1

49.1K 1.2K 355
                                    

'Hani,Çok güçlü bir akıntıya karşı yüzmeye çalışırken birden vazgeçip kendini akıntıya bırakırsın ya,öyle bir şeydi işte

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'Hani,
Çok güçlü bir akıntıya karşı yüzmeye çalışırken birden vazgeçip kendini akıntıya bırakırsın ya,
öyle bir şeydi işte.'
     
                                         🌑

"Lütfen..." üzerimdeki sabahlığıma sıkı sıkıya sarılıp gözlerimden akan yaşlar eşliğinde karşımdaki kadına yalvarırcasına bakarken kadının gözlerinde gördüğüm acımasızlık karşısında damarlarımda akmakta olan tüm kanımın çekildiğimi hissettim. Vazgeçmeyecekti. Bu gecede diğer gecelerde olduğu gibi verdiği kararından vazgeçmeyecek ve beni tüm yalvarışlarıma rağmen o odaya gönderecekti. Üstelik bunu ne yaparsam yapayım, ne dersem diyeyim hiçbirini umursamayarak yapacaktı. Boşuna çabalıyordum. Boşuna yalvarıyordum. Kaçışım yoktu. O odaya mecburen gidecektim. O zaman neden tüm bunları bile bile yine de göz yaşlarım içinde yere çökerek karşımdaki bu acımasız kadına yalvarıyordum ki? Sonumu bile bile neden her seferinde aynı şeyi yapıp duruyordum? Belki bu sefer insafa gelir diye mi düşünüyordum? Yoksa bu kadının asla insafa gelmeyeceğini bilmeme rağmen sırf biraz sonra yapacağım şeyi aslında yapmak istemediğimi kendime hatırlatmak için mi yapıyordum tüm bunları?

"Kes artık ağlamayı! Kes ve ayağa kalkıp kendini toparla! Her gece aynı teraneyi çekmek zorunda mıyım ben?! Adam seni istediyse konu kapanmıştır! Kaç kere daha söyleyeceğim sana bunu?!" ayaklarına kapanmış olmamı umursamayan kadın kendime yönelttiğim sorularıma cevap vermek istiyormuş gibi öfke ve nefretle konuşup yüzünü yüzüme eğerek pis nefesini yüzünde hissetmemi sağlayacak bir şekilde bana bağırırken titreyen ellerimle yüzümdeki göz yaşlarımı zorlukla temizleyip hala dolu dolu olan buz mavisi gözlerimi artık daha yakınımda olan zift yeşili gözlere çevirdim.

"İstemiyorum. Lütfen... Lütfen yapma bana bunu... Sadece bir gece yapma... Doğumgünümde yapma bari anne..." sürekli göz yaşlarımı silmeme rağmen göz pınarlarımdaki göz yaşlarım yanaklarımı tekrar tekrar ıslatmaya devam ederken zift yeşili gözlerin sahibi bana üstten bir bakış atıp mora boyadığı dudaklarının arasından tiksindirici bir kahkaha attı. Alaylı kahkahasını saniyeler sonra sonlandırdığındaysa sağ elinin parmaklarını yavaşça çeneme sardı ve parmaklarıyla çenemi sıkıca kavrayıp yüzümü iyice yüzünde doğru çekti.

"Neden yapmayayım, Liya? Doğduğun günü çok kutsal bir gün sandığın için mi?" saf alkol kokan nefesini yüzüme üfleyerek yüzümü buruşturmamı sağlayan kadın sözlerinin altında yatan imayla ruhumu parçalara ayırırken bir kaç damla göz yaşımın onun çenemdeki eline düştüğünü hissettim. Bunu hissetmemle eş zamanlı olarak kadın sertçe yüzümü bıraktığındaysa onun göz yaşlarımdan tiksindiğini bir kez daha anlayıp sertçe yutkunarak yeniden titreyen ellerimle yüzümü kurulamaya çabaladım ama başaramadım. Çünkü ben ne kadar kurularsam kurulayım göz yaşlarım hiç hız kesmeden yeniden yüzümü ıslatıyordu.

"Sadece bir gün istiyorum senden, anne. Tek bir gün. Bana bu kadarını çok görme lütfen." hala bir umutla karşımdaki acımasızlığın vücut bulmuş haline yalvarmaya devam ederken kadın bana onaylamaz bir bakış atıp kollarını yavaşça göğsünün altında birleştirdi. Bir süre öylece durup düşündükten sonra da dudaklarına tehlikeli bir gülümseme yerleştirip başını naif bir şekilde önce aşağıya sonra da yukarıya doğru salladı.

NefhaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin