle rahat demişti ki sanki olayın kurbanı ben değildim.

"Ne?!" Kaşlarımı çattım. "Jimin yalan şeyler yayma lütfen."

Jimin güldü.

"Ya benim kafama bir şey takık." Yüzündeki gülümsemeyi durdurdu. "Şu Taehyung nasıl aşağı indi de çıkmaya hazırlanıyordu?"

"Ben biliyorum." Seokjin dikkatleri üzerine topladı. "Şimdi biz senden kaçıyorduk ya Jungkook. Sen Jimin'in peşinden koşmaya başladığında ben sınıfınızda saklanma kararı aldım. Konuşup barışmak için. Girince de Taehyung'un telefonunu öğretmen masasının üstünde gördüm. Orda unutmuş olmalıydı. Şimdi öğretmen bulup da almasın diye onun çantasını bulup içine koydum telefonu. Sonra aşağıdan ses gelince de aşağı indim. Ve olay sizdiniz." Sonda güldü.

Ya benim günahım neydi de bunlarla sınanıyordum ya?

"Onu bunu boş verinde ben burada oturduktan beri dikkat ediyorum, burada herkes öğretmenine kadar sizde gezdiriyor gözünü oğlum." Hoseok sessizce fısıldadı.

"Tabi tüm okul şahit oldu ya olaya." Jimin sırıttı.

"Ya of ya. Tam olarak çok doğru kişinin üstüne düştüm yeminle. İki hafta önce Taehyung tarafından pembe boyayla kutsandım, şimdi onun üstüne düştüm. Zaten okul da yapmaya dedikodu arıyor." Derin nefes aldım.

"Yandın Jungkook. Yani sınıf öğretmeni seni Taehyung'un yanına oturtsa şaşırmam." Seokjin dedi.

"Tövbe de."

"Tövbe de."

Aynı anda Jimin'le aynı kelimeleri söyledik.

"Tamam Jungkook'u anladık da sen neden öyle diyorsun Jimin?" Hoseok sandalyesine yaslandı sorgulu bakışlarıyla.

"Bunun diğer ucunu da düşünün oğlum. Yoongi benim yanımda oturacak. Manyak manyak şeyler düşünmeyin Jungkook'un da benim de başımı yandırırsınız."

"Tamam tamam susduk." Seokjin ağzını hayali fermuarla kapattı. "Ama buraya yazıyorum hoca yerlerinizi değiştirecek benden demesi." Masaya vurdu işaret parmağını.

"Nerden çıkarıyorsun ya böyle saçmalıkları?" Baktım soru dolu bakışlarla ona.

"Ya bizim sınıfta bir tane inek vardı ya hani. Okulun popüler kızından hoşlanan."

"Chaeyoung."

"Ha işte o. Sınıf öğretmeni Lisa'nı zorla onun yanına geçirdi. Lisa neler yaptı hoca onu Chaeyoung'un yanından alsın diye."

"Eee? Sonda ne oldu?" Jimin sordu. Hepimiz merakla Seokjin'i dinliyorduk.

"Chaeyoung'lar göçtüler buradan. Avustralyaya gittiler babasının işi yüzünden. Lisa kaç gün mutlu mutlu hava attı. Namjoon da Chaeyoung'un yerine geldi zaten. Bir öğrenci eksikti sınıfta."

"Gidenle gelen aynı zekaya, farklı karaktere sahipler desem yalan olmaz." Jimin sonda söyledi.

"Yani bunu anladık da şimdi Seokjin'ciğim biz Taehyung'la bir birimizi sevmiyoruz ya hani. Hatta nefret ediyoruz. Hoca neden yerimi değiştirsin?"

"Onu ayarını kaybedip Taehyung'un üstüne düştüğünde düşüneydin Jungkook'cuğum. Birde beş dakikadan çok onun üstünde kaldın. Sesleniyoruz duyan yok. Seni kaldırmasak kim bilir daha ne kadar öyle kalırdınız."

"Hem sonda Taehyung'un sesi ne kadar yumşak çıktı. İnsan derdi ki hayır bu o Taehyung değil." Hoseok da sohbete katıldı.

"Evet ya. Hem Jungkook yani unutma en büyük aşklar nefretle başlar." Seokjin dedi.

"Eğer iş ona kalsa biz yandık ya." Jimin bizden iki masa uzakta oturan Yoongi'yi işaret etti.

"Kim yandı kim kaldı bilmem ama ben çok rahatım." Hoseok masasını altında oynatmaya başladı.

"Sana da buluruz birini canım merak etme." Söylediklerimle şoka girmiş halde bana baktı. Tam bir şey söyecekken sallandığı sandalyesinin kontrolünü kaybederek yere düştü.

Tüm öğrenciler bizim masaya dönerek gülmeye başladı. Hoseok hışımla ayağa kalkıp önce üstünü, sonra sandalyeyi düzeltirken bana öfkeyle baktı.

"Bak ya nasıl üzülüyor Hoseok'cuğum. Seni boş bırakacağımızı mı sandın oğlum." Jimin kahkaha atarken Seokjin de ona katıldı.

Öfkeyle masaya oturan Hoseok kaşlarını daha da çattı sanki mümkünmüş gibi.

"İyi, güzel sohbet ediyorsunuz ama bunlar hiç hoş konular değil."

"Her ilişkinin ortasına atılırken bunun senin de başında yanacağını düşünmedin mi?" Sırıttım.

"Dua edin de öyle bir şey olmasın."

"Daha yarın kimlerin geleceği belli olmaz."

Şeytani sırıtışımla başımı biraz sağa eğerek Hoseok'a bakarken başını masanın üzerine yatırdı.

Classmate Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin