Sınır: 350 vote, 400 yorum...
'Her zaman vardır söylenecek bir söz,
gidilecek başka bir yer ve en baştan yazılacak yeni bir hikaye...
Fakat insan her şeye rağmen susuyorsa kırıcılığa karşı, kaçmadan duruyorsa tüm zorluklara rağmen; bir şeylerin düzeleceğini beklediğinden ve bunu bütün kalbiyle istediğindendir...'
🌖Başımı dizlerinin üstüne yerleştiren kadın parmaklarını yavaşça saç tutamlarımın arasına sokup temas ettiği her bir saç telimden ayrı ayrı nefret etmeme sebep olurken kollarımı yavaşça kendime dolayıp bu sahte sevgi gösterisinin bir an önce bitmesi için içimden dualar etmeye başladım. Ancak her duam gibi bu duamda aradan geçen onca zamana rağmen kabul olmayınca mecburen pes ederek buz mavisi gözlerimi yüzümü dikkatli bir şekilde izlemekte olan zift rengi gözlere çevirdim ve susuzluktan kurumuş olan dudaklarımı hafifçe birbirine sürterek gözlerimin içine derin bir nefret yerleştirdim.
"Bakma bana öyle. Olması gerekeni yaptım ben. Henüz on yedi yaşındasın. Anne olmak için çok gençsin." buz mavisi gözlerimin içinde gördüğü nefreti kabul edemiyormuş gibi yüzünü acıyla kasan annem bir saat önce tüm yalvarışlarıma rağmen bana yaptığı şeyi kendince bir nedene dayandırmak için zorlukla konuşurken dudaklarıma acı bir gülümseme yerleştirip hızla dolan gözlerimden bir damla göz yaşı akıttım. Göz yaşım yanağımdan süzülüp çeneme ulaştığındaysa yüzümdeki gülümsemeyi daha da büyüterek acıdan titreyen dudaklarımı araladım ve ilk defa karşımdaki kadın kadar acımasız olmaya karar vererek karşımdaki kadına hak ettiği cevabı verdim.
"Orospu olmak için de çok gencim ama sen istedin diye oldum, anne." gözlerimin odaklı olduğu zift yeşili gözlerde en ufak bir pişmanlık kırıntısı görmek için dillendirdiğim cümlemle birlikte karşımdaki kadının bakışlarına beklediğimin aksine pişmanlık kırıntıları değil de öfke kırıntıları yerleşirken dudaklarımdaki acı gülümsememi hızlıca ortadan kaldırıp ıslak kirpiklerimi yavaşça birbirine vurdum.
"Orospu olman benim suçum değil."
"Ya kimin suçu?"
"Senin." ona karşı kullandığım cümleye gereğinden fazla öfkelenen annem dünyanın en iğrenç tonundaki yeşillerinden çıkardığı alevlerle asla suçumun olmadığı bir konuda beni suçlama çalışırken dudaklarımın arasından alaylı bir kıkırtı çıkarıp başımı hafifçe iki yana doğru salladım.
"Benim? Benim öyle mi?"
"Öyle."
"Dalga mı geçiyorsun sen benimle?! Nasıl benim suçum olabilir böyle bir şey?! Ben mi istedim her gece en az üç farklı adamın altına yatmayı?! Ben mi istedim daha on iki yaşındayken seksin ne olduğunu bile bilmeden bekaretimi kaybetmeyi?! Nasıl bir orospu olmam benim suçum olabilir?!" bir saat önce zorla kürtaj edildiğim yetmiyormuş gibi bir de yaşadığım her şey yüzünden suçlandığım için öfkemi daha fazla kontrol edemeyerek karşımdaki kadına sesimi haddinden fazla yükseltirken annem saçlarımın arasındaki parmaklarına saç tutamlarımı dolayıp tüm gücüyle saçlarıma asıldı. Saçlarıma asılmasıyla birlikte acıyla çığlık attığımdaysa yüzünü yavaşça yüzüme doğru eğip gözlerini gözlerimin dibine kadar sokarak ağzından saçılan tükürükleriyle yüzüme doğru en büyük günahımı haykırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefha
General Fiction"Peki. Sen bilirsin. Madem doğruyu söylememek konusunda ısrarcısın o zaman kalk kucağımdan ve çık bu odadan." "Ama daha yatmadık bile?" "İlgimi çekmeyi başaramadın ki yatalım. Çık dışarı ve patronuna paramı iade etmesini söyle." "Efendim, lütfen." "...