Sınır: 300 vote, 500 yorum... (İki sınırda geçelim.)
'Bir anda göğsümde bir şeyler
kırılır gibi oldu.'🌖
Göz yaşlarımın ıslatmış olduğu kirpiklerimin altından gözlerini benim gözlerime çevirmemek için ekstra bir çaba haracayan adama bakarken hıçkırıklarımın boğazıma kadar tırmanmış olduğunu hissederek hıçkırıklarımı yutmak için çabalamaya başladım. Bir kaç beceriksiz yutkunuşumdan sonra sonunda hıçkırıklarımı yutmayı başardığımdaysa oturduğum yerden olabildiğince sessiz bir şekilde kalkıp Pars'a doğru ilerledim ve tam sekiz küçük adımımın sonunda onun yanına ulaşmayı başararak dizlerimin üstüne çöküp Pars'ın sol elini iki avucumun arasına hapsettim. Bu şekilde Pars'ın elini kaplayan kanın kendi parmaklarıma bulaşmasına sebep olduktan sonra da burnumu hafifçe çekip gözlerimi Pars'ın yüzüne doğru çıkardım ve onun hala bana bakmamak için çabaladığını görerek sertçe yutkundum.
"Par..."
"Sus." Pars'ın bana bakmamasından dolayı ne düşündüğünü bir türlü anlayamadığım için sırf Pars bana baksın diye onun adını dillendirmeye çalıştığım esnada Pars aniden konuşarak adını dillendirmemi engellerken göz yaşlarımı daha fazla tutamayacağımı fark edip kirpiklerime tutunmuş bir kaç göz yaşımın yanaklarıma süzülmesine izin verdim. Bir süre öylece durup Pars'ın dizlerinin dibinde sessiz sessiz ağladıktan sonra da göz yaşlarımla ıslanmış olan dudaklarımı yavaşça avuçlarımdaki elin üzerine bastırdım ve anlımı sakin bir şekilde o elin bileğine yaslayarak titreyen dudaklarımı hafifçe birbirine sürttüm.
"Öldürdün mü onu?" sol elini sıkı sıkıya tuttuğum adamın benimle konuşmak istemediğini çok net bir şekilde anlamış olmama rağmen kendime engel olamayarak cevabını her şeyden çok merak ettiğim soruyu dudaklarımın arasından çıkarırken Pars gözlerini bana doğru çevirip görüş alanında bulunan saçlarıma bakarak elini elimden çekmeye çalıştı. Ancak onun elini elimden çekmek için yaptığı hamleye karşılık ben onun elini çok daha güçlü bir şekilde kavrayınca Pars yapmaya çalıştığı şeyden vazgeçerek gözlerini tekrar üzerimden çekti.
"Onu bu kadar kolay bir şekilde öldüreceğime ihtimal veriyorsan benimle geçirdiğin onca zamana rağmen hala benim ne kadar kötü biri olduğumu anlayamamışsın demektir." gözlerini üzerimden çekmesine rağmen sorduğum soruya yanıt vermeyi seçen Pars ses tonundaki ürpertici tınıyla birlikte tüm bedenimin hafifçe titremesine sebep olurken anlımı yavaşça onun bileğinden çekip gözlerimi gözlerine çevirerek bana bakmayan kehribar rengi gözlerdeki alevleri görmeye çalıştım. Bir kaç saniyelik bir çabanın ardından sonunda Pars'ın kehribarlarına sığmayan alevleri görmeyi başardığımdaysa o gözlerin içine ölümün yerleştiğini fark ederek sertçe yutkundum ve avuçlarımın arasındaki eli daha belirgin bir şekilde okşayıp onu biraz olsun sakinleştirmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefha
General Fiction"Peki. Sen bilirsin. Madem doğruyu söylememek konusunda ısrarcısın o zaman kalk kucağımdan ve çık bu odadan." "Ama daha yatmadık bile?" "İlgimi çekmeyi başaramadın ki yatalım. Çık dışarı ve patronuna paramı iade etmesini söyle." "Efendim, lütfen." "...