Keyifle...
Ne kadar düşünürsem düşüneyim kendime bir anlam verememekle birlikte o kapana kısılmış hissinden kurtulamıyorum. Boş bir pencereden, manzarası yıkıntıları misafir eden o çerçeveden umut arıyordum, bir kapı aramalı ve artık bu evden kurtulmalıydım, yoksa devamlı surette bir pencere arayıp duracak yine bir ümitsizlik ile baş başa kalacaktım.
Ayaz'ı özlemekten kalbim nasıl yorulmuyordu.
Derin bir iç çekerken arkamı dönmemek için kendimle mücadele içindeydim. Geriye bakmadan yol ilerledim.
Eve vardığımda avluda beni bekleyen kadına baktım, sitem dolu gözler ve asık bir yüzle beni karşılarken yüzünde ki çizgilere dek bulaşan bir rahatlama içinde derin bir nefes alıp verdi.Anneme benzettiğim yumuşak tavırları gün yüzüne çıktığı zaman içimi hep bir hüzün doldururdu. Ceylan anne sıcaklığını kendisinde hissettiğim tek varlıktı hayatımda. Benden saklamaya çalıştıklarının sebebini anlayabilirdim ama anlayışlı olmak bazen hak vermeyi gerektirmezdi. Ona küsünce annesine küsen bir evlat gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum.
...
Bir fırtınanın çıkacağının habercisi gökyüzünü saran bulutları izlerken içimden birçok düşünce geçiyor, derinliklerime uzanıyordu. Kokusu insanı mest eden havanın gözle görülür tarafı insanın içini ürpertiyor. O bulutların arkasında kalan güneş elbet bir sonraki gün açardı lakin Bağran'ı saran kara bulutların ne zaman dağılacağını, fırtınanın kasırgaya dönüşmesine izin vermeden en aza indirmeyi nasıl başarabileceğimizi bilmiyordum. Keşke bilseydim.
Sabahın erken saatlerinde Male amcamı görmek için konağın kapısında içeri girerken benimle karşılaşacağının verdiği eminlikle hafif bir baş hareketiyle beni selamlayıp, amcamın onu kabul edeceği tereddütsüz bilmişliğiyle sahte kibar ve gülümsemesiyle içeri girmişti. Şaşırmamıştım, bazı bilgiler kabul görülmesi geç ve ertelenebilir olduğundan çok çabuk karara bağlanamıyordu, insan bazen konduramıyordu zira içimizden, bize yakın birinin verdiği ihanetin acısı ölçüsüz olabiliyordu. Amcam bize ihanet etmişti, belki kendi menfaatlerini gözeterek yapmıştı belki de ailesinin istikbalini çokça dert ettiğinden ötürü, bilmiyorum ama sebep ne olursa olsun ihanetin nezdimde affı yoktu, uğruna ödenen bedelleri ortaya serecek olursam bu ülkeye edilen ihanetin hiç affı yoktu.
Peşlerinden gitmemiştim, açıkça bir tehditti Male'nin buraya gelişi, muhtemelen bir uyarı verecek, verdiği uyarı havada boş bir söylemden itibaren kalırsa şayet konuyu çok daha farklı bir boyuta taşıyacaktı. Hatır mı yahut büyük bir karşılığı gereği mi yapılıyordu bu saldırı öncesi haber verme büyüklüğü umurumda değildi, Male'nin buraya gelmesi bile başlı başına bir utanç kaynağıydı. Burayı terk etmemizi istemesi, atılacak olan mermilerin bize isabet edeceğine duyduğu endişe değildi elbette, biliyordu bu halkın ayaklanması onları geri püskürtmeye yetmese bile büyük bir kaybın ortaya çıkacağını ve bu halkı toprağı için ses çıkarmaya gücü yetenin de bu aile olduğunu.
"Pislik herif!" dediğini işittim Eymen'in. "Hala hangi yüzle burada bulunabiliyor!" Bahçeye ne zamandır Karahindiba dikmeyi düşünüyordum, açar mıydı? "İnsan içine çıkamaz olduk!" Karahindibalar açmazdı, savaş vardı. "Nedim'den haber var mı?" Savaşın olduğu yerde ümit hiç solmayan bir çiçekti. "Male'yi görmedin mi?"
Sesi sabırsızlandığını işaret verirken ona bakmadan, "Amcama teşekkür etmeli," dedim sakince.
"Babamın o adamla hiçbir işi olamaz!" dedi ters bir sesle.
"Yani aylardır onlarla irtibat halinde olduğundan haberin olmadığını söylüyorsun?" diye sordum yalancı bir merakla. Ona baktım, ikilemde kalmış bir yüz ifadesiyle bana bakarken gözlerinin içinde utanç hasıl olmuştu. "Karın açlığına çalışmaya zorlanan işçilerin en ufak seste işlerinden edip yerine kimlerin işe alındığından haberin olmadığını söylüyorsun?" Gözlerini kapattı, elleri duyduğu öfkeden yumruk halini alırken birkaç saniye öylece hareketsiz kaldı. "Tarlada çalışanlar dışında, maden ocakları öylece işlenmiyordu değil mi; sürekli bir alışveriş söz konusuydu yer altında ama sonra ne oldu, Zade ailesine kara leke çalındı çünkü o madenlerin altında işçi değil bu ülkeyi bir gün ele geçirmek isteyen düşmanlar vardı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GünIşığı Hanımefendisi
General FictionBeyaz elbisemi düzelttim, etrafı daha birkaç saniye önce gezdirmemişim gibi göz gezdirdim. Yeni gelenleri onları rahatsız etmeyecek kadar kısa bir an süzdüm. Yine kapıya baktım ve yine kaçmak istedim. Salon iyice daralırken bir başka müzik çaldı, bi...