8

442 26 6
                                    

"Jungkook. Gelsene buraya bi." Annem sık sık adımı kullanmazdı, demek ki bir şey vardı.

Yavaş adımlarla odamdan çıkarak aşağı - salona indim.

"Efendim anne."

"Notlarına baktım."

Siktir. İşte şimdi neden adımla seslendiğini anladım.

"Notların zayıflamış Jungkook. Sorun ne?"

Başımı aşağı eğdim. Ne diyebilirdim ki?

"Okulda bazı problemler yaşıyorum anneciğim. Söz, en kısa zamanda eski haline getireceğim."

"Umarım Jungkook."

Taehyung'lar tüm dikkatimin onların üzerinde olmasına neden olmuşlardı. Bu yüzden derslerime doğru düzgün odaklanamamıştım.

***

Biyolojiyi de kapatarak masamın üzerinde yığılan kitapların üstüne koydum.

Başımı masanın üzerine koyarken ne kadar yorgun olduğumu hissettim. Biyolojiden önce yaptığım matematik ödevi beni bitirmişti.

Saate baktım. 22:36'dı. Bugün cumartesiydi ve sabah ondan beri derslerin üzerindeydim. Yorgundum, bitkindim ve uykum vardı. Zaten sabah Jimin'lerle planımız da vardı.

Saate bir kez daha baktıktan sonra yavaşca yatağıma doğru yaklaştım.

Üstümdekileri çıkararak pijamalarımı giydim ve yatağıma uzandım. Bu...bu iyi hissettirmişti. Zaten uykuya dalmam uzun sürmemişti...

***

"Ah kapatın şu lanet alarmı bu gün pazar." Bağırdım. Harbi ben alarm koymamıştım ya.

Kıkırdamalar duyunca gözlerimi açarak dikleştim. Jimin, Hoseok ve Seokjin başımın üstünde durmuş, şifresini dediğim için şu an pişman olduğum telefonumla oynuyorlardı.

"Ver o şeyi bana!" Telefonu Jimin'in elinden aldım.

"Saat on bir hâlâ yatıyorsun lan öküz. Saat dokuzda buluşacaktık hani."

Jimin'in sözleriyle duvar saatime baktım. Güya sabah erken durayım diye dün erken yatmıştım.

"Tamam ya uyanamamışım demek ki hadi siz aşağı inin ben üstümü değiştirip geliyorum."

"Sanki bizden gizli saklı bir şeyi var." Jimin söylenirken göz devirdim.

Hepsi odadan çıktığında yeniden geriye doğru uzandım. Hâlâ yorgun hissediyordum.

***

"Ah sonunda bay Jungkook da geldi. Efendim çay mı istersiniz kahve mi?"

Göz devirerek mutfak masasına geçtim.

"Anne bu öküzlere de bir şey ver diyicem ama vermesen daha iyi." Sözlerimle hepsi kaşlarını çatmıştı.

"Öyle deme Jungkook." Annem onların da önlerine kahvaltılık bir şeyler koyarken göz devirdim.

Başım mı ağrıyordu ya?

Başımı ellerim arasına aldım.

"Başın mı ağrıyor kuzum ilaç vereyim mi?" Üçlü şaşkınlıkla bana bakarken başımı salladım.

"Hayır anne başım ağrımıyor iyiyim ben."

Bu sözlerimle herkes yemeğe dönmüştü.

***

Classmate Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin