Keyifle...
"Neden sürekli benden bir şeyler yapmamı istiyorsunuz?" dedi Karamamba. Nasuh bey kimliğinden uzak havası, az bir aydınlığa sahip odada çok daha belli etmişti kendini. Karamamba'ydı ve gözlerinin içinde gözlerime meydan okumaları yansıyordu.
"Yoluma çıkmaya sürekli delicesine bir heves içindesiniz!" diye yanıtladım. İçimi saran, tüm hücrelerimde bir karşılığı olacağı yönünde bedel naralar atan öfkemin aksine, oldukça sakin ve rahat bir dış halim vardı.
"Olması gereken neyse onunla meşgul oluyorum. O puşinin altında gizlendiğinizde siz çok mu adaletli oluyorsunuz?" Güldü. "Bu beni yalnızca komik bir şey duymuşum gibi güldürür!" Karşıt düşüncelerini yargılamak bana düşmezdi lakin söz konusu aynı çatı altında nefes almak olduğunda en az benim kadar vefalı davranmaya hakkı olduğunu savunuyordum.
"Doğru fikirler anlaşılmadığından kısmen komik görünmüştür." Cümlem üzerine gözleri kısıldı ama en ufak değişik bir anlam uğramadı yüzüne.
"İnancınızı kırmak istemem lakin, boşa gidecek çabalarınızla diğer insanlara yalancı umutlar teklif eden, dahası da mum alevinden farksız sözleriniz ve hakeza akılsız hareketleriniz ne mantıken ne de vicdanen uygun değil! Bunu kabul etmediğimi bilmelisiniz!" Düşünceli bir anlam kazandı yüzü. "Her iki tarafımdan yargılıyor, zira destekleyici bir düşünce, sabit fikrinizi onaylayacak akıllıca bir cümle bulamıyorum!" Sesi üzgünüm der gibi çıkmıştı ama üzgün olmadığını biliyordum.
"Sizi ilgilendirmeyen konular üstünde epey düşünmüşsünüz," dedim alayla. "Buraya başka bir hususta uyarı vermeye geldim. İnsanları müşkül duruma düşüren utanmaz bir adamın dostluğuna ihtiyacınız olmayacağı kanısındayım. Düşmanlığı can sıkıcı bir boyutta ve sizinle bir ilgisi bulunduğunu teyit ettim. Bi' çaresine bakma karşılığında sizi şimdilik serbest bırakacağım!" Sert, uyarımı dinlemediği takdirde başa bela olacak bir sorun çıkaracağımdan kuşku bırakmadan konuşmuştum. Bana doğru uysal bir adım atarken şakağına doğru kaldırmış olduğum silahın ucunu göğsüne dur dercesine indirdim.
Hayret eder gibi dudaklarını büktü. "Beni vurup sağ çıkabileceğinizi size düşündüren nedir?" dedi. Bir silaha bir de gözlerimin içine bakıyor, sinir veren bir gülümsemeyle dudağının kenarını çekiyordu yanağına doğru. Onu çok iyi analiz edebilmeyi öğrenmemiş olsaydım benimle dalga geçtiğini düşünebilirdim ama içine içine sert bir kayma duygusuyla boğuştuğunu sezinleyebiliyordum.
"Hep bir yolunu bulmuşumdur," dedim dümdüz bir sesle.
"Hayatta kalmanız bile benim çabalarıma bağlı iken bu yaptığınızın zalimlikten başka açıklaması yok!" dedi. Huzursuz bir atış oldu kalbimde. Raylar üstünde zayıf bir bedeni çekiştirip, ezilmesine müsaade etmediğim için yıllarca bu davranışım hor karşılanıp, türlü utanca sevk eden cümlelerle sınanmıştım bizzat ağzından. Bunu ben başlattığım için devam ettirmeyi kendine mazur görmüş, bitmesine izin vermemişti. İyi veya kötü.
"Minnet duyulacak şeyler değil, birbirimizin hayatını kurtarmak!" dedim anlamlı bir sesle. "Bunu en iyi sizin bilmeniz gerekiyor, buna sizin gözlerinizle bakacak olsaydım daha zalim karşılanırdım emin olun. Sizin için anlam ifade etmeyen bu hayat kurtarma hareketleri neden benim için önemli olsun?"
"Pişman mısınız?" dedi hırçın bir dalgalanma gözlerinde parlarken. Sanki gerçekten bedenini raylarda bırakıp, ölüne kucak acısına sessiz kalmamı diliyordu ama beyhudeydi.
"Şayet öyle olsaydı, kendimi sorgulardım." Silahı geri çektim. "Kanca denen adamla sizi bir kefeye koymuyorum, şimdilik!" Silahı ondan uzaklaştırmam rahat nefes almasına neden olmak şöyle dursun, sanki onu ateşlemediğim için öfkeyle bakıyordu. "Bir tehlike daha arz edecek olursa sizin bilinçsizliğiniz kabul ederim, sırtını sıvazlamayı keserseniz ortalıkta adamım diye dolaşamaz." Kapıdan çıkmak yerine pencereye yöneldim. Açarken Karamamba'ya göz ucuyla baktım. "İstersen sende enine boyuna düşün, bir sonuç elde edemezseniz devreye girecek olan sizin de canınızı yakar!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GünIşığı Hanımefendisi
General FictionBeyaz elbisemi düzelttim, etrafı daha birkaç saniye önce gezdirmemişim gibi göz gezdirdim. Yeni gelenleri onları rahatsız etmeyecek kadar kısa bir an süzdüm. Yine kapıya baktım ve yine kaçmak istedim. Salon iyice daralırken bir başka müzik çaldı, bi...