Şüpheli

182 10 46
                                    

Bembeyaz keskin bir ışığa karşı zar zor açmıştı gözlerini Asel ve elini tutup kafasını da tuttuğu yere yaslayan Defneyi görünce etrafına bakınmıştı. Hastanede, hastane yatağında ayakları yukarıda olacak şekilde yatıyordu. Az önce olanlar tekrar gözünün önüne gelince "Defne!" diye yüksek bir sesle seslenmişti. Defne de aniden kafasını kaldırıp hemen Asel'e bakmıştı.

"Asel! Hayatım iyi misin nasıl oldun?" diye panikle sormuştu Defne.

"Şaşkınım." diyerek boş gözlerle Defneye bakıyordu Asel. İkisi de anlamamış şekilde birbirine bakarken odaya Ömer ve kucağında Asel'in yaralı babasıyla birlikte hastaneye getirdiği Mete vardı. Asel Ömer'i görünce hemen ellerini gözlerine kapayıp yüzünü de başka yöne çevirmiş ve yalandan ağlamaklı bir şekilde konuşmuştu.

"Ayy, tövbe yarabbim tövbe estafurullah Defne al şunu karşımdan."

"Aselcim, aşkım saçmalama aç şu gözlerini ne yapıyorsun?" diyerek zorla kadının gözlerini açmıştı Defne. Asel kaşlarını çatarak sinirli ve biraz da korku ile bakmıştı adama. Gözlerini adamdan ayırmayarak Defneye doğru sessizce konuşmuştu.

"Defne ölmemiş ya bu dimdik karşımızda duruyor."

"İyi misin Asel?" diye sormuştu Ömer ama Asel oralı olmamış aynı şekilde Defneye konuşmaya devam etmişti;

"Bir de konuşuyor Allah'ım delirdim galiba. Ay hayır yoksa bende mi öldüm, ölüler diyarında mıyız şu an nerdeyiz de bununla karşılaştım."

"Kimsesin öldüğü filan yok bir sus. Sakin ol önce açıklayacağım her şeyi." diye sinirle söylemişti Defne. Asel ise bir kez daha sinirle Ömer'e bakıp uzandığı yerde adamın hizasına gelecek şekilde dizlerinin üstünde doğrulmuştu Defne de hemen ayaklanıp bir kolundan Asel'i tutmuştu.

"Öyle mi? Neredeymiş o zaman kaç aydır! Bana bak sen Defne neler çekti haberin var mı kuş kadar kaldı kızcağız gittim zar zor kendi ellerimle besledim onu ruhu çekildi senin yüzünden toparlayamadık kaç ay! Madem ölmedin şimdi ben öldürücem seni." son lafını da bir hırsla söylemiş ve Ömer'in üzerine atlamak için bir hamle yaptığında Ömer bir adım geri çekilmiş ve araya giren Defne olmuştu.

"Ya tamam! Asel bir sakin ol sende açıklayacağız dedik tamam."

"Açıkla o zaman!"

"Bak Ömer-"

"Ömer kim?"

"Benim."

"Amcam."

Asel ve Defne anlamayarak karşılarında duran Ömer ve kucağındaki küçük çocuğa bakmışlardı sonrasında ise Defne birkaç saniyeliğine gözlerini kapatıp geri açtı ve nerden başlayacağını bilemediği için bir şeyler anlatmaya çalışmıştı.

"Ya aslında Uygar ama değil Ömer işte o başka biri bu başka biri işte biri ölü-"

"Yaşanılan her şeyi unutmanı istiyorum Asel." diye lafa girmişti Ömer yoksa bu gidişle Defne bir açıklama yapamayacaktı. "Her şeyi unut geçmişte bütün olanları sil, o sayfa kapandı ve bir daha açılmayacak. Evet yaşanan acı değişmeyecek ama o da Defne ile aramızda, bir şekilde halledeceğiz. Senin için diyebileceğim şey ise yeni tanışmışız gibi düşünebilirsin yani sadece tek istediğim o konunun bir daha açılmaması. Bitti gitti." diye kesin bir dille konuştu Ömer. Asel ise sakinleşmiş ama kafası karışık gibi duruyordu.

"Tamam, her şeye tamam ama Defneyi bir daha üzmeyeceğini nerden bilebilirim? Kimsin sen nesin?"

Bu sefer Defne ve Ömer ne diyeceğini bilemez bir şekilde birbirine bakmıştı Defne 'söylemeli miyiz' der gibi kafasını büktüğünde Ömer sert bakışlarıyla kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. Tam olarak net bir bilgi veremedikleri için tıkanıp kalmışlardı. Onları kurtaran ise Ömer'in kucağında sessizce duran Meteydi.

FELEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin