Keyifle...
Karga'nın peşinde olduğunu zaten biliyordum ama illegal bir anlaşmayla kökünden halletmek istemesini kavrayamıyordum. Sadece selamlaşmak üzere birbirine rastlaşmış iki yakın ahbap olabilirler miydi? Öyle görünmüyorlardı. Konuşmalarına uzak kalsam da aralarında ki muhabbetten iyi şeylerin dönmediğini Ayaz'ın masaya ritim tutan parmakları ele veriyordu. Selamlaşmak üzere orada bulunmuyorlardı. Birbirlerine temas etmeden masaya geçmeleri farklı bir çok yoruma açıktı ama Ayaz casus değildi, olamazdı!
Onu sorgulamak içinde buluşabilecek uygun bir yer olmadığına göre, o zaman neyin peşindeydi?
Ayaz düşman olabilir miydi?
Bu ihtimali düşünmek istemiyordum.
Değildi.
İş ile ilgili hiçbir zaman bana detaylı bilgi vermemişti. Bilgi bile vermemişti. Konuştuklarımızın bir beni ilgilendiren tarafından ele aldığımızı düşününce, şimdi neden onun sadece işiyle alakalı değil hayatıyla da ilgi pek yerine iliştirebileceğim bilgilerden yoksun olduğum gerçeği ile yüzleşmek ağır bir his verdi göğsüme.
Yine de o masa da neden oturup, bir casusla görüştüğü kısmını kendimi vermeliydim.
Kalbimi geriye atıp durmalarımın bir karşılığını ileride ağır bir şekilde ödeyeceğimi biliyordum. Belki de bakmak istediğim an kalbim beni tutmayı reddedecekti.
Kim bilir...
Ama şimdi hazırlandığım bu ana vermeliydim kendimi.
Anlaşılacaktı. Tetiğe yasladığım parmağımla belirlediğim hedefe doğru ateş ederken adam geriye doğru devrilen sandalyesiyle birlikte cansız bir şekilde düştü. Ayaz'ın gözleri ateş edilen noktaya doğru çekilirken birkaç metre uzaklıkta kalan gözlerimi bulması uzun sürmedi. Kör bir karanlıkta cayır cayır öfke alevleriyle yanan gözlerime baktı. Tanıyabilmesi olanaksızdı ama silahına davranmak yerine ayağa kalktı ve dışarı çıkmak üzere kapıya doğru hareket etti. Daha fazla oyalanmadan evinden çatısından aşağı atlayıp dar sokaklardan geldiğim yere doğru koşarken yakalanmadan kurtulmak arkamda duyduğum seslerle biraz daha güç istiyordu.
"Buradan firar etti!"
Sezar Bulut'un yanında bulamadığım adamlarını nasıl olmuştu da bir anda peşime düşmüşlerdi anlamış değildim. Baskından haberdarlar mıydı?
Karanlık sokakta koşmaya devam ederken dikkatim bir yerlerden kulağıma değen seslerdeydi.
Yaralı omzum adımlarımda ki takati eksiltirken kanamaya başladığını tenimden elbiseme yapışmış ıslaklıktan anlıyordum. Nefesimi kontrol için girdiğim dar sokak boşluğunda duvara tutunup derin derin nefes aldım. Burnuma kadar çektiğim puşi ilk defa nefes almamı engelliyordu, yaralı olmamın da katkısı büyüktü.
Yağmur başlamıştı. Yağmurun zaten yağmak üzere olduğu gelmeden gökyüzünde beliren yüklü bulutlardan fark etmiştim ama hemen olması gerekmiyordu.
"Şu araya girmiş olabilir, dikkatli olun!"
Yaklaştıklarını adım seslerinden anlaşılırken benim adımlarım son derece sessizdi ama böyle yavaş hareket ettiğimden yakalanmam kaçınılmaz olacaktı.
Aniden önüme çıkan bedenle birlikte yolum çıkmaz bir sokak oluverirken Ayaz'ın bana doğru hedef aldığı silahı fark etmem silahıma uzanmamı engelledi.
İstesem o henüz tetiği çekmeden silahımla ona ateş edebilir bu darbeden ötürü aramıza bir hiçlik girmesine sebebiyet verebilirdim ama istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GünIşığı Hanımefendisi
General FictionBeyaz elbisemi düzelttim, etrafı daha birkaç saniye önce gezdirmemişim gibi göz gezdirdim. Yeni gelenleri onları rahatsız etmeyecek kadar kısa bir an süzdüm. Yine kapıya baktım ve yine kaçmak istedim. Salon iyice daralırken bir başka müzik çaldı, bi...