Sabahın ilk ışıklarına doğru sıcak bir aralık gecesini geride bırakmışlardı Defne ve Ömer. Aynı ruhları gibi özlemle kavuşan bedenleri oldukça bitap düşmüştü. Sabahın ilerleyen saatlerinde ise kendisini iyice gösteren güneşin ışığı gözüne vurmasıyla yavaş yavaş araladı gözlerini Ömer. Derin bir nefes alıp gerinleşirken eline gelen kızıl saç tutamları ile gülümsemiş ve yavaşça sol tarafına dönmüştü. Yastığa kafasını koymak yerine ona sıkıca sarılmış, uzun saçları yatağın her bir yerine dağılmış, oldukça derin bir uyku çeken Defne ile karşılaşmıştı. Bu görüntü ile yüzündeki gülümsemesi gittikçe büyümüştü, sol dirseğinden destek alıp hafifçe yan bir şekilde doğrulmuş sol elinide kafasına destekleyip Defneyi izlemeye başlamıştı. Derin bir iç çekerek boş olan sağ elini kadının saçlarına götürmüştü, ordan hafifçe elinin tersiyle okşayarak yüzüne gelmişti, kadının yanağını naifçe severken yavaş bir şekilde aşağı inmiş boynuna toplanan saçları geriye doğru atmıştı. Boynunun açılmasıyla rahatlayan kadın derin bir nefes vererek sarıldığı yastığı bırakarak sırtüstü yatmıştı ve gözlerini aralamaya çalışmıştı. Güneşin parlaklığı gözlerini kamaştırırken yüzünü buruşturup hemen elini gözlerine götürüp geri kapatmıştı. Ömer karşısında duran bu sevimliliğe gülümseyip elini kadının gözlerindeki eline götürüp "Hadi kalk bakalım uykucu." demişti. Defne ise olumsuz anlamda kafasını iki yana sallayıp geri sağ tarafındaki yastığına sıkıca sarılmıştı. Ömer de kadının üzerine eğilip ona sıkıca sarılmış ve önce yanağına sonra boynuna öpücükler kondurmuştu. Defne ise Ömer'in sakallarından huylanmış çocuk gibi kıkırdamaya başlamıştı."Yaa! Çok fenasın ama sen." diye cilveli bir tonda konuşmuştu Defne.
"Öyleyimdir." deyip tekrar kadının boynuna yönelmişti Ömer.
"Ya tamam tamam dur valla ayıldım dur." diye kahkahalarının arasında konuşmaya çalışmıştı Defne. Ömer ise bir iki saniyeliğine durup "Bakayım... Tıh, ayılamamışsın." deyip hem öpüp hem gıdıklamaya geçmişti bu sefer.
"Ne olur dur tamam ayıldım yeter. Ay Ömeeer!" arada alabildiği nefeslerin arasında anca konuşabilmişti Defne.
"Çok cilvelisiniz Defne Hanım."
"Öyleyimdir."
Ömer kadını gıdıklamayı bırakıp dudaklarına yönelmişti bu sefer ve oraya bir öpücük kondurmuştu, bunu da geri çevirmeyen Defne hemen dudaklarını aralayarak öpücüğü derinleştirmişti.
Ayrıldıklarında ise sadece birbirlerine gülümsüyorlardı ve öylece dalmış giderken Defne'nin gülümsemesi yüzünde donmuş, Ömer'in sakallarını seven eli yavaşlamış. gözlerini bir anda hüzün bürümüştü. Bunu gören Ömer ise hemen kaşlarını çatmış paniklemişti.
"Bir daha gitmeyeceksin değil mi?"
"Bir daha asla. Artık buradayım, seninleyim. Bu gözlerin bir daha asla hüzünle dolmayacak, güzel dudakların hep yukarı doğru içtenlikle kıvrılacak."
"Söz mü?"
"Söz."
Altında olan Defneyi yana devrilerek üzerine çekip sıkıca sarılmıştı Ömer. Seni hiç bırakmayacağım cümlesini eyleme dökmüş gibiydi.
Defne de kendini Ömer'in üzerine doğru bırakmış o da sıkıca sarılırken bir anda aklına gelen şey ile panikle ayrılmıştı.
"Hii! Ay Ömer geç kaldım."
"Nereye?"
"Annemlere. Dün gece gitmedim şimdi 30 kişi bekliyorlardır beni."
"30 kişi mi? Bütün sülale bekliyor herhalde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FELEK
Fanfictionİki aşık ruh felekten çıkmış iki beden birbirlerini arıyorlar. Önce kim bulur dersiniz?