21

244 17 0
                                    

  -Genel bakış açısı-

  Dersten sonra Hoseok Chunghee'ye parkta gezmeyi teklif edince genç ilk başta teklifi kabul etmek istememişti. Ama Hoseok'un ısrarları üzerine kabul etmek zorunda kalmıştı.

  Şimdi parkta yürüyüş yaparlarken sohbet ediyorlardı.

  "Ailem ailem diyorsun ama Chunghee ailen dediğinde her iki aile üyenden mi bahsediyorsun?"

  "Evet."

  "Ve ikisi de sana şiddet mi uyguluyorlar?"

  "Evet." Hoseok şaşkınlıkla Chunghee'ye bakarken o da Hoseok'a baktı.

  "İşleri ters mi gitti? Dövüyorlar. Arkadaşlarıyla kavga mı ettiler? Dövüyorlar. Keyifleri yerinde değil mi? Dövüyorlar. Ekstra paket olarak içkili olduklarında da dövüyorlar."

  Şuana kadar hiç kimseye açık olmayan Chunghee Hoseok'a istemsizce açık olmuştu. Buna kendisi de şaşırmıştı, ona neler olduğuyla ilgili hiçbir fikri yoktu.

  "Korkunç." Hoseok dedi.

  "Evet... Annemden kaçabiliyorum belki ama babam..."

  "Seni anlıyorum..."

  Ona şaşkınlıkla bakan bakışlarla dediklerine açıklama yapma isteği duydu.

  "Ben de on beş yaşıma kadar şiddete maruz kaldım. Annemi hiç tanımadım ve babamla kaldığım süre boyuncada... anlarsın." İstemsizce gözleri dolmuştu gencin.

  "Şuan da mı babanla kalıyorsun?"

  "Babam hapiste. Dedemle kalıyorum. O bana babamdan daha iyi bakıyor."

  "Hayat hikayeni duymak isterdim..." Düşünceli ses tonuyla dedi Chunghee.

  "Belki bir gün." Hoseok güldü.

  "Sana bir sır vereyim. Bunu sadece arkadaşlarım ve dedem biliyor. Ama aramızda kalsın." Chunghee meraklı gözlerle Hoseok'a bakmaya başlarken başını olumlu anlamda salladı. "Ben psikoloji tedavi görüyorum. İlk başta kolay olacağını sanmıştım ama hiç öyle değilmiş. Ruhumda çok fazla hasar vardı. İki yıla zorla toparlamış durumdayım ama hâlâ tam toparlanmış değilim. Bu yüzden tedaviye devam ediyorum."

  "Oh, bu çok üzücü." Chunghee bakışlarını yere dikti. "Seni tanımayan biri çok neşeli olduğunu ve normal ailede büyüdüğünü sanar oysaki."

  "Dış görünüş her şey değildir ve her şeyi yansıtmaz."

  "Evet..." Chunghee bakışlarını yeniden yere dikti. "Neyse negatif dolmayalım biz. Üzücü anılarımızı hatırlamaya değmez. Onun yerine daha iyi ve pozitif anılar oluşturalım." Chunghee büyük gülümseme eşliğinde Hoseok'a elini uzattığında o da yüzüne samimi gülümseme yerleştirerek Chunghee'nin elinden tuttu.

  "Eve geç gelirsen ailen kızmaz mı?"

  "Eve uğramadıkları sürece kızmazlar. Merak etme."

***

  "Vayy bu avm mükemmel. Hayatımda ilk kez böyle bir yere geliyorum." Chunghee hayranlıkla Hoseok'a bakarken o gülümsüyordu.

  "Hiç mi avm'ye gelmedin?"

  "Hayır."

  "Peki ya kiyafetlerini nasıl alıyordun?"

  "Ben hiç kiyafet almadım. Kuzenlerimin kiyafetlerini giydim hep."

  "Ah bunu bilmiyordum. Her neyse. Sinemaya gitmeye ne dersin?"

  "Burda sinema bölümü mü var?"

  "Tabiki Chunghee." Chunghee şaşkınlıkla küçük bir çocuk gibi sorular sorarken Hoseok gülüyordu.

  "Hadi gel." Chunghee'nin elini tutarak yayınlanacak filmlere bakmaya başladı.

  "Marvel izleyelim Hoseok lütfen." Gördüğü Marvel filmiyle Hoseok'a yalvarır bakışlar sunmaya başlayan Chunghee'ye güldü Hoseok.

  "Marvel mi? Bilmem ki ben Marvel izlemem."

  "Lütfen Hoseok hep Marvel filmlerini sinema salonlarında izlemeyi isterdim." Sesini daha da yumuşatan Chunghee'ye daha fazla dayanamayacağını anlayan Hoseok başıyla onu onayladı.

  Hoseok kasaya doğru giderken Chunghee onun elini tutarak durmasını sağladı.

  "Ama benim hiç param yok." Kızaran yüzüyle birlikte söyleyen Chunghee'ye gülümsedi genç.

  "Bu da sorun mu canım. Ben alırım takma kafana."

  Hoseok'un söyledikleriyle keyfi yerine gelen Chunghee Hoseok'un elini bıraktı.

  "Selam."

  "Hoş geldiniz."

  "Ben Marvel filmine 2 bilet almak istiyorum."

  "Buyurun."

  "İki patlamış mısır ve bir kola da alabilir miyim?"

  "Tabiki. Buyurun."

  "Teşekkürler."

  Parayı ödeyen Hoseok heyecanla onu bekleyen Chunghee'nin yanına geldi.

  "Al bakalım."

  "Kendine kola almadın mı?"

  "Ben kola içmeyi sevmem." Ona gülümseyen Hoseok'a gülümsedi Chunghee.

  "Peki."

  Sinema salonuna giren ikili arka sıralarda oturdular. Salonda çok az adam vardı.

  Tanıdık birilerini görmesiyle ayağa kalktı Hoseok.

  "Mark!" Dört sıra önünde oturan çocuğa seslendiğinde o da arkasını dönerek ona seslenen gence bakmıştı.

  "Hoseok!" Oturduğu yerden kalkarak Hoseok'ların olduğu yere gelen çocuk onun yanına oturdu. "Sen Marvel izlerdin miydin ya?"

  "Eh işte izliyoruz mecbur." Sohbetlerini dinleyen Chunghee'ye döndü Hoseok. "Chunghee. Kendisi Marvel hayranlarından ve izlemem için baskı yaptı. Ben de mecbur işte." Söyledikleriyle kahkaha atan ikiliye baktı Chunghee. Yeni gördüğü gençle ilgili hiçbir fikri yoktu.

  "Benden sonraki mi?" Göz kırparak Hoseok'a bakan Mark olumsuz cevap almıştı.

  "Bekarım ben hâlâ."

  "Bak ya Jimin de sevgilin olduğundan bahsedip duruyordu son iki gündür." Patlamış mısırdan ağzına atan Hoseok Mark'ın söyledikleriyle yediğini boğazına kaçırmıştı. Chunghee'nin ona uzattığı koladan biraz yudumlayan Hoseok kendine gelmişti.

  "Sevgilisi olarak dediği kişi ben miydim?" Şaşkınlıkla soru soran Chunghee'ye karşılık Mark omuz silkmişti.

  "Onu ben bilmiyorum. Ama Jimin bana öyle dedi."

  "Yok öyle bir şey saçmalamış yine Jimin. Ne kadar ağzı boş biri sen de iyi bilirsin Mark."

  "Zaten inanmıyorum Hobi, sadece arkadaşının bana dediğini dedim."

  Yarım saatlik reklamın bitmesinin ardından başlayan filmle Mark ve Chunghee seslerini keserek filmi izlemeye başlarken Hoseok onların ani ses kesişlerine göz devirmişti.

Classmate Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin