Sınır: 400 yorum, 400 vote...
'Yaralayan O'nun Elidir.
İyileştiren O'nun Elidir.'🌕
Dudaklarımın arasına yerleştirdiğim sigaramdan ciğerlerime doğru derin bir nefes çekerek buz mavisi gözlerimi doğrudan hemen yanımdaki Pars'ın kehribar rengi gözlerine odaklarken Pars sanki ona baktığımı hissetmiş gibi atların üzerine sabitlediği gözlerini yavaşça bana doğru çevirip aralık dudaklarının arasından ciğerlerine doğru derin bir nefes çekti. Bir süre öylece durup beni ve dudaklarımın arasındaki sigarayı izledikten sonra da sanki dudaklarımın arasındaki sigaraya sonsuz bir ihtiyaç duyuyormuş gibi dudaklarının arasından çıkardığı diliyle birlikte belirgin bir şekilde dudaklarını ıslattı ve elini ceketinin cebine atıp oradaki sigara paketini çıkararak dudaklarının arasına bir dal sigara yerleştirmek için harekete geçti. Ancak tam sigara paketini açıp içinden bir sigara alacağı sırada ani bir şekilde sigara paketini onun elinden çekip alınca yapmak için harekete geçtiği şeyi yapmayacağını fark ederek hızlıca gözlerini gözlerime doğru çıkardı ve kehribar rengi gözlerine yerleşen ufak merak kırıntılarıyla birlikte buz mavisi gözlerime bakarak yaptığım hareketi ona açıklamamı beklemeye başladı.
"Boşuna yeni bir sigara yakma. Bu fazla bana. Önce bunu bitirelim." ısrarlı bir şekilde gözlerimin içine bakıp beni kendisine bir açıklama yapmaya mecbur bırakan Pars'a istediği açıklamayı yaparak göz bebeklerimle ona parmaklarımın arasına yerleştirdiğim sigaramı gösterirken Pars dudaklarına belli belirsiz bir gülümseme yerleştirip parmaklarımın arasına sıkıştırdığım sigaramı beden aldı. Ardından da sigaramı kendi dudaklarını götüreceğini sandığım esnada beklemediğim bir şey yaparak sigaramı benim dudaklarımın arasına yerleştirdi ve sigaramdan ciğerlerime doğru derin bir nefes çekmemi bekledikten sonra beklediği şeyi yapmamla birlikte sigaramı dudaklarımdan uzaklaştırıp yüzünü hafifçe yüzüme doğru eğerek ani bir şekilde dudaklarını dudaklarımın üstüne kapattı. Yaptığı bu hareketle birlikte ağzımın içini dolduran sigara dumanım onun ağzının içine yayıldığındaysa oldukça yavaş bir şekilde dudaklarımızı birbirinden ayırıp anlını anlıma doğru yasladı ve dudaklarındaki gülümsemeyi biraz daha belirgin bir hale getirerek baş parmağıyla nazikçe çenemi okşamaya başladı.
"Aklım almıyor. Aynı an da hem bu kadar masum hem de bu kadar davetkar olmayı nasıl başardığını gerçekten aklım almıyor, Liya Atabeyoğlu." dikkatli bir şekilde çenemi okşamaya devam eden Pars kehribar rengi gözlerinin yavaş yavaş sarıya dönmesini sağlayarak aralık dudaklarının arasından fısıltı şeklinde bir kaç cümle çıkarırken dudaklarımı istemsizce yukarıya doğru kıvırıp burnumun ucunu hafifçe Pars'ın burnunun ucuna doğru sürttüm.
"Ne yapıyorsam inan bilerek yapmıyorum."
"Farkındayım. Aklımın almadığı kısımda bu zaten. Ne masum kadın rolünü oynuyorsun ne de davetkar kadın rolünü. Sadece kendin oluyorsun ve sadece kendin olarak insanların oynayarak bile elde edemeyeceği bir karaktere sahip oluyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefha
General Fiction"Peki. Sen bilirsin. Madem doğruyu söylememek konusunda ısrarcısın o zaman kalk kucağımdan ve çık bu odadan." "Ama daha yatmadık bile?" "İlgimi çekmeyi başaramadın ki yatalım. Çık dışarı ve patronuna paramı iade etmesini söyle." "Efendim, lütfen." "...