En Yeni

84 9 18
                                    


"Babaaaaaaa!" diye Defne'nin çığlığı bütün evde yankılanırken bu pek kimsenin umrunda olmamış hatta evin geri kalan fertleri kendi aralarında gülüşmüştü. "Allah aşkına alın beni şunun elinden!" diye bir çığlık daha basmıştı Defne ve ardından abisinin elinden kurtulmuş olacak ki koşturarak salona girmişti.

"Ya baba ya! Yusuf abim öküz gibi kolumu ısırdı!" diye babasının karşısında adeta bir çocuk gibi mızırdanmıştı.

"Yusuf!" diye seslenmişti Hikmet'te hemen.

Hikmetin hemen çaprazında koltukta oturan Ömer ise gülümseyerek Defneye bakıyordu. Yılın son gününde Defne'nin de ailesinin isteği üzerine onlara gelmişlerdi ve Defne'nin sürekli bahsettiği sadece 30 kişilik toplanma Ömer'in ise bütün sülale toplanması olarak adlandırdığı toplanma gerçekleşmişti. Defne'nin dayısı, teyzeleri, kuzenleri ve abileri ile hep birlikte geniş bir aile olduklarını ve her şeylerini birlikte yaptıklarını biliyordu Ömer ama böyle bir kalabalığın içine ilk defa girmişti.

"Efendim baba?" diyerek içeri girmişti az önce Defne ile boğuşmaktan saçı başı dağılan Yusuf.

"Gel bakayım buraya eşek herif." diyerek yerinden kalkmıştı Hikmet ve sert bir şekilde kaçmasın diye Yusufun ensesinden tutmuştu.

"Ya baba ya!" diye sızlanmıştı Yusufta.

"Sus." demişti Hikmette önce ve ardından Defneye dönüp "Nerenden ısırdı seni kızım? Al sende onu ısır." demişti.

"Baba hayır! Ben onu o kadar kötü ısırmadım ufacık bir şeydi abartı- AHHH! DEFNE!" demişti cümlesinin sonunda da Defne'nin ısırmasıyla çığlığı basan Yusuf.

"Bulaşmayacaksın oğlum bana!" demişti Defne de.

Elinde çorba tenceresi ile salona giren Suna ise onlara doğru seslenip "Bir sürü yemek yaptım siz orda birbirinizi yiyorsunuz! Hadi sofraya." demişti.

Herkes masaya geçip yerleşirken onların arkalarından daha masaya geçmemiş olan Ömer Defnenin yanına gitmişti hemen.

"Çok mu acıdı kolun?"

"Çok acıdı" demişti Defne de dudağını bükerek ve onun bu hareketiyle Ömer de aynı şekilde dudağını bükmüştü. "Nasıl ısırdım bende onu ama?" demişti hemen ardından Defne de aniden sevinçle değişen surat ifadesi ile.

"Yamyam mısınız kızım siz? Niye birbirinizi ısırıyorsunuz?"

İkiside gülüşerek masaya geçip yan yana otururken, Yusuf'un eşi Meftun salataları ortaya koymuş ve elinde ki diğer ufak ayrı kaseyi de Ömer'in önüne koymasıyla, Hikmet kaseye bakarak "O niye ayrı?" diye merakla sormuştu.

"Salatada biber var, Ömer'in de alerjisi var diye ona ayrı yaptık." demişti Meftun.

"Oğlum yemekleri de ona göre yaptık istediğin gibi yiyebilirsin. Hatta Defne geçen yıl gönderdiğim kurabiyeleri çok beğendiğini söylemişti, onlardan da yaptım yersin." demişti hemen ardından Suna da gülümseyerek.

"B-ben... teşekkür ederim. Ellerinize sağlık." demişti Ömer ise mahcubiyetle ve dudaklarını birbirine bastırarak içinden gelen bası hisleri durdurmaya çalışmıştı.

Kocaman gülümsemesi ile ona bakan Defne de masanın altından sıkıca elini kavramasıyla ona dönmüş ve o da ona sıcak bir gülümseme yollamıştı.

Masada herkes ayrı bir şeyler konuşmasına rağmen hepsi birbiriyle ayrı ayrı iletişim halindeydi de aynı zamanda. Etrafına şöyle bir baktığında Ömer, kendisini ne kadar düşünse şu tablonun içinde hayal edemezdi galiba. Defne'nin hayatına girmesiyle dağılan bütün o karabulutlar birer metafor değil, gerçekten de öyleydi onun için. Bunun gibi birçok güzelliği kendisiyle beraber getirmişti. Gri tonlardan oluşan hayatı pembenin en uçuk canlı renginden başlıyor mavinin en derin yerlerine dalıyordu. Bu da ona gün geçtikte hayatı daha çok sevdiriyordu.

FELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin