Huzur

178 11 48
                                    


Ömer hala perdeleri kapatma derdindeyken Defne sinirle onu çekiştiyordu.

"Ya sen beni delirtmek mi istiyorsun! Ne demek beni öldürmek isteyen birileri? Hayır madem seni öldürmek istiyorlar bana niye geliyorsun, beni de mi öldürsünler?"

Ömer son perdeyi de kapatıp hala nefesini düzenleyememiş bir şekilde Defneye dönmüştü.

"Seni niye öldürsünler ya benim peşimdeler senin değil, bir şey olmaz korkma."

"Korkmuyorum zaten."

"İyi o zaman bir sıkıntı yok."

Kadının yanından geçip salondaki tekli koltuğa atmıştı kendini adam. Derin nefesler alarak sık sık aldığı nefesleri düzene sokmaya çalışıyordu. Yorulduğu, bitkin düştüğü her halinden belliydi. Kafasını geriye doğru yaslamış ellerini önünde birleştirip gözlerini kapamıştı. Birkaç saniye sakinlik ve huzur diledi içinden sonra böyle olmayacağını fark edip direkt yok olma moduna geçmeyi istedi ama Defne'nin bitmek bilmeyen soruları buna engel olmuştu.

"Kim bu peşinde olanlar?"

"Bilmiyorum." Hiç istifini bozmadan cevap vermişti adam.

"Ne demek bilmiyorum?"

"Bilmiyorum işte. Bilsem adamları şu an yakalamış olurdum henüz yakalayamadığım için de kim olduklarını bilmiyorum."

"Bir fikrin olmalı ama en azından senden nefret eden birileri mesela yani durduk yere kim niye birini öldürmek istesin?"

"Emin ol şu an herkes beni öldürmek istiyordur."

"Bak o doğru. Seni boğazlamamak için ben zor duruyorum burda millet ne yapsın."

"Sağ ol Defneciğim. Bende seni seviyorum."

"Sen o yüzden mi ormanın dibinde bir evde kalıyordun?"

"Evet. İstesem kendi evimde de girebilirdim depresyona ama şartlar izin vermedi."

Defne burnundan soluyarak adamın oturduğu koltuğun yanından geçip çalışma odasına doğru ilerledi. Ömer ise Defne'nin ortamdan ayrılmasına hemen gözlerini açmış peşinden seslenmişti.

"Nereye?"

"Yetiştirmem gereken bir sunum var. "

Ömer de hemen ayaklanıp kadının peşinden çalışma odasına gitmişti. Elleri cebinde kapıdan yavaşça girip Defneye bakmadan etrafı süzmeye başlamıştı.

"Girebilirsin demedim."

"Giremezsin de demedin."

Defne gözlerini devirerek elindeki işe odaklanmaya çalışmıştı ama Ömer pek izin verecekmiş gibi durmuyordu.

"Bozuk musun hala bana?"

"Hayır." ama kadın bu 'hayır' kelimesini çokta gerçek anlamını kullanarak söylemiş sayılmazdı.

"E baştan desene, iyiymiş o zaman."

Ömer ise bir anda ellerini cebinden çıkarıp masanın önünde duran sandalyelerden birini Defne'nin yanına çekmiş ve tam dibine girecek şekilde oturmuştu.

"Ne yapıyorsun?"

"Oturuyorum."

"Dibimde oturman şart mı?"

"Yani sence de böyle daha iyi değil mi?" diyerek daha da eğilmişti kadına doğru Ömer. Defne de gülümseyerek karşılık vermiş o da adama yaklaşıp alnını onun alnına dayamış ve bir elini de Ömer'in yakasına yerleştirip konuşmaya başlamıştı;

FELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin