35. Bölüm (Yeni)

24 2 0
                                    

Keyifle...

İçim üşümüştü, bunun gözümün önündekini dahi göremeyecek kadar kör kalan tenha, sessiz ve kimsenin uğramayı akıl edemeyeceği ürkünç sokak aralığıyla bir ilgisi yoktu, hava gayet romantik bir yürüyüşe elverişli derecede serindi. Bağran’ın bu tarafı ışıklardan yoksundu, üzerine çokça dökülmüş kan yüzünden lanetli bile sayıldığından çivi çakmayı ve yaşamayı reddetmişlerdi. Karanlık hareketlerimi perdelese de yine de biraz ışık hiç fena olmayacaktı.

İçimi buz kesen soğuğun nedeni dün yaşanılan ve adına cinayetten başkası denilmesine karşı olduğum infazın hala gözlerimin önünde canlanması ve sürekli sürekli kendini tekrar etmesiydi. Kabul etme evresine henüz gelmemiştim, öncesinde bir karşılık vermeli daha sonra o acıyı dibine kadar yaşamalı sonrasında kabul etmeliydim.

Biliyordum ki öfkem de acımda dinmeyecekti.

Tiksinti duymamı sağlayan o gülümseme de hala etkisini üzerimden geçmiş değildi, bu yüzden hislerim bu kadar taze ve nefretim bu kadar güçlüyken buraya gelmek istemiştim. Silahımı kontrol etmek üzere elimi kuşağıma götürdüm, gergin bir soluk verirken parmaklarım ilk defa silaha dokunurken titremişti.

Ona dokunduğum ilk zamanları anımsıyorum da aslında ne kadar toy ve heyecan içindeymişim, akıl erdiremediğim, henüz ne ile karşı karşıya gelmeyi göze aldığımın bilincinde olmadığım zamanlar savaşmak, mücadele etmek çok kolay gelmişti, bu zamana dönüyorum ve aslında hiçbir şeyin kolay olmadığı bizzat yaşayarak kabul ediyorum. Hiç kolay olmamıştı. Muhtar bana katı bir dille, bir girersem geri dönüşü mümkün olmayacak bu yolun vereceği eziyetleri, kalbime bırakacağı lekeyi anlatmaya çalışmış ama ben bir kadın olduğum için beni buna layık görmediğine yormuştum tüm uyarılarını. Onu ancak anlayabiliyordum, ben yola çıktığım ve şimdi ki ben arasında ki uçurumu net görebiliyordum.

Aynı kalmamıştım. Azmim, isteğim ve bu ülkeye duyduğum bağlılıktan ötürü savaşma arzum güçlüydü o gün ki gibi ama kalbim ve ruhumda artık silinmesi mümkün olmayan lekeler vardı. Vicdanımın sesi çok uzaklardaydı.

Yüzümün yarısını boynuma indirdiğim puşiyi yukarı çekerek örttüm. Terk edilmiş binanın içine girerken çıkacağım katta cılız bir ışık dikkatimi çekti. Benden önce gelmiş olması şaşırtmıştı beni. Ona gönderdiğim mektubu bu kadar ciddiye alabilmesi tuhaf ve garipti. Tamamen hislerimle hareket ederek merdivenlere ulaşırken temkinli davranmayı aksatmadım, bu kadar tekinsiz ve korumasız bir başına buraya gelmesi yeterince garipken tuzağa çekilenin ben olmaması için etrafı incelemeye başladım.

Aldığım nefesin sesinden başka en ufak bir tıkırtı bile yoktu. Merdivenleri hızlıca çıktım, dördüncü kata ulaşırken buranın alt kattaki dairelerden farklı olduğunu fark ettim. Kibrit ışığından hallice cılız bir aydınlık vardı, henüz geldiğimi fark etmemişti. Arkası dönük bir şekilde önü tamamen açık binadan dışarıyı izliyordu, karanlıkta neler gördüğünü merak ettim. Düşüncelerinin içinde kirli emelleri olduğuna emindim ama yine de o kör noktaya diktiği gözlerinin içinde ne düşünceler geçiyordu, bilmek istiyordum.

“Öldürmekle elinize bir şey geçmez demiştim,” dedim fısıltıyla. Beni duyduğuna emindim ki kısık cümlemle birlikte hızlıca arkasını dönmüştü bana. Önce gerçek mi yoksa bir yanılsama mı olduğuma karar vermek için bir süre bekledi sessizce, gözlerini üzerimde gezindirdi. Gereksiz olduğunu düşündüğüm birkaç evrakın durduğu masada üzerinde yanan mum ışığının el verdiği kadar aydınlanan yüzünün yarısı şaşırmaya hazırlık yapıyordu, ama önce o şoktan arınmayı bekledi.

Male York bu karşılamayı beklemiyordu.

Sadece mektubumla buraya gelebileceğini varsaymak aptallıktı, biri onu buraya yönlendirmiş, ona gönderdiğim mektubun haklı çıkmasına öncülük etmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 22 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GünIşığı HanımefendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin