Keyifli okumalar...
Günışığının esirgediği tüm aydınlığının bir daha yoluma değmemesini göze almıştım o tetiği tutarken. Bir yolun başındaysanız şayet bir sona ulaşma isteği tam o anda kontrol edilemez bir heyecanın içinde çağıldıyordu. Masume sayılan bu heyecan bir zaman sonra yol aldıkça sabırsızlıkla örülüyor, takat kesen bir yorgunluk yüzünden amaca ket vurup sadece ve sadece inancını yitirmeye yüz tutmuş çabanın nerede heba olacağını düşünmeden artık kendini o yolun üstünde bırakıvermek istiyordu.
Öylesine umutlu ve öylesine günışığına kavuşma isteğiyle doluydum ki, kiminle savaşmam gerekirse savaşır, nereye gitmem gerekirse gider ve ne yapmam istenirse tereddütsüz yapmaya hazırdım.
Yaptım. Çok saygı duyduğum dedemle karşı karşıya gelmiş, adını dünyaya duyurmak için can ve başla çalıştığım ülkemin insanlarının gözü önünde itibarımı kaybetmiş, türlü ölümlerle tehdit edilmiş çoğu ile yüzleşmiştim, hakarete uğramış ve kalbimi kendime bir düşman haline getirmiştim. Evet, birçok tehlikeyle burun buruna gelmiştim ama yine pes etmemiştim.
Ta ki yoluna baş koyduğum davanın aslında başka bir yüzü olduğunu öğrenene dek.
Omuzlarım yavaşça düşerken Muhtar'ın yanına yerleştiğim günden bu vakte kadar her bir an gözümün önünden geçti. Kara Karga ben değildim, hiç olmamıştım. Sadece insanlar çatıdan çatıya atlayan birine kahraman gözü ile bakmasa bile bir isim vermeye müşerref kılmış olduklarından Kara Karga doğmuş ve başıma gelecekleri umursamadan, yakalandığım takdirde türlü gözlerin hedefinde olacağımı umursamadan ona kukla olmayı göze almıştım.
Kara Karga olmuştum.
Muhtar'ın ihanetine uğramış hissetmek bana harcadığı emeğe saygısızlık olur muydu?
Aklımı kaçırmak üzereydim. Male'nin bana o son bakışında ki hin, katıksız karanlık ifade artık iplerin koptuğunu işaret ediyor ve çıkmak üzere başlamaya hazır savaşın çok yakında olduğunu hissediyordum. Başka ne olabilirdi ki, görevi tehlikeye atmakla kalmamış itinayla üst üste dizilen taşların ansızın bir dikkatsizlik yüzünden ufak bir yelde dağılışına sebebiyet vermiştim. Ben üstüme düşen suçluluğu kabul edebilirdim ama Muhtar'ın bir sorumluluk alıp açıklayıcı ve bir yorum yapması gerekiyordu ki, Nedim'den haberdar olmadığını hiç bir güç bana kanıtlayamazdı.
Nedim'in sorguya alındığını az çok tahmin edebiliyordum. Kara Karga diye alınıp üstüne benimde gölgesi olarak yaptığım her şey üzerine yıkılmış vaziyetteydi. Ayaz bana bu konuda yardım eder miydi bilmiyordum ama sanırım Nedim'i oradan kaçırmaktan başka çözüm yolu yoktu. Ki başka türlü çıkmasına da imkan yoktu. İnsanları ya galeyana getirecekti yahut insanlar Kara Karga'ya minnetini bir şekilde gösterecekti.
Benliğimi saran hayal kırıklığını ötelemeye çalışmadım, her hücreme yayılan bu yeni olmayan duygunun beni sarmasına izin verdim. En azından çok düşünüp delirmektense bu acınası duygunun avuçları arasında sadece iflah olmaz bir keder içinde kalmayı tercih ederdim. Kafayı yemekten iyiydi bıçaklanmış gibi hissetmek.
Kafamı yastığa yan bir şekilde yatırırken pes etmiş bir görüntü içinde olduğumun bilincindeyim. Balonun asıl amacını acımasız bir son yardımı ile öğrenmiş, ilmek ilmek işlediğim planlarım üzerime dağılmış beni hayattan çok uzak, ücra bir köşeye atmıştı sanki.
Kopmuştu.
Öyle bir sarsılma olmasına rağmen hiçbir kıpırtı da söz konusu değildi.
İnsan bazen ellerinin arasında istediği yönde hareket ettirdiği dümene rağmen bile gideceği yeri hesaplayamıyordu. Fırtına mıydı? Muhtar ile görüşemem ve tüm olan bu karmaşıklığa bir açıklık getirmem gerekiyordu ama benim canım sadece uyumak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GünIşığı Hanımefendisi
General FictionBeyaz elbisemi düzelttim, etrafı daha birkaç saniye önce gezdirmemişim gibi göz gezdirdim. Yeni gelenleri onları rahatsız etmeyecek kadar kısa bir an süzdüm. Yine kapıya baktım ve yine kaçmak istedim. Salon iyice daralırken bir başka müzik çaldı, bi...