Keyifle...
Salonda dedem dışında tüm aile üyelerinin ses tonlarına dikkat etmeksizin, ne dedikleri birbirine çarpan konuşmalarda ötürü anlaşılmayan sohbetten henüz adımımı içeri atmazken bile rahatsızlık duymuştum, benim için hazırladıkları sorular içinde ayrı bir sabır ihtiyacım için derin bir nefes alıp sessizce halamın oturduğu koltuğa yanaşıp yanında kıvrıldım. Amcamın nasihatten uzak telkinleri o ağzını daha açmamışken zihnimde yankılanıyordu. Babamın merhamet yüklü kalbine tezat amcamın soğuk yüreğinde ki farklılıklar ile her karşı karşıya geldiğimde muhakkak dedemi düşünmeden edemiyordum, dedem bu ikisi arasında bocalan bir arayış timsali birini andırıyordu. Arada babamdan aşina olduğum benzerliklerin yanı sıra amcamdan parçalar taşıdığı su götürmez bir gerçekti.
"Bir açıklama yapacak mısın?" diye sordu Necat amcam, kalabalık sesleri kendi sesiyle sessizliğe gömerek. Mutfaktan sorumlu kızlardan biri olan Nihal öncesinde sanırım sakinleşmem de yardımcı dokunacak çayı önüme koyarken, kazandığım bu birkaç saniye de kafamın içinde uydurulabilecek güzel bahaneler sıralayabilmiştim ama artık bunu yapmak istemediğimi hissetmem beni yoruyordu. "O adamın ne kadar tehlikeli olduğundan habersiz misin?"
"Avluya kadar gelip, evin içini arama terbiyesizliğine bulduğu cesaretten neden söz etmiyorsunuz? Korumak için mi yoksa öldürmek için mi tutuyorsunuz?" dedim ölçülü bir ifadeyle. Gergin olmaya gerek yoktu.
"Bilmediğin konular hakkında ileri konuşma, ihtimamını anlıyorum; kasabaya gelecek askerlerin kuracağı karargah tedirgin ediyor bizi! Düşman olma olasılıkları güçlü!" dedi hak vermekten uzak bir sesle. Kaşlarımı çattım, kasabaya yerleşecek olan asker duyumu bize de ulaşmış ama değil ihtimali, dolaşan söz bir şakadan ibaret karşılanmıştı. Öyle bir gerçeklik varsa elbette önlemi her şekilde alınırdı.
"Nasuh bey çok mu güvenilir?" dedim gözlerimi kaldırıp amcama bakma cesareti göstererek. "Koruduğu köşkü basma terbiyesizliğinde bulundu, icabına bizzat bakmadığınız süre zarfında adınız iyi anılmayacaktır."
"En azından cemiyetin önemli adamlarından biri," dedi amcam. Kalın kaşlarını çattı. "Güvenliği olmasa bu kadar kolay iş yürütemezdik madende."
"Karargah için devlete mektup gönderenlerin çoğu kasabanın güvenliğini arzu ediyor," dedim ve çayımdan bir yudum aldım. Ya tadı değişikti yahut damağım bu zevkten mahrum ediyordu beni. "Asıl güvenlik onlardan geçiyor, neden onlardan yardım talep etmiyorsunuz? Bir zamanlar Sultanın övgüsüne layık olmuş bu aile için eminim ellerinden geleni yapacaklardır!" Yapmacık bir tebessümle dedeme baktım.
"Zevzekliği kes, baban gibi konuşup durman bugün olanların bir bahanesi kabul görülmeyecek!" dedi amcam.
"Öyleyse bir hesap sormanız gerekiyor Nasuh bey ve altında çalıştığı cemiyetten, haksız mıyım?" dedim çekinmeden. Dedeme bakıyor, bakışlarıma karşılık vermesini ısrarla bekliyordum yüzümde ki yalancı ama manidar gülümsemeyle.
"O cemiyetin ne denli bize yardımı dokunduğundan bi' habersin," dedi küçümseyerek.
"Bu kadar yardımı hayır düşkünü olduklarından yapmıyorlardır," dedim. "Aranızda ki iş bağlantısıyla ilgilenmiyorum, bugün olanlar için düzgün bir gerekçesi olsa iyi olur zira başka yerlere şikayetimi dile getirebilirim." Yaradılışımın özünde kanı asla bozuk olmayan bir takım duygular taşıyor, bu köşkte her kaldığım günler boyunca ruhuma yabancı yaşantının içinde boğulduğumu hissediyordum.
"İki okuyup, bir avarenin yanında asiliği öğrenmem aileyi sadece utanca boğmaktan ileri götürmedi, meşguliyetine sessiz kalmam babamın ricası lakin bir daha saygısızlık görürsem aynı anlayışı gösteremeyebilirim!" Bir meşale ile yürüyor, bir gün o meşaleyi yakıp güneşe çanak tutmayı büyük bir özlemle bekliyordum. Henüz soğuk ve hırçın bir mevsimin tam ortasında, amacının sadece sıcak soluk alıp vermekten başka bir çaresi olmadığı bu zaman dilimin içinden bir an önce çıkıp, yalancı gündüzleri yere çalıp hakikat dolu gecenin perdelerini tüm kasabanın üstünde aralamak isteğiyle yanıp kavruluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GünIşığı Hanımefendisi
General FictionBeyaz elbisemi düzelttim, etrafı daha birkaç saniye önce gezdirmemişim gibi göz gezdirdim. Yeni gelenleri onları rahatsız etmeyecek kadar kısa bir an süzdüm. Yine kapıya baktım ve yine kaçmak istedim. Salon iyice daralırken bir başka müzik çaldı, bi...