Hediye

168 10 27
                                    


"Bir dakika, buranın ortağı dediğin... Neriman Hanımın yeğeni olan kişi?" diye şaşkınla sormuştu Defne.

"Evet Ömer işte." demişti Sinan. Olup bitene hala anlam verememişti.

"Tabii ya... İplikçi. Nasıl aklıma gelmedi bu benim."

"Siz tanışıyor musunuz?" diye merakla sordu Sinan.

"Tanışmaz olur muyuz?" dediği şey ne kadar alay dolu olsada yüz ifadesi bir o kadar ciddiydi Ömer'in. Ardından bakışlarını Defne'nin üzerine dikip devam etti; "Defne kız arkadaşım, bu torpilli arkadaşta işte..." cümlesini nasıl tamamlayacağını bilemedi ve en sonunda "Öyle, onun hayatımda çok bir yeri yok." demişti.

Herkes aynı şaşkınlıkla farklı şeylere şaşırarak Ömer'e bakıyordu. Ömer ise elleri cebinde gayet rahat bir şekilde öylece duruyordu.

"Torpil?" diye sormuştu uzun zamandır sessiz duran Asaf. Onun gibi aynı noktaya takılan Sinan altını çizerek aynı soruyu o da sormuştu.

"Gerçekten Ömer ne torpili?"

Ömer'in bir şey demesine izin vermeden ortamla birlikte iyice gerilen Defne girmişti bu sefer araya;

"Yok torpil filan. Dedik ya referans diye." sinirle konuşmuştu Defne.

Sinan ortamdaki gerginlikten olayı çözmüş ve olayı yumuşatmak için hemen açıklamaya girmişti. "Aa! Kardeşim yok torpil filan. Defne sağ olsun öneride bulunmuştu bizde değerlendirdik. Asaf Bey çok iyi bir tasarımcı aynı zamanda ressam birkaçına şahit oldum hatta sende görsen bayılırsın." demişti Sinan ve ardından Asaf'a dönüp "Ömer'in bu konularda gözüne çok güvenirim bende, kendisi sanattan da sanatçıdan da çok iyi anlar. Senin birkaç çizimini gösterelim istersen hak vereceğini düşünüyorum." demişti Sinan. Her iki taraftada barış sağlamaya çalışıyordu.

Ömer ise gözlerini devirmiş ve içinden 'Yavşak adamın yavşak çizgileri olur.' demişti.

"Yavşak derken?" diye dehşete düşmüş sinirli bir şekilde sormuştu Asaf.

"Dışımdan mı söyledim onu?" diye şaşkın görünerek ama aslında umursamaz bir tavırla söylemişti Ömer.

"Beyefendi, saygısızlık ediyorsunuz. Haddinizi aşmayın."

"Benim haddimin sınırlarını belirleyecek son kişisiniz... Beyefendi." demişti Ömer. İlk cümleyi büyük bir ciddiyetle söylerken daha sonrasında dediği 'Beyefendi' kelimesini bir o kadar da alay dolu söylemişti. Bunun üzerine daha da sinirlenen Asaf tam bir şey diyecekken araya giren Defne olmuştu.

"Ömer! Biz seninle bir konuşabilir miyiz?"

Kapının hemen yanında duran Ömer, Defneye bakarak kapıyı açmış ve eliyle çıkmasını işaret etmişti. Burnundan soluyarak çıkan Defneyi arkasından takip etmişti ve yürüdükleri koridorda hemen kadının önüne geçip yan odanın kapısını açmıştı.

"Bu oda boş, burda konuşabiliriz."

Odaya önden Defne girmiş arkasından da Ömer geçip masanın önünde duran sandalyeye oturmuş gözleriyle bir ileri bir geri giden Defneyi takip ediyordu.

"Defne, başım döndü."

Defne, Ömer'in konuşmasını beklemiş gibi en son sinirli bir şekilde ona dönüp kızmaya başlamıştı.

"Ömer sen ne yapıyorsun acaba?"

"Ne yapıyorum?"

"Kız arkadaşım ne demek!"

"Bu kadar şey arasında ona mı takıldın ya?"

"Ömer!" diye burnundan soluyarak konuşmuştu Defne.

FELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin