25

167 11 0
                                    

  -Jungkook-

  Sınav sınav üstüne derken bu hafta hızla geçmişti. Birçok şey olmuştu aslında bu haftada.

  Mesela Chunghee sınav haftasının başladığı gün Hoseok'la tüm bağını kesdi ve ona bir daha sınıfına gelmemesini dedi. Aralarında büyük kavga olmuştu. Sanırım Chunghee Hoseok'un ona aşık olduğunu anlamış, bir problemden dolayı ondan uzak durmayı tercih etmişti. Oysa Hoseok'un tatil haftasıyla ilgili Chunghee ile yapacak birçok planı vardı. Hepsi suya düşmüştü...

  Diğer yandan Yoongi başka sınıfa geçmişti. O gün Taehyung da bende şaşırmıştık Jimin ne kadar bu kararı beklemiş olduğunu dese de. Yoongi de bu kararın çok daha iyi olduğunu demişti.

  Namjoon ve Seokjin ikilisi ise zayıf oldukları derslerden yüksek notlarla geçmişlerdi. Birbirlerine yaptıkları yardımlar işe yaramıştı ve bu aralarında bir şeylerin başlamasına neden olmuştu. Arkadaşlık dışı bir şeylerin.

  Ben ve Taehyung'a gelince... Okurların en çok bizi merak ettiğine eminim ama aramızda hâlâ hiçbir gelişme yok. Eğer gerçeklerden bahsedersek Taehyung'un büyüdüğü ortam ona karşı acımama neden oluyor ama bunun dışında ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum.

  Bilmiyorum belki de kendimi kandırıyorum...

  Bu gün tatil haftasının ikinci günü yani salı. Arkadaşlarım darmadağın yani Jimin ve Hoseok. Ben ise onları bir araya getirmek için her zaman gittiğimiz Limon kafeye götürme kararı aldım. Belki bu ikisinin iyi hissetmesine sebep olur. İkiside bir haftadır mahvolmuş durumdalar.

  "Tamam bir şeyler sipariş edelim ne dersiniz?" Samimi durmaya çalışarak sordum çocuklara.

  "E-evet tatlı falan." Seokjin de bakışları ikisindeyken dedi.

  Öyle haldeydiler ki sanki kaç yıllık eşleri onları terk etmiş ve tüm gece uyumamış gibi. Aslında ikinci dediğim doğru olabilirdi. Göz altları mosmordu ve gizlemeye hiç zahmet etmemiştiler. Hiç değilse Jimin üç-dörd saat uyumuşa benziyordu. Hoseok da oda yoktu.

  "Bakın, bu hafta birçok sorun yaşadık ama bunun üstesinden gelebiliriz. Kendinize gelin!" Son cümlemi bağırdığım için kafedeki tüm insanlar bizim masaya dönmüştü ama Jimin ve Hoseok takmadan uykulu gözlerle boş boş bana bakıyorlardı.

  "İki bardak su alabilir miyim?" Yanımdan geçen garsona sordum.

  "Tabi efendim."
 
  Garson yanımızdan ayrıldıktan bir dakika sonra elinde su bardaklarıyla geri dönmüştü.

  "Buyurun efendim."

  "Teşekkürler."

  Aldığım su bardaklarını Hoseok'la Jimin'in yüzüne boşalttım. Seokjin yaptığım bu harekete şaşkınlıkla bakarken Hoseok ve Jimin ayılmıştılar.

  "Hasta, manyak, ruh hastası!" Jimin bağırıp yine tüm insanların dikkatini masamıza çekmişti.

  "Ne yapıyorsun be adam!" Hoseok da bağırdı.

  "Yeter be buraya geldi! Ölü gibi süründünüz hafta boyunca. Kafeye getirdim iyi hissedesiniz diye siz yüzünüzü asmış hiçbir şey demiyorsunuz!" Oturduğum sandalyeden fırladım.

  "İzin verseydin de haftamı depresyonda geçirseydim." Hoseok sessizce dedi.

  "Depresyon falan yok bu hafta size!" Daha da bağırırken yanımıza garson gelmişti.

  "Efendim misafirler sizden rahatsız oluyor bu yüzden sizi dışarı çıkarmak zorundayız."

  Dudaklarımı ısırdım. Bunları buraya getirmek en kötü seçimmiş.

Classmate Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin