Oy ve yorumları eksik etmemeniz temennisiyle,
Keyifle...
Bazen ona bakarken ona bulaştığımı, ondan bir parça olduğumu hissediyordum.
"Peşini sürdüğünüz biri varmış ... Neden aradığınızı merak ediyorum."
"Bunun sizi alakadar ettiğini sanmıyorum," dedi.
Kara Karga ben değildim, Karga olduğumu ona açık etmiştim ama o olmadığımı öğrendiğimde bunun ne denli yanlış bir düşünceyle ortaya atılmış, durumu daha karma karıştıracak bir hamle olduğu gerçeğiyle yüzleşmiştim. Şimdi ise yekten toplanmış bu alıcıların kaynağını arıyorlar, deyim yerindeyse kökünü kazımak istiyorlardı. Kendimi ona açık etmiş olmama rağmen bana dokunmamakta ki ısrarını anlamıyordum.
Ayaz ne yapmaya çalışıyordu? Keşke zihnini okumak mümkün olsaydı!
"Haklısınız," diyebildim.
"Kovacak mısınız yine?" diye sordu yumuşak bir sesle. "Biraz yürüyelim mi?" Bunu çok içten dilemişti.
"Güveninizi harcamış bir kadınla neden yürüyüş yapmak isteyesiniz?"
"Bağışlasın, kendisiyle yürümeyi seviyorum. Belki içimi kavurup duran bu ateş bir nebze de olsa kendisiyle durulur. Esirgeme!" dedi. Gözleri üzerimde kalbime yaraşır bir duyguyla bana bakması....
O bana bu kadar açıkken sır gibi kalıp tutumlu davranmak beni zorluyordu. Muhakkak ki kalpler birdi, bir atıyordu ama bilinmezliğin getirdiği o boşa çıkacak korkusu beni tutuyor bir yanlışa sürüklenmeme, umut vermeme mani oluyordu.
"Biraz bekleyin," dedim. Kafasını salladı. Yanından ayrılıp avluya gelene dek arkama bakmadan sakin adımlarla yürüdüğüm ama görünüşü tam bir aldatmacaydı, sakin falan değildim. Odama çıktım. Kapıyı arkamda kapattım. Aynanın önüne geçerken elim sanki hüngür hüngür bir ağlamaya tutulmuşçasına göğsümü sarsan kalbimin üzerine koydum. Sakinleşmeyi bekledim. Kapım bir kez tıklatılırken anlık onun gelebileceği düşüncesi yüreğimi ağzıma taşıdı ve derhal beyhude bir düşünce olduğunu kavramam uzun sürmedi. O izin almadan gelmezdi, ki ona beklemesini söylediğimde sahiden olduğu yerde beni bekleyeceğinden emin olduğum bir karaktere sahipti.
"Zeynep!" dedi Ceylan'ın ürkek, kısık çıkan sesi.
"Gelebilirsin," dedim yavaşça.
Kapı açılırken yüzümü karşımda duran benliğime çevirdim. Yalancı değildim ama bu gözler ne kalbine de ne de kalbinde ki insana dürüst değildi.
Yanıma yaklaştı Ceylan.
"Biliyordum," dedi anlam veremediğim bir sesle. Aynaya yansıyan aksisine baktım. "Sizi bekliyor."
"Ne yapacağım?" diye sordum. Bunu ona değil, kendime sormuştum.
"Seni rahatsız etmesin ama Hümeyra hanım, oğlu için, Gülru'dan söz etti sofrada. Ayaz beyde sesini çıkarmadı." O tüm vücudumda hissettiğim heyecan duygusu zemine düşüp parçalanan bir cam parçası gibi, kırılıp hislerimin etrafına saçılırken, olması gerekenin tam da bu olduğu gerçeğini sindiremiyordum. Aşağıda beni bekleyip, dahası da başka bir kadınla mı randevulaşacaktı?
Bunu kullanabilir, bir daha görüşmemem için yeterli bir gerekçe sayabilirdim. Kaktüse dokunmadım ama köstekli saati çekmeceden çıkardım. Dolaptan ince bir hırka çıkarıp üzerime geçirdim.
Aşağıya indiğimde onu bıraktığım yerde beni bekliyor oluşu tam bir can sızlatıcı bulmuştum.
Saati sağ avucumda saklayıp sıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GünIşığı Hanımefendisi
Ficción GeneralBeyaz elbisemi düzelttim, etrafı daha birkaç saniye önce gezdirmemişim gibi göz gezdirdim. Yeni gelenleri onları rahatsız etmeyecek kadar kısa bir an süzdüm. Yine kapıya baktım ve yine kaçmak istedim. Salon iyice daralırken bir başka müzik çaldı, bi...