Keyifle...
Kapı çalana dek bekledik. Hasreti bir nebze de olsa dindirmişti bu sarılmalar. Ayaz benden istemeye istemeye uzaklaşırken ayağa kalktı. Ben koltukta oturmaya devam ederken, gir komutunun arkasından kapı açıldı ve bir subay göründü. Elinde ki fırınlara at dolu dolu bir poşeti Ayaz'a uzatıp selam verdi ve çıktı. Kapı kapanırken Ayaz bu defa karşımda ki koltuğa geçip oturdu. Poşeti sehpanın üzerine bıraktı. Sanki unuttuğu bir şeyi anımsamış gibi bir anlatım kapladı yüzünü ve yine ayağa kalkıp masanın etrafından dolandı. Masasının gözünden bir paket çıkarırken gözlerim bir miktar mahcubiyetle dizlerime düştü
Gece vakti onu rahatsız ettiğim kanısı utancımı ikiye katlarken bir de üstüne nazik bu davranışları, gocunmadan yaptığı biliyordum ama yine de kendimi yer yarılsa yerin dibine geçmek istercesine derin bir utanma duygusu içinde hissettim.
Satıcıdan fazladan aldığı, içinde çeşit çeşit doldurttuğu kese kağıdını önüme bıraktı. Poşeti açtı.
"Ben acıktım, acıkmış olabileceğini de düşündüm," diye açıkladı, ona derin bir anlamla bakan gözlerimi fark ederek.
"Zahmet oldu, kendimi zorla davet ettirmiş gibi hissettim!" dediğimde gözleri hızla yüzüme çıktı ve kaşlarını bu söylediğime kızarcasına çatıldı.
"Zahmet olmadı," dedi yüzündeki ifadeye yaraşır bir kızgınlıkla. Bir poğaçayı alıp ağzıma doğru taşırken henüz ben inkar edemeden açılan ağzıma soktu. "Bir kere olsun itiraz etmesen, elinden silahını almışım gibi davranmasan!" Silah derken yüzünü buruşturdu.
Bu saatte sıcak poğaçayı ve diğer atıştırmalıkları nereden bulduğunu sormadım.
"Necat bey yarın akşama çıkabilir ancak," dediğinde geniş koltukta oturuyorduk. Uzun uzadıya geçen bir sessizlik yaşamış, sabaha dek bekleyecek olmamızdan duyduğumuz eminlikle pencereden olabildiğince kadarıyla geceyi izliyorduk. Zihnim sakindi, kalp atışlarım Ayaz bana bakmadığı sürece dengesiz atmıyordu ve yüzümde uzun zamandır taşımadığım bir huzur dalgası vardı. Ayaz'ın yanında oluşum bir aile sıcaklığı hissettiriyor, sanki sadece birkaç zaman değil hep benimleymiş gibi geliyordu. Uç bir histi, aşağıda kalan yokluğun üstesinden belki de bu sayede gelmiştim.
Sorusu üzerine dönüp ona bakmadım. Yapılan ve arkasından gelen hareketlenmelerin sorumluluğu üzerine almalıydı Necat amcam.
"Mağdur insanlar oldu, dışarıdan bakıldığında kimsenin yadırgamaya cesaret edemeyeceği bir iş üzerindeydi lakin kaçakçılığı bu iyi niyeti suistimal etti."
"Necat beyi sevmiyorsun, şahit oldum göz göze geldiğinizde çarpışan bir şeyler var." Derin bir nefes alırken ona baktım, başını koltuğun üst kenarına yatırdı. Yorgun ve uykusuzdu ama belli etmiyordu.
"Babam ve anneme biçilen cezadan pay alıyorum!" dedim. Yüzümü tamamen ona çevirirken başımı onun gibi koltuğa yasladım. "Babamın asla haksız olduğunu düşünmedim, dedemden onlara duymadığı şefkat için sayısız kere yüz çevirmişliğim oldu ama dedemin de haksız olmadığını içten içe biliyordum. Ortaya yapılanların bir açıklaması olarak yalan bir beyan atıldı, bir zamanlar buna inandım ama gün geçtikçe dedemin aslında ailemi korumak istediği için öyle davranmak zorunda kaldığını acı bir şekilde öğrendim. Bu yüzden şimdi Hüsam Abdullah'a yüz çeviremiyorum!"
"Babanın işlediği cinayet," dediğinde doğruldu. Yüz anlatımında merak ve ciddiyet oturdu. "Yardım Cemiyetinden biri miydi?"
"Nasuh beyin babası," dedim tereddüt etmeden yanıtlayarak. Kaşları havalanırken bunu bilmediğine şaşırmıştım. Vali bey oğlunu her şeyden uzak tutma çabası takdir edilesiydi. "Kan dökmek istediği için bir cinayete teşebbüs ettiğine inanmıyorum. O zamanlar, Yardım Cemiyetinin 4 büyüklerden dağılımı sonrasında ortaya çıkması ve Bağran'ın yükümlülüğünün çoğunluğunu üzerlerine almalarında elbette hiçbir sorun yoktu. Sorun gizliye gizleye yaptıklarıydı. Burayı tamamen Yunanların ellerine teslim etme planları daha o zaman başlamış, babam henüz çok gençti ve durumu geç olmadan fark eden iki isimden biri. Diğeri Muhtar." O anları anımsamak derin bir keder ama içten bir tebessüm yerleştirdi yüzüme. "Babam ve annemin ölümleri kayıtlarda doğal afet diye geçer, asla buna inanmadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GünIşığı Hanımefendisi
Narrativa generaleBeyaz elbisemi düzelttim, etrafı daha birkaç saniye önce gezdirmemişim gibi göz gezdirdim. Yeni gelenleri onları rahatsız etmeyecek kadar kısa bir an süzdüm. Yine kapıya baktım ve yine kaçmak istedim. Salon iyice daralırken bir başka müzik çaldı, bi...