Sınır: 300 vote, 400 yorum...
'Bana yalan söylemeni
isterdim aslında...
Çünkü insan ancak
kaybetmekten çok
korktuğu bir şey için yalan
söyler...'🌖
Pars çıplak belime doladığı elini yavaşça sırtıma doğru çıkarıp dudaklarını dudaklarımdan çekerek önce çeneme sonrada boynuma doğru ilerletirken titreyen parmaklarımı onun siyah saç tutamlarının arasına zorlukla sokup parmaklarımın arasına giren saç tutamlarını okşamaya başladım. Parmaklarımla dünyanın en yumuşak saç tutamlarını okşayarak boynumu talan eden dudakların tadını çıkardıktan sonra da boynumdaki dudakların göğüslerime doğru ilerlediğini fark edip gözlerimi sıkıca yumdum ve sırtımdaki parmakların sütyenimin kopçasına ulaşmasını bekledim. Ancak aradan yarım dakika geçmesine rağmen sırtımdaki parmaklar bir türlü sütyenimin kopçasına ulaşamayınca kapalı kirpiklerimi zorlukla da olsa aralamak zorunda kaldım ve kirpiklerimi aralar aralamaz boynumdaki dudakların tenimi terk etmesiyle birlikte kendimi derin bir şaşkınlığın içinde buluverdim.
"Yapamam." tam olarak neden dudaklarını tenimden çektiğini anlayamadığım Pars gözlerini onu şaşkınlıkla izlemekte olan gözlerime çıkarmadan nefesini dudaklarının biraz ilerisindeki tenime üfleyerek zar zor duyduğum sesiyle birlikte bana doğru konuşurken söylediği şeye karşılık kaşlarımı hafifçe çatıp dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.
"N...neyi?" içinde bulunduğumuz pozisyondan dolayı dudaklarımın arasından zorlukla bir soru cümlesi çıkarmayı başarırken Pars sonunda kehribar rengi gözlerini buz mavisi gözlerime çevirip aralık dudaklarının arasından derin bir nefes alarak sırtımdaki ellerini bedenimden uzaklaştırdı. Ardından da aramıza belli bir mesafe açmak için geriye doğru bana göre büyük kendisine göre oldukça ufak bir adım attı ve gözlerini yüzümün her köşesinde özenle gezdirerek başını hafifçe iki yana doğru salladı.
"Bunu. Bunu yapamam."
"Neden?" benden tamamen uzaklaştığı için neyi yapamayacağını tam olarak dillendirmemesine rağmen neden bahsettiğini çok iyi anladığım için Pars'a başka bir soru yönlendirirken Pars gözlerime kehribarlarına yüklediği tuhaf bir ifadeyle bakıp gözlerimin içine baka baka belirgin bir şekilde yutkundu.
"Neden mi?"
"Evet. Neden? Neden yapamazsın?"
"SENCE?!" ona sorduğum soruya katlanamıyormuş gibi yüzüne tuhaf bir ifade yerleştiren Pars sesini aniden yükselterek korkuyla bir adım geriye gitmeme sebep olurken dişlerimi hafifçe alt dudağıma geçirip karşımdaki adamın öfkesinin bana olmadığını kendime hatırlatmaya çalıştım.
"Bi...bilsem sormam." kendi kendime Pars'ın bana değil de kendine öfkeli olduğunu hatırlatmama rağmen sesimin korkudan titremesini bir türlü engelleyemezken Pars gözlerime dehşet verici bir öfkeyle bakıp hırsla dişlerini birbirine geçirdi. Bir süre o şekilde çenesi kasılı bir halde yüzümü izledikten sonra ise sanki beni görmeye tahammül edemiyormuş gibi hızlıca yanımdan geçip odadaki banyoya girdi ve banyonun kapısını peşinden gelmemi istemediğini belli edercesine sert bir şekilde çarptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefha
General Fiction"Peki. Sen bilirsin. Madem doğruyu söylememek konusunda ısrarcısın o zaman kalk kucağımdan ve çık bu odadan." "Ama daha yatmadık bile?" "İlgimi çekmeyi başaramadın ki yatalım. Çık dışarı ve patronuna paramı iade etmesini söyle." "Efendim, lütfen." "...